Politika перевод на французский
1,403 параллельный перевод
Hepsi politika Jack.
C'est de la politique, Jack.
Ve para politika için ana sütü gibidir. Biz de sağıyor olacağız.
L'argent est le lait de la politique, et on va l'amasser.
İnançların aksine, politika, kendini ifade etmenin yolu değil.
Contrairement à ce qu'on croit, la politique ne permet pas de s'exprimer.
İnsanlar bu reklamların pis politika işi olduğunu söylüyor.
On dit que mes pubs sont autant de coups bas.
Politika analizler bunun biraz geç olabileceğini düşünüyor.
Selon les analystes politiques, il est trop tard pour bien faire.
Buna Washington usulü politika denir, oynaşma ve öpücük yok.
On fait de la politique à Washington, pas du douillet et des stands de baisers.
İki sarayın buluşması, seremoni konuşmaları. Politika yapmaya vakit yok.
J'ai une réunion dans les deux Chambres... pas de temps pour faire de la politique.
İşvereniniz Bay Hearst'ün aksine... bu şirketin politikaya bulaşmak gibi bir derdi yoktur. İster iç, ister dış politika olsun.
Contrairement à votre patron, M. Hearst, cette société n'a pas l'intention de se mêler de la politique, étrangère ou intérieure.
Bu politika.
- C'est ça la politique. - Et alors?
politika için. din için. peki onlar kahraman mı?
La politique, la religion, et on en fait des héros.
Baroness, Amerikada politika hakkında asla açık konuşmayız.
Baronne, nous ne parlons jamais aussi ouvertement de politique en Amérique.
iş ve politika konuşmak istiyorsanız başka bir yerde konuşabiliriz.
Et celui qui le publiera gagnera beaucoup d'argent.
Politika ciddi ve vahşidir.
La politique, c'est sérieux et brutal.
Bu'alışılagelmiş politika'nın sınırlarından dışarıya kaçabilmenizi sağlar.
Cela va au-delà des limites de la politique de la "politique normale".
Politika için teklifler alıyorum.
L'association Labor Athletic est très pointilleuse pour nous les candidats à la politique.
Biyoloji çağında politika yoluyla kozlar paylaşılacak bir tarafta yaşamın içsel bir değeri olduğuna inananlar ve bu yüzden teknolojilerin ve ticari kararların seçiminde bu içsel değere saygı duyulması gerektiğine...
Dans l'ère biologique, s'opposeront ceux qui pensent que la vie a une valeur intrinsèque, qu'on doit choisir des technologies et des juridictions commerciales qui respectent cette valeur intrinsèque.
Kapitalizm bugün yüksek tepelere hükmediyor ve yeni yüksek rahipler ve sistemimizin egemen güçlüleri olarak politika ve politikacıların yerini aldı.
Le capitalisme, aujourd'hui, commande les hautes sphères et a supplanté les politiciens en tant que grands prêtres et oligarques qui dominent notre système.
Politikacılar politika yapar, askerler kendi işlerini. İki taraf da sorumluluklarını hakkıyla yerine getirirse ulusumuz daima başarıya ulaşacaktır, öyle değil mi?
S les politiciens font leur devoir et les soldats le leur, si chacun assume ses responsabilités jusqu'au bout, notre pays ira très bien.
Sherry, her şeye politika karıştırmayı kes.
Arrête de tout ramener à la politique.
Anlasana, bu politika, ilaç değil ki, bu yüzden bir iyilik yap da bu konunun dışında kal.
C'est ça, la politique, ce n'est pas comme la médecine. Alors faites-moi plaisir, restez en dehors de tout ça.
Sonra aynı şeyi memurlar ve yönetici asistanları için de yaparsın. Yeni politika kitapçıklarını sıralaman bitince sana ciltleme makinesini gösteririm.
Et vous ferez la même chose pour la section sur les employés de bureau, les vendeurs, les assistants exécutifs et quand les nouveaux manuels seront tous vérifiés, je vous montrerai comment utiliser la machine pour en faire la reliure.
Maine'in soyu tükenen varlıklarını orta sınıfı kurtaracak bir politika izlemeliyiz.
Il faut introduire une politique qui protégera l'espèce la plus menacée du Maine :
Sizin desteklediğiniz bir politika.
Une politique que vous avez soutenue.
Politika mesela?
De politique?
O da bir "Yüzbaşı". İşten kaytaranların hepsi öyle. Politika ile alakalı.
Et bien, c'est un centurion, tout ce qu'il fait est politique.
Aklımdan politika geçiyor.
Mais il y a un secteur qui me tente assez : la politique.
Ve dedem de politika hakkında konuşuyor. Kimse politikayı sevmez. O konuştuğu zaman kimse sevmez.
Et mon grand-père parle de politique, et personne n'aime la politique.
Bu Balladbird Lee. Babası politikacıydı. Politika dünyasında geniş bir çevresi var.
Balladbird Lee. autant dire qu'il a des relations.
Dini Hak, 1992'de partinin politika oluşturma çalıştayının kontrolünü ele geçirince, Cumhuriyetçi Kongresi'nde çarpıcı bir şekilde zirveye çıktılar.
Il atteignit son apogée lors de la convention républicaine de 1992, lorsque la droite religieuse prit le contrôle de la machine politique du parti.
Sadece politika ile uğraşanlar değil politikayı destekleyen sıradan insanlar da öldürülmeliydi.
Désormais, en plus de s'en prendre aux politiciens, ils s'attaqueraient à quiconque les soutiendrait.
Terör ve şiddet yaratınca toplumdaki her şey durur, politika olmaz ekonomi olmaz, hiç bir şey olmaz öylece durup, batıya, terörle mücadele ediyoruz derler.
Ils ont engendré la terreur et la violence pour paralyser totalement la société. Plus de politique, plus d'économie, plus rien! Comme ça, ils ont pu faire croire à l'occident qu'ils géraient le problème.
Politika bir ağ olduğunu söylüyor, politika ağın kötü olduğunu söylüyor okullarımıza sızmak, toplumumuzu ele geçirmek istiyorlardı tüm kadınlarımızın peçe takmasını istiyorlardı ve hakkından gelmemiz gereken işte buydu ve madem kötü olduğunu biliyorduk, onu öldürmeliydik ve böylece ondan kurtulacaktık.
Notre politique veut qu'il existe un réseau diabolique, qui cherche à infiltrer nos écoles, à détruire notre société, qui veut que toutes nos femmes soient voilées... C'est comme ça et c'est tout. Et puisque ce réseau est diabolique, détruisons-le, et ce sera réglé.
Bu politika.
C'est de la politique.
Biz burada politika yapmayız.
On fait pas de politique ici.
... halkçı politika bu.
.. de politique populiste.
Politika bana göre değil.
La politique, c'est pas mon truc.
Fakat politika hiçbir zaman küçük kızımın ilgi alanı olmamıştır
Mais ma fille n'entend rien a la politique.
Evimiz hep politika doluydu ama ben hep dans etmek için kaçardım.
Chez nous, ca parlait toujours politique. Alors moi, je m'eclipsais pour aller danser.
Politika bunca yıl insana özel hayat becerileri kazandırıyor.
Des années en politique procurent certaines compétences.
Eminim müttefiklerimizle bağlantı kurmamız ve politika üretmemiz gerektiğine katılıyorsunuzdur. Kesinlikle.
Vous trouvez aussi qu'on doit entrer en contact avec les Alliés et poursuivre l'option politique?
Politika?
Politique?
Artık politika yapmıyorum.
Je ne veux plus faire de politique.
Ben öldüğüm zaman, politika için bol bol vaktiniz olacak. Führer'im.
Quand je serai mort, vous aurez tout le temps pour la politique.
Hükümet politika ürtiyor ve çabalıyor. "Çaba" derken?
Le Gouvernement n'a jamais su satisfaire les besoins du peuple.
Tommy, bir dakika olsun politika konuşmaktan vazgeçer misin?
Cesse de parler politique une minute.
... düşmanlarımızı tahrik etmeye hizmet eden başarısız bir dış politika.
... une politique extérieure qui a encouragé nos ennemis. Excusez-moi.
Bu kampanya. Politika.
Cette campagne.
Aile skandalları politika hayatı için pek iyi olmaz.
Un scandale familial est très mauvais pour les ambitions politiques.
Birinci bölüm, okul kuralları, yaşam tarzlarımız, politika, ve çevre.
Notre façon de vivre, la politique et l'environnement.
Anlasana, bu politika.
Il a dit ça, elle a dit ça...
Hayır, bu politika, sade ve basit.
En fait, c'est la politique qui est ainsi.