Neşe перевод на французский
1,286 параллельный перевод
Bayan Broflovski, neşe saçan yüzünüzü yine görmek kesinlikle çok hoş.
Chère Mme Broslofski, c'est toujours un plaisir.
Tüm uluslara neşe diliyoruz, hepsi gökyüzündeki şenliğe katılsın.
Dieu et pécheurs réconciliés La paix entre dans nos cœurs
Sesinde hiç neşe yok Ben.
- Il n'y a pas de joie dans votre voix.
En zor zamanlarda bile neşe ve lütuf bulabileceğimize inanıyorum.
Je crois que même dans les pires moments, on peut trouver des instants de joie et de douceur.
Tamam, şimdi bu sadece eğlenmek için. "Sahil, Pearlmanns'larla kokteyl süslü küçük bluz, ve neşe."
ça, c'est rigolo pour les cocktails sur la plage avec les Rothschild, ce petit haut sexy et affriolant.
Yaşamıma bir anlam ve neşe verdin... ve sonsuza kadar benim bir parçam olacaksın.
Ma vie a pris un sens avec toi. Tu seras toujours dans mon cœur.
Bu seni neşe ile doldurdu mu... Küçük arkadaşını öldürmek...
Tu as tué ton amie, es-tu enfin soulagée?
Yeryüzündeki neşe saçan her şey olmak istiyorum.
Toute la joie du monde.
Neşe kaçıran bir adamın ruhuna sahipsiniz, Doktor.
Vous êtes un rabat-joie.
O, Amazon Prensesi avcı sevgilin, savaşçı aşkın Theseus ile evlenecek diye, onlara neşe ve refah getirmeye mi geldin?
C'est que, pardi, la remuante Amazone, ta maîtresse en bottines, ton amoureuse guerrière, va épouser Thésée et tu viens porter à leur lit nuptial joie et prospérité.
Aşkını gördüğünde gökteki Venüs gibi neşe ile parlasın.
Quand il verra son amante, qu'elle brille aussi splendide que la Vénus des cieux.
Bu hileler, hayal gücünün ürünü olabilir ama madem ki, insana neşe veriyor önünde sonunda, neşemizi bölmeyelim biz de.
Tels sont les caprices de l'imagination que, si elle conçoit une joie, elle suppose un messager qui l'apporte.
Hayat hala çok güzel. Güzel olan her şeyin fotoğrafını... çekerdim. Her sabah neşe içinde kalkardım.
J'ai eu plaisir à me réveiller chaque matin.
Sabah, neşe yerine gelir.
Au matin crie la joie.
Etrafına neşe saçıyorsun ha?
T'es mon petit rayon de Soleil...
Adı Neşe ya da Keyif değil.
Elle ne s'appelait pas Gaie, Joie ou Nouba!
Bilirsiniz böyle şeyler yemeğe neşe katar.
Cela donne un air de fête.
Pek neşe dolu olduğum söylenemez, Melvin.
Je suis loin de sauter de joie, Melvin.
Bir başkası davul çalmış, Etrafa neşe saçmak için.
Aux timbales, une souris qui s'amusait dans les champs.
# Britanyalıların gönlü neşe dolsun # Ülkemiz başaracak çünkü
Que vos coeurs s'emplissent de joie car maintenant l'Angleterre va faire mal.
Bana neşe bile veriyor.
Ça me met même en joie.
Biz onun gurur ve neşe kaynağıyız Jack.
Nous sommes sa plus grande fierté.
Bu neşe bohçalarını ziyarete getirmekle ne iyi ettin.
Il était temps que tu nous amènes ces petites merveilles.
- Noel Baba'nın amacı neşe dağıtmaktır.
- Papa Noël aime faire plaisir.
Hayatlarına biraz neşe getiremez mi?
Mettre un peu de joie dans leurs vies?
Rahatlık ve neşe haberleri
Nouvelle de réconfort et de joie
Rahatlık ve neşe
De réconfort et de joie
Doğduğu zaman, neşe kaynağımdı.
À sa naissance, c'était une joie.
Düşen şeyden sana bir hediye, neşe saçan bir Howdy Ho!
Le voilà, il est tout chaud Te salue par un Howdy Ho
Gençlere ve yaşlılara neşe saçıyorlar
Aux jeunes enfants A leurs parents
Her şeyi anlatacak ve neşe getirecek insanlara.
Pour vous avertir Et vous soutenir
South Park'taki her şeye neşe katıyorsunuz. Bütün kasabaya hayat getirdiniz.
T'as apporté de la vie dans notre ville.
- Neşe.
pour rire.
Hayatına biraz neşe katıyorum.
Un peu de soleil dans sa vie.
Haydi neşe kaynağı!
Vas-y, râleur!
"Lawrence, sevgilim sen benim tek avuntum, neşe kaynağımsın."
Lawrence chéri, tu es mon réconfort, ma seule joie.
# Eğlence ve neşe doluyuz. #
Nous sommes pleins de joie et de bonne humeur
Ama acı verici bir neşe yakıyor.
" Qu'elle est cruelle cette joie qui nous brûle...
# Uçuver neşe kaynağım. #
Emportant ma joie.
Sevgilim, şimdi bak bana ; Ve neşe içinde bu duvardan atla.
Regarde moi, ma cavalière Et saute par dessus le mur
Şakıyan kuşlar misali iki genç bayanın sesleri neşeme neşe kattı.
Votre voix mademoiselle est comme le pépiement des oiseaux, elle amène la vie autour de vous.
- Hadi, neşeme neşe kat!
Allez-y, faites-moi plaisir.
Ve bahar tatilinde tanıştığım sevgi dolu, neşe saçan insan yerine ancak acıyacağım insan olursun.
Et au lieu d'être la fille joyeuse que j'ai connue, tu finiras aigrie, comme ces gens pour qui j'ai pitié.
Neşe dolu barışmanızın ayrıntılarını duymak istemiyorum.
- Epargne-moi les détails de vos joyeuses retrouvailles.
Tam bir neşe kaynağı değil mi?
C'est pas une source de joie? Une vraie diva!
Karakurbağası yaladığınızda içinize mutluluk ve neşe getiren hisleri uyandırdığı söylendi.
Quand on les lèche, ils dégagent une substance euphorisante qui est à tomber.
Normalde şu an büyük bir neşe ve kutlama anı olmalıydı.
Normalement, ceci devrait être une période de joie et de célébration.
Başlangıç uyarılması, sersemlik, aşırı neşe hali. Devamında sakinleşme ve keyifli bir huzur gelir.
une stimulation initiale accompagnée de vertiges et d'euphorie, suivie par une phase d'apaisement et de tranquillité.
Springfieldlı çocuklara kahkaha ve neşe getiren bir adama.
Un homme qui apporte joie et rires aux enfants de Springfield.
South Park'taki her şeye neşe katıyorsunuz.
Tu rends tout si drôle à South Park.
Aşkım, hazinem, neşe kaynağım.
Élevez-la de votre mieux.