Sinemada перевод на французский
615 параллельный перевод
Sinemada en çok izlenen kadın.
N ° 1 féminin du cinéma.
Sinemada, tiyatroda, vodvilde işin bitti... radyoda, her yerde işin bitti.
Au cinéma, au théâtre, au music-hall, à la radio, partout.
Herhalde seni o eksik etekle de sinemada gömüşümdür.
Et ta rouquine, je l'ai vue dans un film?
Belki sinemada.
J'étais au cinéma, peut-être.
Hayır, bir sinemada. West End.
Non, dans un cinéma.
U.S.C.'de eczacılık okurken geceleri sinemada yer gösterici olarak çalışırmış.
Il étudiait la médecine le jour et travaillait le soir.
Sinemada koltuğunun altına sakız yapıştırdığı için.
Elle a craché son chewing-gum au cinéma.
Her zaman sinemada bir kızın elini tutmayı hayal etmişimdir.
J'ai toujours voulu tenir la main d'une fille au cinéma.
- Kaç sinemada oynayacak?
- Ça sera diffusé où?
Birisi talimat aldığında böyle demesi gerekmiyordu? - Sinemada görmüştüm.
"Compris" se dit bien "Edgar" en argot d'aviateurs, je crois?
Ama seni bir daha asla görmek istemiyorum sinemada da, sinema dışında da.
Mais je ne veux plus vous voir!
Sokakta ve sinemada Amerikalılar görmüştüm elbette ama - Daha önce biriyle hiç konuşmadım.
Vous savez... j'ai vu des Américains dans la rue, et au cinéma, bien sûr, mais jamais je n'avais parlé à un Américain avant.
peki ya kızın öldürüldüğü sırada sinemada olduğunu kanıtlarsa?
Et s'il prouvait qu'il était au cinéma quand la fille a été tuée?
Gerçeği söylemek gerekirse, Mr.Mullen... Şimdiye kadar cinayet sırasında sinemada olmayan katil görmedim.
En vérité, M. Mullen, j'ai rarement rencontré... un assassin qui n'était pas au cinéma à l'heure du crime.
Bay Norman Maine'in hala sinemada olmasını hiç anlamıyorum.
Et c'est un miracle que M. Maine fasse encore des films.
Hey, geçen ay sinemada tavladığımız kızı aramaya ne dersin?
Si on appelait cette fille, la grande qu'on a draguée au ciné le mois dernier?
Geçenlerde sinemada tanışmıştık.
On s'est rencontrés au cinèma RKO, à Chester.
West Farms Square'deki sinemada.
Le RKO, à Chester, sur la place West Farms.
Şu anda sinemada gösterimde olan film.
Il est joué dans le quartier.
Sinemada insanları izledin hep. " Sinemalarda yaşardık.
Tu as vu ces acteurs, au cinéma. " Nan et moi, on y vivait, au cinéma.
- Sinemadaydım. - Hangi sinemada?
- Au cinéma.
Sinemada olduğunu iddia ediyor, ama gördüğü filmlerin isimlerini yada kimlerin oynadığını hatırlamıyor.
Il dit qu'il était au cinéma mais il ne se souvient ni des films ni des acteurs.
Davacı için önemli bir nokta çocuğun cinayet sırasında sinemada olduğunu iddia ettikten sonra, oyunun ismini ve kimlerin oynadığını hatırlayamamasıydı.
L'accusation a beaucoup insisté sur le fait que le garcon a affirmé qu'il était au cinéma à l'heure du crime, et qu'il ne se souvenait ni des films ni des acteurs.
- Hayır, sinemada.
Non, elle est au cinéma.
Bazen metroda, otobüste veya sinemada oturup... etrafımdaki insanlara bakarak şöyle düşünüyorum...
Je m'assois parfois dans le métro ou au cinéma. Je regarde les gens et je pense :
" Studland Caddesi 4 numarada oturan 43 yaşındaki Bayan Osborne sinemada yanında oturan Pollock'ın önce elini tuttuğunu ve sonra daha ileri gitmeye çalıştığını ifade etmiştir.
"Une certaine Mme Osborne, 43 ans, de 4 Standard Road, témoignant, " a déclaré que Pollock, assis près d'elle, lui a donné des coups de coude, " puis lui a fait des avances.
... sadece Levazım Deposunda bir teğmen olduğu ortaya çıkan kişi sinemada yakalanmış.
... qui était seulement un lieutenant du corps de réserve, et a été arrêté dans un cinéma.
Binbaşı Pollock buradaki bir sinemada altı saygı değer hanıma ahlâk dışı davranışlarda bulunmuş.
Le major Pollock s'est comporté de maniére immorale dans un cinéma local, avec pas moins de six femmes respectables. Six?
Sinemada en az beş kez yerini değiştirdiği görülmüş. Her seferinde de bayanların yanını seçmiş.
Il a changé de place pas moins de cinq fois, toujours près d'une femme.
- Ve sinemada elinizi tutarım.
- Nous nous enlacerions au cinéma.
Bir zamanlar sinemada oynayan macera serilerini hatırlıyor musunuz?
Vous vous rappelez cette série qui passait au cinéma?
Sinemada az önce dediğin bu değildi.
C'est pas ce que tu as dit au cinéma.
" Aranıyor : Sinemada yer göstericiler.
" On demande ouvreurs cinéma.
Sinemada da, gerçek hayatta olduğu gibi yerleşik olan bir şey.
- Il a trouvé quelque chose qu'il cherchait depuis longtemps. - Something that s just as indispensable to the movies as it is to real life.
Bir kafe ya da sinemada görsem bir cellat diyemem.
Au café ou au cinéma, je ne le reconnaitrais pas.
Pekâlâ, kız bir sinemada oturuyor ve adam yanına geliyor, o da oturuyor ve karanlıkta oturup filmi seyrediyorlar ve aniden bir şeyin bacaklarında gezdiğini hissediyor ve onu ısırıyor.
Une fille était assise au cinéma... et un gars était à côté d'elle. Ils étaient assis en train de regarder le film... quand elle a senti quelque chose qui lui pinçait la jambe.
- Sinemada.
Au ciné, avec Olivia.
Uyuyakalmışım. Kendimi sinemada sandım.
Je m'étais endormi, je me croyais au cinéma.
Bunu ödül savaşlarında restoranlarda, sinemada hep etrafımda hissedebiliyorum.
Je sais pas par qui. Je sens que c'est dans l'air quand je sors en public, au restaurant, au cinéma ou à Vagram quand je vais voir la boxe.
- Sabah sabah ne işi var sinemada?
- Que fait-il là en pleine journée?
- Sinemada.
- Au cinéma.
Bu film yarın 1 00 sinemada vizyona giriyor.
Ce film sera diffusé dans 100 cinémas demain.
Sinemada izlediği tek film, ki o da şans eseri, Murnau retrospektifiydi.
Dans sa vie, il n'a vu qu'un seul film, de Murnau.
Yine sinemada mı şansını deneyeceksin?
Tenter le cinéma à nouveau? Non.
Ben Bn. Sinemada Güzel Bir Akşam Sonra Dans ve Onun Evinde Kahve ve Biraz...
Je suis Mme Une-Soirée - Sympa-au-Cinéma - un-Tour-en-Boîte - et-on-Finit-chez-Lui -
Bir sinemada.
Au cinéma.
- Sinemada çalmıştım.
Dans un cinéma.
Sinemada ne kadar ödüyorlar sana?
Ils vous paient combien, au cinéma?
Dave, sinemada!
La salle de cinéma!
Sadece sinemada dedim.
- Un film.
Seni sinemada görmüştüm, arabayla girilenlerden birinde.
Dans un film. Non.