Sessizce перевод на французский
2,786 параллельный перевод
Dışarıda hava karanlık bir adamın sessizce kaçabileceği kadar.
La nuit est assez noire pour permettre à quiconque de filer, s'il le souhaite.
Sessizce...
Pas de bruit...
Affedersiniz! Çok kısa sürecek! Olduğunuz yerde sessizce kalmanızı istiyorum.
Excusez-moi, cela ne prendra qu'une minute, j'ai besoin que vous restiez où vous êtes et que vous gardiez le silence.
Ortalıkta sessizce dolanıyorsun dilenciler gibi konuşuyorsun.
T'es devenu comme un... mendiant qui tend son gobelet.
Komşuları Nietzsche'yi evine bırakır. İki gün boyunca bir divanda hareketsiz ve sessizce dinlenir Nietzsche. Ta ki son sözlerini mırıldanıncaya dek :
Son voisin le ram ne la maison, o il r side pendant deux jours, immobile et silencieux, sur un divan... jusqu' ce qu'il murmure... ces dernier fameux mots :
Ya sessizce gelirsin ya da bunu bir daha kullanırım, tamam mı?
Tu viens calmement ou je m'en sers.
Bunu sessizce yapabiliriz veya çirkin bir şekilde yaparız. Sen bilirsin.
On fait ça calmement ou violemment, à vous de voir.
Dik yokuşlarla nasıl başa çıkardık... Sessizce, emekle, zar zor çıkılan yokuşlarla...
Si dure serait la pente raide, tout en silence, sueur et peine...
Sessizce kutlasak?
Et si on fêtait ça en silence?
Avına sessizce yaklaşacaksın. Aklını kullanacaksın.
Épiez vos proies, cogitez.
Sessizce bana doğru gel. Elini ver.
Lentement, donnez-moi votre main.
Bana ya elimden önümüzdeki iki sene boyunca satın alma / satma hakkımı, sağlık hizmetimi ve her şeyimi alacaklarını ya da buraya tekrar dönüp bu odada sessizce oturup saatte 176 bin 471 yüz dolar kazanabileceğimi söylediler.
Ils m'ont dit qu'ils allaient me faire voir l'enfer si je venais pas, M'enlever mes stock-options, assurance,... ou je pouvais revenir ici et prendre 176 471 dollars par heure.
Sessizce yanıma gelip yüzüme geçirdi!
Cet enfoiré s'est enfui... Il m'a frappé!
Kıpırdamadan, sessizce durmak.
Être immobile et rester silencieux.
- Belki de bu adam sessizce çekip gitmemiştir.
Peut-être qu'il n'a pas su renoncer à elle calmement.
En iyisi ben şurada sessizce oturayım.
Euh, je vais m'asseoir ici tranquillement.
sessizce yürüyelim, rehberi bulalım - sonra başımıza birşey gelmeden hemen çıkalım.
On rentre discrètement, on trouve notre chemin, et on s'en va avant de se faire remarquer.
Bize yapmamızı istediğiniz hikayeleri önceden kararlaştırdınız bizler propagandanızı ücretsiz olarak gazeteden dağıtacağız ve yabancı devlet düşmanları da sessizce Amerikan ordusunun gücünü dikkate alacaklar.
Vous nous dictez notre article. On vous fait de la pub gratuite. Et les États hostiles prennent acte de la puissance de l'armée.
Bazı şeylerde anlaşıyoruz. - Sessizce iç.
En silence.
İcabına bak, ama sessizce hallet.
Ne vous inquiétez pas.
Ben dua edeceğim... ve sen de sessizce tekrarlayacaksın.
Je vais prier et tu répéteras sans parler, dans ta tête.
Of, gizemin gerilimli ilişkisi sessizce etrafa yayılıyor.
Le frisson d'une relation secrète vient des faufillades.
Burada sessizce dursak nasıl olur?
Que dirais-tu de rester là en silence?
- Millet, sessizce süzülelim.
- Je lance un signal. - En zigzag, les gars.
Sessizce yukarıya çıkacağız.
Je pense que nous devrions aller là-haut.
Sessizce okunur.
- La ferme. - On doit lire.
Böylece, sessizce dosya.
Donc, vous entrez dans le calme.
Tamam, sessizce, lütfen.
Dans le calme.
Dikkat çekmeden sessizce gitsem daha mi iyi olurdu acaba?
Peut-être que je devrais m'éclipser?
Ceplerinizi doldurun ve sessizce gidin.
Remplissez-vous les poches et partez dans le calme.
- Geçen hafta, sen... Geceleri sessizce gelip üzerinde çalıştım. Turtalar satmalı!
Eh bien, la semaine dernière, quand tu... bref, je suis venu la nuit et j'ai bossé dessus. ça facilitera la vente.
Bu film, mezar başlarında sessizce ağlayan mahkumlar için kendilerini feda eden karakollarda, hapishanelerde ve infaz mangaları önünde hayatını yitiren tüm kadınlara bir saygı duruşudur.
Ce film est un hommage à toutes les femmes qui ont pleuré en silence aux portes des cimetières. A celles qui se sont sacrifiées aidant prisonniers et persécutés. A toutes celles mortes en résistant aux persécuteurs ou face aux pelotons.
Sessizce yürüyün.
En silence.
Sessizce büyüyüşünü, kimse onu duyamaz.
Profiter du silence. Être le seul à entendre sa mélodie.
- Sessizce indirin. Yavaşça.
- Laissez-la tomber doucement.
Neden sessizce işini bitirmediler kadının?
Pourquoi pas l'éliminer en douce?
Onun kanını tatmak ve lime lime etlerini hissetmek istemiyorsan sessizce yerinde otur.
À moins que tu ne désires goûter à son sang et sentir sa peau fraîchement rasée contre la tienne, garde le silence.
Ringe dönünce, Mumya Vampir Leydi'ye sessizce sokuldu nihai darbe için kazığı kaldırdı.
De nouveau sur le ring, la momie se place au-dessus de la vampiresse, brandissant ce pieu pour en finir.
Benim bildiğim tek şey kızımın 6 yıl boyunca sessizce kollarını ve bacaklarını usturayla doğramış olması.
Ce que je sais, c'est que ma fille se taillade les bras et les jambes en silence avec un rasoir depuis six ans. Un rasoir!
Ölümün nasıl da sessizce bizi takip ettiğini görüyor musun?
Vois comment la mort nous poursuit.
"Şimdi de bir göktaşı süzülür sessizce ve bırakıyor parlak izini içimdeki hayâlin gibi."
Le météore silencieux choit, laissant derrière lui Un sillon lumineux, comme vos pensées en moi
Şimdi sessizce kafalarımızı öne eğelim.
Inclinons nos têtes en silence.
Ve sessizce otur.
Et veuillez vous asseoir en silence.
Kapa çeneni Bu işi sessizce halletmemiz lazımdı.
- Non. La ferme!
Sessizce ilerlemeliyiz.
C'est trop calme, c'est bizarre.
Evet, çok sessizce.
0uais, c'est trop calme.
Kapa çeneni Bu işi sessizce halletmemiz lazımdı.
Non. Tais toi! On est supposé faire ça discrètement.
Sessizce girip çıkmak en iyi seçeneğiniz.
Entrer et sortir en silence est votre meilleure chance.
Sessizce senin yerel şerifi oynadığını göremem, Jack.
Je ne te vois pas jouer le flic de campagne, Jack.
101 numaralı daireye gel, sessizce bizi izle.
Venez à l'appartement 101. Regardez-nous tranquillement.
Böylece işleri sessizce halledersin.
Le silence, on oublie.