Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ O ] / O da

O da перевод на французский

87,054 параллельный перевод
Başka bir dünyada canını bağışladım, o da gelip Central City'yi işgal etti.
Gorille télépathique. Il a passé sa vie sur une autre Terre, Afin qu'il puisse envahir Central City.
O da yetmezmiş gibi bu şeyin maaliyeti tam 10 milyon dolar.
Trois codes--passe différents De trois personnes différentes, Et comme si cela ne suffisait pas déjà, La chose coûte 10 millions de dollars à construire.
O da artık gitti.
C'est parti, aussi.
Eğer biri anlayabilirse o da sensin.
Si quelqu'un peut le découvrir, je parie sur toi.
Sen seçimini yaptın, o da kendi yaptı.
Tu as fait ton choix, il a fait le sien.
İkincisi bu delice, çünkü o bağı kırabilecek tek kişi Kai,... ve o da yıllar önce öldü.
Deuxièmement, c'est dingue, parce que la seule personne qui pouvait briser le lien est Kai, et il est mort depuis des années.
Ve o da Stefan'ı tercih eder.
Et elle aurait choisi Stefan
Umarım benim ona güvendiğim kadar o da bana güvenebiliyordur.
Je souhaite seulement qu'il puisse compter sur moi autant que moi sur lui.
Ya Pickman uyuşturucu kaçırıyorsa ve belki Janna ve Raj bunu öğrenip onu ele vermekle tehdit ettiler ve o da sonsuza dek onların çenesini kapadı.
Et si Pickman faisait de la contrebande, peut-être que Jana et Raj ont fini par le découvrir, l'ont menacé de le dénoncer, et il les a fait taire à jamais.
Para, uyuşturucu, ferah bir yaşantı ama o daha iyisini hak ediyordu. Senden daha iyisini ya da benden.
L'argent, la drogue, une vie de plaisir, mais elle méritait mieux que ça... mieux que vous... ou moi.
O da sağlık aracı çalışanı olarak işe girmiş.
Il a donc pris un travail comme technicien de santé mobile.
O da senin gibi sadece bir piyon mu yoksa?
Est-elle simplement un autre pion ou est-elle...
Dedektifin odadan çıkarılmasını engelleyecek biri varsa o da sensin.
Si quelqu'un peut empêcher l'inspectrice d'être déplacée, c'est bien toi.
Evet o da kayıp gibi gözüküyor.
Il a l'air d'avoir disparu aussi. Mince...
Malikanede sadece bir tane kamera mevcut, o da binanın girişinde.
Il y a une caméra de sécurité près de la maison, dans le hall.
O da partide ve gece ilerleyen saatlerde olduğu.
Ça s'est passé à la fête, tard dans la soirée.
O da temiz bir başlangıç yapmış mıdır?
Elle a pris un nouveau départ?
Hayatı düşündüğümde, birini severim, o da beni sever sonsuza dek böyle gider derdim.
J'imaginais passer ma vie à aimer quelqu'un, qui m'aimerait en retour et... ça durerait toute ma vie. Pourquoi est-ce trop demander?
Sadece o da değil, bir sürü kişinin. - Dışarı çık.
Et celles de plein d'autres gens.
Ama sonra takımın bana geleceği gösterince manyakça fikirlerimin aslında o kadar da manyakça olmadığını gösterince hiç korkmadığım kadar korktum. - Bunu görebiliyorum.
Mais quand votre équipe m'a montré le futur... m'a montré que mes idées folles ne l'étaient pas tant que ça, je me suis sentie plus intimidée que jamais.
Sadece bize karşı değil, işteki o meta olayında da.
Tu as été bizarre toute la journée. Pas seulement ce matin, mais aussi au travail avec cette affaire de méta.
Ne kadar çok kullanırsan, kurallar da senin için o kadar az geçerli oluyor.
Plus tu voyages et moins les règles s'appliquent pour toi.
Savitar da o güç ve acıdan geliyor. Kayıptan geliyor.
Cette puissance, cette souffrance, c'est de là que vient Savitar.
O anılardan bazıları kötü olabilir ama bazıları da iyiydi.
Certains de ses souvenirs étaient mauvais, d'autres bons.
Emlakçısını takip etmek o kadar da zor değildi.
Ce n'était pas très difficile de traquer son agent immobilier.
Demek istiyorum ki aramıza giriyor ki bu gerçekten bu şekilde düşünürsen delice çünkü, dürüst olmam gerekirse bu büyük planda o kadar da önemli biri değil.
Je veux dire, elle est encore entre nous, ce qui est absurde si tu y penses vraiment car, pour être honnête avec toi, au fond, elle n'a vraiment rien de spécial.
Senin gördüğün bazı şeyleri o da görmüş.
Les choses que tu as vu, il les a vu aussi.
Yap o zaman, Damon, ve sen iblisi alt etmeye çalışırken, iki kızımı da alıp kendimi buraya saklayacağım, kimden mi? unuttuysan söyleyeyim, Kai onları...
Alors c'est ton problème, Damon, et pendant que vous essaierez d'éliminer le diable, je vais me cacher ici avec mes deux filles, au cas où tu aurais oublié, que Kai a essayé de tuer
Tek şansımız Donovan'ın bir şekilde kardeşini cehennemin o kadar da kötü bir yer olmadığına ikna etmesi.
La seule chance que nous avons est que Donovan convainc sa dépravée de soeur que l'Enfer c'est pas si mal.
Saat 10'da, Mystic Falls kül olacak, o değerli Elena'nız da kül olacak... ve öyle düşünüyorum ki ikinizden biri de onunla beraber yanacak.
À 22 h, Mystic Falls va brûler la précieuse Elena va brûler et j'imagine qu'un des 2 Salvatore va tomber avec elle.
O değil, iki kurbanla da yatmış olman.
Ce n'est pas ça, vous avez couché avec les 2 victimes.
O e-postayı ben göndermedim ve bunu da ben göndermedim.
Je n'ai pas envoyé ce mail, ni celui-ci.
İşin alengirli kısmı da o.
Ça c'est une autre affaire.
İşin alengirli kısmı da o.
C'est là que ça devient compliqué.
Evet o kadar da garip olmayacak.
Ça ne sera pas bizarre à ce point.
O halde bekleyip kritik bilgiyi almakta gecikelim ve bu sırada da başka biri mi saldırıya uğrasın?
Mais si on traîne trop, une autre femme peut être agressée.
Elimizdeki tek kaynak da o.
C'est notre principale source d'infos.
O yüzden dışarıda biraz konuştuk sigara içmek için çıkmıştı.
On a eu des mots, dehors. Elle était sortie fumer.
O gün taşıdığı ya da taşımadığı yolcuların listesi var mı elinizde?
Vous auriez une liste de ses courses ce soir-là?
Trish'in bunun o gece neler olduğuna dair vereceğin ifadenin son hali olacağını ve video kanıtı olarak kabul edileceğini anlıyor musun? Mahkemeye gitmesi durumunda orada da kullanılacağını?
Trish, vous comprenez que cette vidéo constituera votre déposition finale sur les événements, y compris au tribunal, le cas échéant?
O kadar da kötü değildi.
C'était pas si terrible.
O da farklı bir sevgi sonuçta.
C'est un amour différent.
O halde saldırıdan birkaç gün sonra Trish'e'Kapa çeneni, kapa yoksa'benzeri mesajlar da atmadınız mı?
Vous ne lui avez donc pas envoyé de message du genre "Boucle-la. Boucle-la, sinon..." quelques jours après son agression?
- O olduğunu da nereden çıkardın?
- Comment vous savez que c'était elle?
O taraflara ancak biliyorsan gidersin bu da kişinin yerli olduğunu gösterir.
Le genre où on va délibérément, ça suggère quelqu'un du coin.
- Yapma o kadar da kötü değil. - Aynen dediğim kadar kötü.
- C'est pas si terrible.
Bir daha kızımın yanına yaklaşır ya da onunla konuşursanız hatta başkasıyla hakkında tek kelime ederseniz onu mutsuz edecek tek bir şey yaparsanız sizi bulur, o küçük siklerinizi kesip koparırım.
Si l'un d'entre vous approche, ou même parle à... ou même parle de ma fille à nouveau... sans parler de la rendre à nouveau malheureuse... je vous retrouverai et je vous couperai vos petites bites.
Trish'in üzerinden alınan örneklerde uyuşan tek DNA da kendisine ait. Her ne kadar o sabah onunla birlikte olmuş olsa da.
C'est le seul suspect dont on a retrouvé l'ADN sur Trish, même s'il datait de leurs ébats du matin.
O gece kısa da olsa ben de Axehampton'daydım.
J'étais à la fête à Axehampton pendant un moment.
Bence tam da o tarz bir insansın.
Je... crois que si.
O dışarıda rahatça dolaşırken neden benim peşime düşüyorsunuz bilmiyorum.
Elle lui a dit de plus l'approcher. Pourquoi vous me soupçonnez alors qu'il court toujours?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]