Nasıisın перевод на французский
941 параллельный перевод
NasıIsın?
Comment vas-tu?
- NasıIsınız Bayan Glossop?
- Comment allez-vous, Mme Glossop?
- NasıIsınız?
- Et vous?
- NasıIsınız efendim?
- Comment allez-vous, monsieur?
NasıIsınız?
Oh, comment allez-vous?
NasıIsınız Profesör Brown?
Comment allez-vous, Pr Brown?
NasıIsınız profesör, eğer mahzuru yoksa bir şey sormak istiyorum?
Comment allez-vous, professeur, si je puis me permettre?
Merhaba Mabel, nasıIsın?
Bonjour, Mabel, comment ça va?
- NasıIsınız?
- Enchanté.
NasıIsınız?
- Comment allez-vous? - Bonjour.
NasıIsın, Maggie, ihtiyar.
Salut, ma bonne vieille Maggie.
Merhaba, Denizci. NasıIsın?
Bonjour, comment ça va?
- NasıIsınız?
- Moi de même.
Matmazel nasıIsınız?
Mademoiselle. Comment allez-vous?
NasıIsınız?
Comment allez-vous?
- NasıIsınız, Bay Chandler? - İyiyim.
- Ça va, M. Chandler?
NasıIsınız Bay Kane?
enchantée, M. Kane.
- Ruth, sen nasıIsın?
- Ruth, vous tenez bon?
- NasıIsın? - Hey.
Comment va?
NasıIsın Payte?
Salut, Payte.
Doktor, nasıIsın?
Doc. Comment tu te sens?
Sen nasıIsın?
Ça a été comment pour toi?
Bir kadeh sıkıImış portakal suyuna ne dersin? - NasıIsın?
Une orange pressée, cul sec?
- NasıIsın, evlat? - Çok daha iyi.
- Comment allez-vous?
— Nasıl iş yaptırdın ona?
- Comment tu l'as forcé?
- Kirby'lerin nasıl iş yaptığını göstereceğim. - İş mi?
Voilà les affaires selon les Kirby!
Bu iş bitti fakat ben hala genç Hunter'ın bu gizemli olaya nasıl karıştığını anlayamıyorum.
Voilà qui est réglé. Je ne comprends toujours pas comment il s'est retrouvé impliqué.
Nasılsın? - İş bulamadın demek, değil mi?
Je devine que tu n'as rien trouvé.
Avrupa'daki iş koşullarını nasıl mı buldum, Bay Bones?
Comment je les ai trouvées?
Burada ki insanlara nasıl bir iş yapacaklarını söylemiyor mu? Hayır.
Ce n'est pas lui qui organise le travail?
O listeye o nasıl girdi? Onunla iş yapıyordum. Adını ben önermedim.
Sa veuve affirme ne pas vous avoir vu le jour du rendez-vous.
Nasıl bir iş çıkardınız?
La mission a réussi?
En geç bir saat sonra söyleyeceğim size ; nerede pusu kuracağınızı,... tam sırasını kollayıp nasıl davranacığınızı. Bu akşam bitmeli bu iş.
D'ici une heure au plus, je vous ferai savoir où vous poster, et le meilleur moment pour l'embuscade, l'instant propice, car ce doit être fait ce soir, et à distance du palais.
NasıIsın.
- Nourris-les.
İş yaptığın. Nasıl yapıyorsun?
Celui qui vous renseigne.
İş nasıl yapılır, gördün mü?
Depuis, elle n'a pas bougé d'ici. J'avais bien gambergé mon coup, moi.
Başınıza nasıl bir iş aldığınızın farkında mısınız?
Vous savez où vous mettez vos pieds?
İş zekâda değil, onu nasıl kullandığında.
Il n'y a pas que le cerveau. Il y a la façon dont en s'en sert.
Nasıl bir resmi iş?
- Je n'aime pas ça.
Sende iş var ve nasıl kullanacağını biliyorsun.
Vous en avez les moyens et vous savez les utiliser.
İş sadece nasıl yapılacağını bilmekte.
Il suffit de savoir s'y prendre.
- Yakında asıl işinize başlayacaksınız. O iş nasıl tamamlanacak?
Quand dois-tu commencer à y travailler?
İş yerim bana nasıl ulaşacağını bilir, eğer ihtiyaç duyarsan.
Le bureau saura où me joindre, si tu as besoin de moi.
Nasılsınız hocam? NasıI olsun, bu iş bana zor geliyor artık.
- Monsieur le directeur, j'ai voulu dire à la mère de ce petit etje lui ai dit :
İş gezilerinde gider hesabını nasıI denkleştireceğini öğrettim ona.
Quand elle faisait la province, je lui avais expliqué comment ratiboiser sur les notes de frais.
NasıIsın bakalım?
Comment va le grand garçon?
Bir işe ihtiyacım var, nasıI bir iş olursa olsun.
Je ferai n'importe quoi.
İş bulma bürosunun çapkın çocuğu nasılmış bakalım?
Comment va le charmeur de l'agence du travail?
Söyle bakalım, senin gibi tatlı bir kız nasıl olur da hayatını böyle bir iş yaparak kazanır?
Comment une gentille fille comme toi se retrouve-t-elle dans un milieu pareil?
Broderick'le nasıl uğraşacaksın, o senin bileceğin iş. İşini gör.
Débrouillez-vous avec Broderick, mais faites le boulot.
Bayan Lautmann... Nasıl iş bu? Lut'un karısı gibi durmayın orada!
Madame Lautmann, ne restez pas là comme la femme de Loth.