Sinir перевод на французский
7,657 параллельный перевод
Sanırım iç organ veya sinir zedelenmesi şeklinde bir ölümle ilgili.
Je pense que ça a un rapport avec la manière de mourir... dommages internes contre dommages nerveux.
Radyoaktif su, sinir zedelenmesini iyileştirirmiş.
L'eau radioactive réglant les problèmes nerveux.
Ve prionlarda insanın sinir yapısında bulunur.
Et les prions résident dans les tissus nerveux humains.
Jo, bu sinir bozucu biliyorum ama telefonunu ödünç alabilir miyim?
Jo, je sais que c'est ennuyeux, mais puis-je emprunter votre téléphone?
Silah derecesinde bir sinir gazı tehlikemiz var. Bu yüzden operasyon birincil önceliğe yükseldi.
Il y a un agent neurotoxique de niveau militaire là dehors, c'est pourquoi l'opération a été élevée au niveau 1 de priorité.
90'larda karaborsada sinir gazı ticaretinin kaynağı olduğuna dair dedikodular vardı.
Dans les années 90, une rumeur le disait être la source d'un marché noir d'agents neurotoxiques.
Ya istediğimi yaparsınız ya da Los Angeles'da önümüzdeki bir saat içinde bir sinir gazı saldırısı gerçekleşir.
Soit vous faites ça, soit il y aura une attaque au gaz neurotoxique VX dans Los Angeles dans l'heure.
Ya istediğimi yaparsınız ya da Los Angeles'da önümüzdeki bir saat içinde bir sinir gazı saldırısı gerçekleşir.
Soit vous faites ça, soit il y aura une autre attaque à Los Angeles dans l'heure.
Biliyorsun sinir bozucu
C'est chiant.
Burnu havada olan ahmakların sinir problemlerine iyi gelirmiş.
Cela fait des merveilles sur les abrutis prétentieux et coléreux.
Bazı günler, gerçekten sinir bozucu oluyorsun.
Il y a des jours où vous êtes vraiment agaçant.
Böyle mantıklı olduğun zaman çok sinir bozucu.
C'est déroutant quand tu es si raisonnable.
Vay. Yani kayda göre, sinir bozucu bir gün oldu ama sanırım üretken bir ilk gün.
Alors sur cette note, ça a été une première journée frustrante mais productive.
Yıllar önce Kubilay'ın tarafındayken çok sinir bozucu bir dikendin Fang Zhen. Korkunç vergi toplayıcılığı yapan, bitkileri yakan sadık köylere silahları depolayan gidip Han'ın vahşetinin altına yeni köyler katan biriydin.
Vous êtes une épine gênante dans le flanc de Kubilai depuis des années, Fang Zhen, vous effrayez ses percepteurs, vous brûlez ses récoltes, vous cachez des armes dans les villages loyalistes, les principales victimes de la brutalité du khan
Sinir krizini hatırlıyorum...
Je me souviens des crises de colère.
Hadi ama, öfke ve sinir dolusun şu an.
Regarde-toi, tu es remplie de colère et de rage en ce moment, c'est...
- Sinir ağına hiç dokunulmamış.
- Son réseau neuronal est intact.
Bu aslan kralın sinir krizi geçirmesi gibi.
C'est comme être le roi du crack...
- Kalp atışı, kan basıncı ve sinir iletimi normal.
Rythme du coeur, pression du sang, conduction nerveuse normaux.
Sarin gazı... Siyanüre oranla 20 kat daha ölümcül, tespit etmek imkansız, temas ettikten dakikalar sonra sinir sistemini çökertiyor.
Gaz Sarin... 20 fois plus mortel que le cyanure, impossible à détecter,
Larry'den kurtulmama yardımcı olması için öğrendiğim dünyadaki en sinir bozucu insan.
Est que je pensais que sa m'aiderait à me débarrasser de Larry, qui j'ai appris est la personne la plus ennuyeuse au monde
Kız sinir krizi geçirip kadına kova fırlattı.
La fille s'est effondrée, et lui a jeté un seau dessus. Je me doutais, qu'elles ne devaient pas avoir un lien de parenté.
Çocuğun ciddi sinir problemleri varmış.
Il a des sacrés problèmes à gérer la colère.
Çocuğun ciddi sinir problemleri varmış.
Le gamin a de sérieux problèmes de colère.
Onunla son görüştüğünde neredeyse ona sinir krizi geçirtiyordun. Neredeyse.
La dernière fois, tu as failli lui faire avoir une dépression.
Çocukken, küçük bir sinir krizinde kendi oyuncaklarımı bile kırardım.
Enfant, je cassais même mes propres jouets dans un élan de colère.
Annemle babam sinir olmuştu ama büyükannem bunun çok şirin olduğunu düşünüyordu.
Ça rendait mes parents fous, mais... Grand-mère trouvait ça adorable.
Dizkapağı sinir kümesi.
Groupe du nerf de la veine saphène.
Sinir hasarı.
Dommages nerveux.
Kendi sinir sistemimin kimyasını kandırdım ve hormonal üretimimi uyku düzenini aktive ettim, yani... biliyorsun, benim normal insanlardan daha az uyumam lazım.
J'ai truqué mes cycles d'émission et de production hormonales et neurochimiques pour les activer dans mes états d'éveil, donc... tu sais, j'ai besoin de moins de sommeil que les humains normaux.
Ama Lorelei'da kriz daha yoğundu. Daha önce hiç görmediğim kadar sinir bozucuydu.
Mais avec Lorelei, la crise semblait plus intense, énervante à un point que je n'avais jamais vu avant.
- İlk yılında bir sinir krizi yaşadı.
La première année, Will a fait une dépression
Ya Will başka bir sinir krizi geçirdiyse?
Pourquoi Will n'aurait pas fait une autre dépression?
O halde hiç sinir krizi geçirmedi.
Attendez, alors il n'a jamais été en dépression.
Ama daha çok ordunun bürolarında geçirdiğim sinir krizleri ve bahçemdeki izinsiz yaktığım şenlik ateşleriyle tanınırım.
Mais je suspecte être plus connue pour mes crises de colère auprès des militaires et pour le feu non autorisé dans mon jardin
Sinir bozan bir çarpışmadan sonra Korra kurtulmuş fakat çok geçmeden başka bir gerçeği ortaya çıkartmıştır. Su'nun güvenilir danışmanı Aiwei Zaheer ile işbirliği yapmaktadır.
Après un combat éprouvant, Korra a été sauvée, mais elle a découvert qu'Aiwei, le conseiller de Su, complotait avec Zaheer.
Ben o sinir bozucu ve katılıyorum Bir hainin biraz, ama o tehlikeli değil.
Il est vrai qu'il est frustrant et un peu crapule sur les bords, mais il n'est pas dangereux.
Eğer hücrelerin yüksek hızla yenilenmeseydi, kan damarların donarak kalıcı sinir zararlarına yol açabilirdi.
Si tes cellules ne se régénéraient aussi vite, tes vaisseaux sanguins auraient gelé et les lésions nerveuses auraient été irréversibles.
Neden iltifatların bile çok sinir bozucu?
Pourquoi tes compliments sonnent-ils toujours aussi mal?
Ama çok sinir bozucu biriyle konuşmaya başlayacak gibi olursam masanın altından tekme at.
Mais si tu me vois en danger d'entrée dans une conversation avec quiconque de vraiment ennuyeux, dégage moi de la table.
Dans partisindeki Venedik'li sinir bozan, beyaz, patenci çocuklar gibi.
- d'habitude? - Ennuyeux, blanc, gamin, - skatter de Venice dans une rave.
Bu gerçekten de sinir bozucu.
Il est vraiment tout à fait scandaleux.
Kendine güvenin sinir bozucu Bohannon.
Votre assurance est très pénible.
Annemin erkek arkadaşi çok sinir bozucu oldugumu söyledi.. Beni göle götürmediler..
Le nouveau copain de ma mère a dit que j'étais trop agaçant pour m'emmener au lac.
Jack kadın gibi giyinip karşıma çıkmadan önce bir sinir krizi geçirdim..... çıktım gittim... üzerimde gecelik vardı bahçeye önüne kadar çığlık attım.
Je veux dire, j'ai eu une dépression nerveuse Avant que Jack sorte avec moi, habillé en travesti, et je suis sortie... J'étais en chemise de nuit, et j'étais juste sur la pelouse, et je criais.
Dokuz sene önce Çin'de sinir disi edilmis.
Il y a 9 ans, Il allait être expulsé de Chine.
Bir tür sinir krizi geçirmiş, bu kadar.
Ça pourrait être dû à une drogue? Peut-être.
Beyin ve sinir sistemi en iyi tahmini kullanan bir geri besleme döngüsüyle çalışır.
Le cerveau et le système nerveux forment une cercle vicieux.
Kaşıntısının hayalet uzuv acısıyla aynı olduğu düşünebilir. Beyin ve sinir sistemi döngüsü açısından bakarsak yani.
Ses démangeaisons étaient comme des douleurs du membre fantôme, une boucle sans fin du cerveau au système nerveux.
- Biriyle telefonda görüşme Herkesi sinir edebilen biri, ve eğer Will sakin kalabilirse, Basının karşısında da sakin kalabilir.
- Une interview bidon avec quelqu'un qui va faire appuyer sur chacun de ses boutons, et si Will peut rester cool devant ce rustre de la vieille école, il pourra rester cool devant qui que ce soit dans la presse.
Diğeri sinir için ve öteki de antidepresan.. ... zira aklını yitirmek ve ölmek gerçekten de insanı depresyona sokar.
L'un est pour l'anxiété et l'autre un anti-dépresseur, car, franchement, c'est déprimant de perdre la tête et de mourir.