Verdi перевод на французский
30,413 параллельный перевод
Kız arkadaşın eski zombi pullarını onaylamamız için bize verdi.
Ta petite amie lui donne sa bonne vieille marque d'approbation.
Havayolu otelinde geçirdiği bir hafta sonu ile birden bire hayatındaki bütün olumsuzluklardan kurtulmaya karar verdi.
Un week-end, à un hôtel d'aéroport, d'un coup, elle voulait se débarasser de toute la négativité dans sa vie.
Ev sahibi kundaklama kurbanının kimlik bilgilerini verdi.
Le propriétaire nous a donné l'identité de notre victime carbonisée.
Sonunda Kanadalılar arama izni verdi.
Enfin les canadiens nous laisse le chercher.
Canlı doğal yaşamında gözlendi ve ne olduğu konusunda kendini ele verdi.
Le sujet, observé dans son habitat naturel, a révélé lui-même ce qu'il est.
Kullanmam için bana nakit para verdi.
Il m'a donné un tas d'argent à utiliser.
Geldiğimizi öğrenmesi şanssızlık mıydı yoksa biri ona bilgi mi verdi?
C'était pas de chance pour nous, ou quelqu'un leur a dit qu'on arrivait.
Adam işini kaybetti ama Bay Hinckley bana çikolata verdi.
Papa a perdu son travail mais Mr. Hinckley m'a donné un caramel.
Dünya bu çağrıya yanıt verdi ve bu çok güzeldi.
Le monde a réagi. Cela a été magnifique.
"Tabi ki" dedim ve dahiliyi verdi.
"Bien sûr, merci." Et il me les donne...
Yayın numarasını verdi ama "Bir sorun var." dedi.
Elle me file un numéro, et me dit : "Mais il y a un problème!"
"Efendim?" dedim. "Güvenlik amirim, kişisel kullanıcı adı ve şifresini bana verdi, böylece proxy sunucuya bağlanıp dosyayı sana gönderebilirim." dedi.
"Quoi?", et elle : "Mon gestionnaire de sécurité m'a donné son nom d'utilisateur et son mot de passe personnel, pour que je puisse me connecter et vous envoyer le fichier!"
Polisleri ve ailelerini öldürmeye karar verdi.
Il voulait tuer des flics et leurs familles.
3.1 milyon dolar zarar verdi.
3,1 millions de dommages.
Bana ikinci bir şans verdi.
Elle m'a donné une 2e chance.
Uh, evet, Ember ona bir saat ve madalyon verdi.
Oui, Ember lui a donné une montre et un cadenas.
Ember ona zamanla oynaşma kabiliyeti verdi kozmik skalada, ve Jane bunu bir zaman döngüsü yaratarak kullandı.
Ember lui a donné le pouvoir de modifier le temps à échelle cosmique, et Jane l'a utilisé pour créer une boucle temporelle.
Bu yüzden bana bir kanıt verdi.
C'est pourquoi elle m'a laissé une preuve.
Leydimiz bana bir görev verdi- -
Notre Déesse m'a confié une mission pour...
Richard verdi bana
Richard me l'a donnée.
Nick bana telefonunu verdi.
Nick m'a filé son portable.
20 yıl önce 400 hektarlık bir gölet yaptık. Burası bir sosyal tesis alanı ve turnuva düzenlenen bir golf sahası olarak hizmet verdi. Ülkedeki en iyi 100 balıkçılık bölgelerinden biri oldu.
Il y a vingt ans, on a construit un lac de 400 hectares qui est devenu une base de loisirs, un parcours de golf de championnat, ainsi que l'un des cent meilleurs sites de pêche du pays et...
Şimdi bu olay patlak verdi ve herkes üstümüze çullandı.
Mais arrive cette histoire, et là, c'est un déferlement.
Hiç bir şey söylemedi sadece bana bir not verdi.
Il n'a rien dit, il m'a... remis un message.
Enzo büyümü engelleyecek bir şey verdi bana.
Enzo m'a donné quelque chose qui désactive ma magie.
Doğru zamanda onlara kaçırılma kodunu verdi.
Qui a pu les prévenir au bon moment.
- Walter ne tepki verdi?
Comment Walt a réagi?
Söz verdi, Bay Venus.
Il m'a donné sa parole, M. Venus.
Batı yakası maceramız meyve verdi.
Notre aventure sur la côte ouest a porté ses fruits.
Geri kalanınızı ele verdi.
Il vous a tous balancés.
Balıkçı arayıp haber verdi.
On cherche encore.
Kore yemeği. Bu tencereyi arkadaşım verdi ben de onun tarifine göre yapıyorum.
Mon amie m'a passé ses restes, je suis ses instructions.
Babam Camaro'yu trafikte kullanmama izin verdi.
Papa m'a laissé conduire la Camaro sur la route.
Burası ona bir amaç verdi, kendini yararlı hissetmesini sağladı.
Ça lui donnait un endroit où aller... pour se sentir utile.
Bir şeylere ulaşabilecek kadar ipucu verdi. İşin ucunda biyolojik silahlar üstünde çalışan bir casus olabilir.
Il m'a donné assez d'éléments pour les regrouper... probablement un agent en place, travaillant sur des armes biologiques.
Oyun için depoyu kullanmamıza izin verdi.
Il va nous laisser utiliser la entrepôt pour la pièce.
Aynı zamanda saat başını ve Kelly'yi de verdi.
Il nous donne la plus grosse tranche horaire et Kelly.
Bana istediğim her şeyi verdi.
Il m'a donné tout ce que je voulais.
Ember ona zamanı değiştirebilme yetisini verdi, ve Jane zamanda bir döngü yarattı.
Ember lui donna le pouvoir de manipuler le temps, et Jane créa une boucle temporelle.
Her şey, uzayda süzülen inanılmaz yoğunluktaki bir damla boyutundaki büyülü enerjiyle başladı, Bu büyülü enerji, "Ember ve Umber" e ( Fillory'nin tanrıları ) hayat verdi.
Je savais que ça avait commencé par une goutte de folle énergie magique flottant dans l'espace, qui donna naissance aux dieux, Ember et Umber, qui eux-même donnèrent naissance à cet incroyable lieu :
Bu beynime zarar verdi.
Qui me faisait mal à la tête.
Bana hediye bile verdi.
Il m'a même apporté un cadeau de Saint-Valentin.
Bu imkansız çünkü dün gece ilaçlarımı Tessa verdi.
C'est impossible. Tessa me les a donnés la nuit dernière à la maison.
E Corp'un eski CEO'su. 1986'dan 1995'te ölene kadar hizmet verdi.
Le PDG d'E Corp de 1986 jusqu'à sa mort en 1995.
Bir süre sonra öldü ama ölmeden önce bana Toto'yu verdi.
Elle est morte peu après ça. Mais juste avant de mourir, elle m'a donné Toto.
Ve kaltak bana bunları verdi.
La garce m'a donné ça.
Jaideep mi verdi bunu?
C'est Jaideep qui t'a donné ça?
Biz... Mushtaq bana haber verdi.
Neerja est à bord de l'avion.
Tanrı sonunda dualarımıza cevap verdi.
Mais on n'a pas abandonné. Alors Dieu a dû répondre à nos prières.
- Verdi.
Oh que si.
- Ryder sorularımıza onay verdi.
Ryder est d'accord pour les questions.