Toplantı mı перевод на французский
6,575 параллельный перевод
Aslında, toplantıyı burada yapalım.
En fait, viens donc ici.
Oh, bak, senin yerinde olsam bu fikre bağlanmazdım çünkü bu, toplantımızda çok işe yaramaz.
Tu vois, je ne commencerais pas avec ça, parce que ça ne fait pas bonne impression dans nos réunions.
Marcus'un müdürüyle yaptığımız rezalet bir toplantıdan geliyorum.
Je reviens juste d'une incroyable humiliation avec le principal de Marcus.
Politik bir toplantı sandım.
Je pensais que c'était un rassemblement politique.
Mağazada gerçekleşen ilk iş toplantın mı bu?
Est-ce c'est ton premier rendez-vous professionnel dans une boutique?
Amir yardımcısı Wunch'la olan toplantımıza hazır görünüyoruz.
On dirait qu'on est prêts pour notre réunion avec le chef adjoint Wuntch.
O toplantıda ben de olmalıyım.
Je devrais être présent.
Toplantı bitince seni bulup gelişmeleri anlatayım?
Je viendrai te voir quand on a fini, pour te mettre au courant.
Sahte burbonu değiştirdiğin için çalışamayacak kadar küfelik olan Todd'a bakıcılık yapacağım diye önemli bir toplantı kaçırdım.
Je viens de rater une réunion importante, parce que je gérais Todd qui est trop ivre pour travailler parce que tu as échangé les bouteilles de bourbon.
Sanırım toplantı odasına geri gideceğim.
Je pense que je vais retourner dans la salle de conférence.
Toplantıda kimliğini tespit edemediğimiz bir kadın üye var. Ama bazı isimler lazım.
Nous avons une femme de l'assemblée non identifiée, mais j'ai besoin de noms.
Jimmy, yanımıza uğraman gerçekten çok hoştu ama toplantın olduğunu biliyorum.
Jimmy, c'était gentil à toi de passer, mais je sais que tu as un rendez-vous.
Onu aradım çünkü ondan diğer siyahi sporcuların Ali'yle bir toplantı, yapmalarını ayarlamasını istedim. Ona olayı kendi gözünden anlatması için bir fırsat verilmeliydi.
Je l'ai appelé, je voulais qu'il contacte les meilleurs athlètes noirs pour qu'ils rencontrent Ali, pour qu'il ait l'occasion d'expliquer sa version des faits.
Toplantıda powerpoint sunusu olacak ve arkadaşım Tucker ile benim tarafımdan hazırlanmış bir takım öğretici videolar!
Et à cette discussion, il y aura une présentation PowerPoint avec une série de vidéos instructives créées par moi et mon pote Tucker!
Tolson beni toplantıların dışında tutuyordu.
Tolson m'a exclu des réunions.
Tamam, yarınki yardım toplantısında Steve Inskeep ile konuşurum.
D'accord, parlez à Steve Inskeep au gala de charité demain.
Yarın geceki yardım toplantısında olacak.
Il sera au gala de charité demain. Avez-vous oublié?
- Toplantıya yetişmesini sağlayacağım.
Je m'assurerai qu'elle y arrive.
Toplantıdan sonra, Mekanlara mı akıyorsunuz?
Vous sortez après la réunion?
Bir toplantım olduğunu hatırladım.
Je viens de me rappeler que j'ai un rendez-vous.
Bu haberim olmayan bir kabine toplantısı mıydı?
Y avait-il une réunion du cabinet dont personne ne m'a informé?
- 17.30'da akşamüstü toplantım vardı.
J'ai le tour d'horizon de l'après-midi à 5 : 30.
Bir toplantı ayarlarım. İdareyi alabilirsin.
Tu vas le remplacer.
10'da toplantım var.
J'ai un briefing dans 10 mn.
Üçe kadar aralıksız toplantım var.
- J'ai des réunions jusqu'à 15h.
- Verimli bir toplantıydı, sanırım?
- Réunion productive?
Bak, biliyorum bana güvenmek ya da yardım etmek için bir sebebin yok... yaptıklarımdan sonra, seni Rafael için terk ettikten sonra ve seni o toplantıda kötü gösterdikten sonra.
Écoute, je sais que tu n'as aucune raison de me faire confiance ou... de m'aider après ce que j'ai fait, te quitter pour Rafael et te faire passer pour une personne en qui on ne peut pas faire confiance à cette réunion.
Benim şimdi bir toplantım...
- Ouais, j'ai une réunion qui commence... - Chut!
Bu toplantımızı ve gerçek aşkı bulma şansımı özleyeceğim.
Je vais rater ma réunion et ma chance de trouver le vrai amour.
Dikkatlice dinliyorum. Çünkü görüldüğü gibi toplantıdayım.
J'écoute attentivement, nous sommes en pleine réunion.
Bugünkü toplantıda canlarına oku, hayatım.
Mets leurs en plein la vue à ton gros rendez-vous, chérie.
Yarınki B.M. acil durum toplantısında konuşmayı planladığınız konu bu mu?
Est-ce ce que vous allez dire à la session de crise des Nations Unies demain?
Bu hafta evde olmaya çalışacağım ama şu strateji toplantıları neredeyse...
Je vais essayer de rentrer à la maison ce week-end, mais avec les réunions stratégiques, c'est juste...
departman hakkında ki düşüncelerin ve toplantıda söylediklerinin tamamen arkasındayım.
- Celle où vous préfériez le service comme il était avant. Je maintiens ça.
Sonra kendimi sadece brifinglerimi, öğle yemeklerimi ve strateji toplantılarımı... düşünür halde bulmam gerçeği.
Et ensuite le fait que je ne pense qu'à ça, pendant mes briefings, mes repas... réunions, conseils stratégiques... tout tourne autour de...
Bu yatırımcı toplantısından çıkmak için elimden geleni yapacağım, Jo.
Je vais voir ce que je peux faire pour me sortir de ce, euh, rendez vous avec un groupe d'investisseurs.
O... Yatırımcı toplantım konusunda benim için endişeleniyor.
Oui, elle est,... elle est même inquiète a propos de mes réunions d'investissement.
O "Toplantılar" yüzünden birkaç doğum günü ve tatili kaçırdım.
J'ai loupé quelques vacances et anniversaires pour ces "réunions".
Toplantı planladık gelmedi, adamlarım birkaç gün sonra cesedini buldular.
Nous avons organisé une rencontre... il ne s'est jamais montré. Mes hommes l'ont retrouvé mort quelques jours plus tard.
- Son toplantımı erteleyip erken çıktım.
J'ai repoussé mes derniers rendez-vous et je me suis faufilé dehors.
Güvenlik toplantıma geç kalacağım. Gitmeliyim.
Mec, je vais être en retard à mon briefing sur la sécurité.
Sıkıcı bir toplantıdan çıkmak istediğimde benim yaptığım gibi.
Comme je l'ai fait pour quitter cette réunion barbante.
Ve dedi ki, o toplantı- - Sanırım o toplantı bu sabah yapılacaktı.
Et il a dit... que cette réunion je crois, était censée avoir lieu ce matin.
Kusura bakmayın ama toplantısı varsa bile bana bu konudan bahsetmedi ki bu hiç de olağandışı bir şey değildir.
Je suis désolée, mais s'il avait une réunion, il ne m'en a jamais parlé, quoique, je suppose que c'était inhabituel.
Paul'un kardeşinin bahsettiği bugün olması gereken toplantıyı hatırladınız mı?
Tu te souviens que le frère de Paul a mentionné qu'une réunion allait avoir lieu?
Onu aradım ve parktaki bir toplantı ile ilgili ona bir şey söyledim.
J'ai appelé Reeves pour lui donner rendez-vous dans le parc.
Başkomiser, Şef Yardımcısı Howard bir tutuklama yapabiliriz ve Özel Operasyonlar çekilebilir umuduyla bugün bizi gözlemliyor olacak. - Ne, beni toplantılara mı götürmek istiyorsun?
Capitaine, le Chef adjoint Howard va nous observer aujourd'hui, avec l'espoir de nous voir procéder à une arrestation et que le bureau des opérations spéciales puisse être déconsigné.
Toplantı gerçekleştiğinde M.U.R gelmeden önce hızlıca gerçekleşecek.
Quand ça arrivera, ça devra se faire vite avant que le M.U.R. n'arrive.
Bu bir çeşit cadı toplantısı filan mı?
Est-ce une sorte de réunion de sorcières?
Neden o gece orada olduklarını ve toplantının ne hakkında olduğunu bulmamız lazım.
Nous devons trouver pourquoi ils étaient là cette nuit, quel était le but de leur réunion.
Güzel. Hukuk bürosunu hackledim ama ne toplantı hakkında ne de o gece hakkında hiç birşey bulamadım.
J'ai piraté le réseau du cabinet d'avocat, et il n'y a rien sur la réunion, ou d'eux étant là cette nuit.