Vır перевод на французский
3,563 параллельный перевод
Birkaç bir şey daha var bir iki ıvır-zıvır.
Il me reste encore des objets, quelques babioles.
Bunlar sadece ıvır zıvır.
C'est juste des trucs.
Bunu iyi kıvırıyorsun, Carter.
Vous êtes vraiment douée. C'est mon boulot.
Hapishane günlüğü ıvır zıvırdı, Claire.
Le journal de la prison est merdique, Claire.
Emmy, o günlük ıvır zıvır değildi.
Emmy, ce journal ce n'était pas de la merde.
Evdeki tüm bu ıvır zıvırlar beni rahatsız etmeye başladı.
{ \ cH00ffff } Tout ça commençait à m'énerver.
Ama sen bayağı iyi kıvırıyorsun.
Tu es si bon à ça.
Ödemezsen 14 Ağustos'a kadar tüm ıvır zıvırını buradan al, tamam mı?
Sinon... faut que t'aies levé le camp le 14 août.
Fotoğraflar, karneler ve daha bir ton ıvır zıvır.
Photos, bulletins... un tas d'autres merdes.
Bir ton ıvır zıvır mı? Var ya senden süper polis olurmuş.
Un tas d'autres.... ( Rires ) Oh, jeez.
Kıvır.
- Roule le. - Uh-oh.
Çok iyi kıvırıyorsun.
Mon dieu, tu es tellement tordu.
Niye bütün bu ıvır zıvırı aldın ki?
Pourquoi tu prendrais tout ça?
Ama biz ayrı ayrı pil stoklamıyoruz. Piller için bir yerimiz var... Ivır zıvır çekmecesi.
On a un endroit où ranger les piles, le tiroir à babioles.
Evet, evin pilleri ıvır zıvır çekmecesine konuyor.
Les piles de la maison vont dans ce tiroir.
ama hiçbir zaman ıvır zıvır çekmecesinde ev pilleri olmuyor.
Mais y a jamais de piles dans ce tiroir.
Hey bu arada saçlarımı raspa yapacağım! - Sadece kıvırıyoruz, değil mi?
Hé, au fait, je vais me faire des dreads!
Bazen kutulardan ıvır zıvırdan başka şey çıkmıyor.
Parfois c'est juste des babioles dans une boîte.
Yeraltı sığınağındaki tüm ıvır zıvırları gördüm.
J'ai vu toutes vos oeuvres.
Bu ıvır zıvırları mantıklı şekilde öğretecektir.
Il enseignera autant de bon sens que d'absurdités.
O aptal depoda durdukları sürece tüm o ıvır zıvırların kimseye faydası yok.
Toutes ces affaires ne font du bien à personne en reposant dans ce stupide garde-meuble.
* Kıvır vücudunu * * Hareket ettir bedenini *
♪ wind your body, baby, move your body ♪
Bunu Çin'deki depremlerle ziyan etme ya da Guadeloupe'daki politik ıvır zıvırlarla.
Ne la gaspille pas pour des tremblements de terre en Chine et... des machins politiques en Guadeloupe.
Turistlerin ıvır zıvırını K-2'ye çıkaran çocuklarla ilgili bir projeyi tamamlamam gerekiyordu.
J'avais un truc à finir avec le gars qui transportait toute la merde des touristes sur K-2.
Bana bu ıvır zıvırları taşımamda yardım edersen bir kutu içki senin olabilir.
Je te donne une caisse de bière si tu m'aides à décharger ces trucs.
- Bazı ıvır zıvırlardan kurtuluyorum.
- Je me débarrasse de saloperies.
Neden peki? Şirket bir çok ıvır zıvırı çöpe atar. Eski sandalyeler, dergiler, ölmüş çiçekler falan.
Nous avons jeté pas mal de bric-à-brac vous savez, des chaises cassées, de vieux magazines, des plantes mortes.
Fanatikleri yeni bir delil olduğunu iddia ederek bana ıvır zıvır gönderiyorlardı.
Des fans fous m'envoient toujours de la merde ils disent que c'est une nouvelle preuve.
Sıvı birikmesi zamanla tekrarlayacaktır.
Le fluide va se répandre à nouveau.
Dilek dilemenin de bir bedeli vardır.
Il y a un prix à chaque vœu.
- Hiç birşey olmamış gibi sııvışırım ben.
- J'ai essayé de m'esquiver comme si je n'avais jamais été là.
Sanırım bu gece sadece sıvı tüketeceğim.
Je pense que je vais rester avec du liquide ce soir, merci.
Sanırım beni yoksayıp Avo'yla tanışmana gitmene hiçbirşey engel olamaz... Bir O.I.T önermeyi isterim..
Vu que tu vas sans aucun doute ignorer mon avertissement et aller voir Avo, je voudrai proposer un V.T.I.
K. A. R. A. R. S. I. Z. L. I. K.
V-i-c-i-s-s-i-t-u-d-e.
Ne zamandır V-fib durumunda?
Depuis combien de temps est-il en fibrillation?
Bir V.I.P. müşterim istediği için hayır diyemedim.
C'est un bon client qui me l'envoie.
Kolunuzdaki serumda, elektrolitik olarak saflaştırılmış gümüş bulunuyor.
Votre I.V contient une solution d'électrolytique d'argent affiné.
V bağımlılarının da anası babası vardır. Onlar da adaletin yerini bulmasını senin benim kadar hak ediyorlar.
Les accros au V ont des parents, aussi, et ils méritent la même justice que toi ou moi.
... bülbüller cıvıldaşır.
"Sa voix est celle du rossignol"
Gökler binlerce kıvılcımla boyalıdır, fakat sadece biri yerini korur. *
Les cieux sont peints de mille étincelles. Mais une seule garde toujours sa place.
Ön taraftan sıvışırım.
Je sortirai en me faufilant par la porte de devant.
Herhâlde arka çıkıştan sıvışmıştır.
Je suppose qu'il s'est échappé par la sortie située à l'arrière.
Aşırı doz almış diye korkuyorum.
J'ai peur qu'elle pourrait avoir du V.
Eğer bizi bulurlarsa, yok ediliriz. Sıvılarımızı çekip derimizi yüzüp organlarımızı birbirinden ayırırlar.
S'ils nous trouvent, nous serons détruits vidés de nos liquides dépouillés réduits en pièces détachées
Hayır, o Kressler-Symtech davası ile bozulmuştu.
Non, ça a été annulé par Kressler v. Symtech.
Sizin izninizle 45 dakikalık bir operasyonla koyulacak bir şant fazla sıvıyı boşaltacaktır.
Eh bien, avec votre permission, c'est traitable avec une procédure de 45 minutes pour drainer l'excès de liquide.
Sanırım bir S.U.V.'di.
Peut être un 4X4.
Dokunaçlarından ölümcül zehir zerkederek değdiği her şeyi felç eder. Hatta o kadar güçlü bir sindirim sıvısıdır ki dokunduğunu eritebilir.
Ses tentacules immobilisent tous ceux qui les touchent en injectant un venin mortel, parfois même un suc digestif si puissant qu'il semble diluer la vie.
İvmenizi en üst noktada tutarsanız kaldırıma kavuşmak yerine sağ salim karşıya geçersiniz.
Toute la technique est dans la maximisation de son élan, ce qui peut faire la différence entre un atterrissage réussi et un R.D.V. avec le trottoir.
Aslında sıvı resusitasyonu için NS değil LR kullanırım.
En fait, j'utiliserais plutôt une solution dextrose L.R pour la réanimation, pas de N.S.
Kıvılcım varsa vardır.
S'il y a une étincelle, alors il y a bien une étincelle.