Olduğunuz перевод на французский
5,286 параллельный перевод
Bu yanımda görmüş olduğunuz arkadaşımdan küçük bir hediye!
Un petit cadeau J'ai compressé de my- - mon nouvel ami... ici.
Orada olduğunuz görüyorum.
Non, je vous vois juste là. - Un moment.
Ve huzur, kaderinizdeki rolleri oynamaya razı olduğunuz zaman gelecek... kendini adamış bir anne, sadık bir eş, merhametli bir lider.
La paix viendra quand vous embrasserez les rôles qui vous sont destinés. Mère dévouée, épouse loyale, souveraine pleine de compassion.
Çok lezzetli olduğunuz için üzgünüm inekler.
Désolée que vous soyez si délicieuses!
Olduğunuz yerde kalın.
Ne bougez pas.
Şimdi, suçlama olmadan göz altında tutulduğunuz için evde alışık olduğunuz düzene sahip olma hakkınız bulunuyor.
En détention préventive... vous avez le droit de vivre dans le même confort que chez vous.
Bayan Segrand, sahip olduğunuz en sadık en yetenekli, en minnettar asistan olacağım.
Miss Segrand, je serai la plus loyale, la plus compétente et la meilleure assistante personnelle imaginable.
Bana, işgal sırasında Jeu de Paume'de olduğunuz söylendi.
Vous étiez au Jeu de Paume pendant l'Occupation.
Görmek üzere olduğunuz hikaye gerçektir..
L'histoire que vous allez voir est réelle.
Ama yeni hayatımızda... bize destek olduğunuz ve onu affettiğiniz için size müteşekkiriz.
Mais nous vous remercions du fond du coeur De votre soutien dans notre nouvelle vie, d'avoir pardonné Nick.
Mayo Clinic siz olduğunuz için çok şanslı.
La clinique Mayo a de la chance de vous avoir.
Yetenekli olduğunuz için göze batıyorsunuz.
Ce qui vous distingue c'est votre talent.
Sizin zarif, zevkine düşkün bir kadın olduğunuz kulağıma çalındı ve ben de böylesi hanımefendilere hizmet eden bir adamım.
Je me suis laissé dire que vous étiez une élégante femme de goût et... eh bien, je suis l'homme au service de telles femmes.
Yonville halkı, şu görmüş olduğunuz harika doktorunuz Charles Bovary en nihayetinde bugün zavallı sakat dostumuz Hippolyte'in utanç verici ayağını tedavi edecek.
Habitants de Yonville, vous avez devant vous votre grand médecin, Charles Bovary, qui aujourd'hui va enfin guérir notre malheureux ami Hippolyte de son ignoble nfirmité.
Daha fazla alan saat günlüğe ettik Ben atanmış olduğunuz diğer ajanların herhangi birinden daha.
Vous avez passé plus de temps sur le terrain qu'aucun autre agent.
Daha fazla alan saat günlüğe ettik Ben atanmış olduğunuz diğer Agents birini daha.
Vous avez passé plus de temps sur le terrain qu'aucun autre agent.
Burada olduğunuz için çok rahatladım.
Je suis rassurée de vous voir.
Pekala. Bugün burada olduğunuz için hepimiz çok sevindik.
Nous sommes heureux de votre présence aujourd'hui.
Olduğunuz yerde kalın dedim!
- Approchez pas.
Bir zamanlar Sigrid olduğunuz için şimdi ancak siz, Helena olabilirsiniz.
Comme vous avez été Sigrid, seule vous pouvez jouer Helena.
Vereceğiniz mesaj "Haber Masasından Meghan Miles" olduğunuz ise bu haber sayılmaz çünkü doğru değil.
Si votre nouvelle est que vous êtes Meghan Miles des nouvelles, alors ce n'est pas une nouvelle car ce n'est pas vrai.
Rose ve Denise, arkadaşım olduğunuz ve... gelip beni kurtardığınız için çok teşekkür ederim.
Qu'est-ce que vous racontez? Rose et Denise, merci beaucoup... d'avoir été mes amis et d'être venus me chercher
Düşünmek zorunda olduğunuz şeyler var.
Vous devez penser à vous-mêmes.
Burada oturuyorum, ve bana 4500 dolar, borçlu olduğunuz için çok heyecanlı değilim.
Je ne suis pas très contente, vous me devez 4 500 $. Ça vous dit quelque chose?
Olduğunuz yerde kalın
Arrêtez, ne bougez pas.
İnsanların bu oyunu, yıldızı sönmüş bir süper kahraman olduğunuz izlenimiyle savaşmak için sahneye koyduğunuzu düşünmelerinden korkuyor musunuz peki?
Craignez-vous qu'on vous reproche de faire cette pièce pour combattre votre image de super-héros ringard?
Bayım, olduğunuz yerde kalın! Orada kalın! Orada kalın bayım!
Monsieur!
Bayım, olduğunuz yerde kalın!
N'avancez pas, monsieur, monsieur!
Amerika'ya hoş geldiniz! Aramızda olduğunuz için çok heyecanlıyız.
Bienvenue en Amérique, on est ravi de vous accueillir.
Benim çatımın altında olduğunuz sürece, kurallarıma uymak zorundasınız.
( Imitant Chris ) Quand tu es sous mon toit, tu respectes mes règles.
Güneş Sisteminin teknik işinde çalışmanın ne kadar zor olduğunuz size söylemiştim.
Je pense qu'on a gagné le pompon du pire boulot du système solaire.
15 dakika içinde olduğunuz alanda olacak.
Il sera à portée de vous dans 15 minutes.
Bugün bizle birlikte olduğunuz içim Teşekkürler Başkan Kim Jong-un.
Merci de vous joindre à moi, président Kim Jong-un.
Burda olduğunuz için çok mutlu olduğumuzu söylemek istiyorum. Kızlarımız bu evde büyüdü, önceki laflarım için beni mazur görün.
- Je voudrais profiter de votre présence, dans cette maison, où nos filles ont grandies, pour m'excuser.
Bu nahoşluğa tanık olduğunuz için çok özür dilerim. Hepsi davetsiz misafirimiz yüzünden.
Je suis désolé que vous ayez été témoin de cette sauvagerie causée par un invité imprévu.
Ancak dışarıda borçlu olduğunuz insanların öfkelerinin kontrolden çıkması an meselesi.
Mais ceux à qui vous devez de l'argent, nous ne pourrons pas les contrôler bien longtemps.
Olduğunuz yerde kalın.
Ne bouge pas.
Öncelikle, bu şirketin bir parçası olduğunuz için çok teşekkür ederim ki hiçbir sorun çıkmayacağından eminim.
Bien, d'abord, merci d'avoir pris part à cette entreprise qui se déroulera, j'en suis sûr, sans accroc.
- Kim olduğunuz da umurumda değil. - Şu tünelden sağa dön.
Vas à droite par ce tunnel.
Karşıma çıkan ilk kovboy bozması polis olduğunuz söylenemez.
Vous êtes loin d'être le premier flic cow-boy à qui j'ai affaire.
Sahibi olduğunuz sanatoryumdan biri raporu değiştirmesi için Dedektif Wilden'a rüşvet verdi.
Il va devenir plus distinctif comme vous grandissez ". Grandir? " Tu vois ce que je veux dire.
- Olduğunuz yerde kalın.
- Qu'est-ce que..?
Emrinde olduğunuz kişiyi arıyoruz.
Celui que vous servez, nous le cherchons.
Olduğunuz yerde kalın!
Pas un geste!
- Güvenecek birine ihtiyacınız vardı. Ağzını sıkı tutacağından emin olduğunuz birine.
- Il fallait quelqu'un de confiance.
Giriş çıkışları sıkı bir şekilde denetlenen varlığından yalnızca Beauforttaki birkaç akademisyenin ve tabii bir de sizin haberdar olduğunuz bir yer.
Un endroit dont l'accès est contrôlé. Connu seulement de quelques cadres de l'université. Et de vous.
- Görevde olduğunuz için sanırım?
- En service, c'est cela?
Emniyet müdürünü, çoğu hakimi tanıyor. Suç anında başka yerde olduğunuz kanıtlarını da güçlendirecek.
Il connaît le commissaire, les juges et il nous aidera à renforcer l'alibi.
Olduğunuz yerde kalın!
- Bougez pas!
İdrara bulanmış hayatınızın tadın aynen olduğunuz iki vahşi hayvan gibi çıkarın.
à baiser comme les deux bêtes sauvages que vous êtes.
Görecek olduğunuz şey bir kaçırılma vakası.
Ce que vous allez voir est un enlèvement.