Olacagı перевод на французский
85,648 параллельный перевод
Benim için bir sorun olacağını düşünmüyorum.
Je ne pense pas que ce soit à moi de décider.
Ölüm anında kardeşini düşündüğünü ona söylediğimden emin olacağım.
Je vais être sûr de le dire à ton frère ce que tu pensais de lui quand tu es mort.
Tek başına olacağın son gece olacak.
C'est ta dernière soirée de célibataire.
Elena'nın yarın seninle olacağını bilmeni istiyorum.
Je voulais juste que tu saches qu'Elena sera avec toi demain.
Bir keresinde bana fark etmeden delice aşık olacağımı söyledin.
Tu m'as dit un jour que tomberais raide amoureux sans même m'en rendre compte.
Tekrar bir arada olacağımıza inanıyorum.
Je crois qu'on peut être réuni.
Ve tahliye olacağımızı söylediklerinde...
Et après quand ils nous ont dit d'évacuer...
İstediğim her şeye sahibim, yada olacağım zaten.
J'ai tout ce que je veux, Damon, ou je suis sur le point de l'avoir.
İyi olacağım.
Ca va aller.
Bence doğrudan cehenneme bile gönderebilir ikimiz de sabırla orada bekliyor olacağız.
Elle pense qu'elle peut le renvoyer droit en enfer, là où nous allons tous les deux l'attendre patiemment.
Yakında olacağız fakat teknik olarak, yapabilirsin.
On sera proches, mais techniquement, oui.
Böyle bir gelişmeden mutlu olacağını düşünürdüm.
J'aurais cru que tu serais content d'une telle évolution.
Hemen altında olacağım fakat işe yaraması için onun burada kalması gerekiyor.
Je serai dans la chambre du dessous, et elle doit rester là-bas pour que ça marche.
Benim bildiğim ne çeşit bir komplo ortaya koyarsan koy ben çoktan 10 adım önünde olacağım.
Tu vois, ce que je sais, c'est que le petit plan que tu mijotes, quel qu'il soit, j'ai déjà dix coups d'avance dessus.
Bunun siz olacağını biliyorduk.
Nous savions que ça ne pouvait être que vous!
Bu günün büyük gün olacağını konuşmuştuk.
- discuté du grand jour.
- Nasıl olacağını söyle.
Dis-moi comment?
Ne sıklıkta olacağına sen karar vereceksin.
Réfléchissez à la fréquence que vous préféreriez.
Trish'in bunun o gece neler olduğuna dair vereceğin ifadenin son hali olacağını ve video kanıtı olarak kabul edileceğini anlıyor musun? Mahkemeye gitmesi durumunda orada da kullanılacağını?
Trish, vous comprenez que cette vidéo constituera votre déposition finale sur les événements, y compris au tribunal, le cas échéant?
Ne olacağını düşünüyor?
Quel intérêt?
Cath'le birlikte Trish'in yanında olacağımızdan şüphen olmasın. Senin de tabii ki dostum.
Cath et moi, on sera là pour Trish, et pour toi, mon vieux.
O mesajı kimin gönderdiğini bulmak birinci önceliğimiz. Neden derseniz... a, gerçek bir tehdit mi, b, saldırgan tarafından mı gönderildi, anlamış olacağız.
Trouver l'expéditeur est notre priorité, pour établir... si la menace est sérieuse et si c'est le violeur.
Takımlarımızı seçip oyuna dahil olacağız.
On fera les équipes avec qui vient.
Çok dindar biri değilmiş ve bunun etkili olacağını düşünmüyormuş.
Elle est pas pratiquante et voit pas en quoi ça va l'aider.
- Pekala, seninle irtibatta olacağız.
Restons en contact.
- Burada farklı olacağını söylemiştin.
Ça devait changer, ici. Ça a changé.
- Neyin nerede önemli olacağı belli olmuyor.
On ne sait jamais, dans votre branche. Exact.
Annenle daha iyi olacağını düşünerek kendini kandırma.
Imagine pas que ça ira mieux chez ta mère.
Öyle olacağını hiç sanmıyorum.
Ça n'arrivera pas.
Resmi bir parti olacağı söylendi bana ama gittiğimde tek takım elbiseli bendim.
On m'avait dit "tenue correcte", mais en fait j'ai été le seul en costard.
Ne zaman olacağını ne kadar süreceğini asla bilemiyorsun.
On sait jamais quand, combien de temps ça prendra.
İyi olacağım ama iyi olacağım.
Mais tout ira bien. Je...
Sana ne olacağını söyleyecekti
Pour connaître son métier d'avenir
Sana ne olacağını söyleyecekti
Pour découvrir son destin
Ne olacağımı buldum!
Je sais ce que je veux!
Bak, sadece bir saat uzaklıkta olacağız.
On n'est qu'à une heure d'ici.
Başkanınız olarak, benim ve hükûmetimin, tüm hususlarda dürüst ve açık olacağından emin olunuz, gerçekler beni nasıl etkilerse etkilesin.
En tant que Président, je vous assure que mon administration et moi serons honnêtes et ouverts sur tout, peu importe les répercussions de la vérité à mon égard.
Hakikat ve mantığın peşinde bir arada mı duracağız yoksa varsayım ve şüphenin pençesinde paramparça mı olacağız?
Serons-nous unis en quête de vérité et de raison ou divisés à cause de la conjecture et du doute?
Sana neler olacağını söyledim.
J'avais pas annoncé la couleur?
Sana nasıl yardımcı olacağımı mesela Bay Shannon.
- Une façon de vous aider, M. Shannon.
Niye senin farklı olacağını düşündüysem artık.
Pourquoi serais-tu différent?
Alacakaranlık Kuşağı'nda olacağım aslında.
La Quatrième Dimension, en fait.
- Üçümüz olacağız.
- Nous trois.
Bugün kız kıza olacağız.
Ce soir, il n'y a que nous.
"Üçlü sohbetimize" çok uygun bir yemek olacağını düşündüm.
J'ai pensé que ce serait le plat parfait pour notre petit tête-à-trois.
kitabını bulduğum zaman Bob Aldrich'e gönderdim ve çok net bir şekilde bu filmde sadece Bette'yle benim olacağımı söyledim.
Je l'ai envoyé à Bob Aldrich et je lui ai dit très clairement que c'était uniquement pour Bette et moi.
Şeker hastası olacağım zaten.
J'ai déjà du diabète.
All About Eve filminde bir sahne vardı. Margo basamakları tırmanıp yükselirken insanın geride bırakıp, unutacağı ama gelecekte muhtaç olacağı şeylerden bahsediyordu.
Il y a une scène dans Ève, quand Margo parle de faire carrière et de tout ce qu'on abandonne en chemin en oubliant qu'on en aurait besoin plus tard.
Peki, tek başına olmayacağını bilmenin yardımcı olacağını düşünüyorum.
Et bien, j'ai trouvé que cela aidait... de savoir qu'on est pas seul à affronter les choses.
Tüm bu iblis konuşmalarının müşterisi olacağımı sanmıyorum.
Je ne dirai pas que je marche à fond dans vos histoires de démons.
Polis seni tutuklayacak ve özür dilerim ama şikayetçi olacağım.
La police va t'arrêter. Et désolé, je porterai plainte.
olacağım 136
olacağız 25
olacak 363
olacaksın 65
olacaktı 30
olacaktır 25
olacak iş değil 36
olacak şey değil 41
olacağız 25
olacak 363
olacaksın 65
olacaktı 30
olacaktır 25
olacak iş değil 36
olacak şey değil 41