Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ Y ] / Yapacağız

Yapacağız перевод на французский

29,526 параллельный перевод
Ne yapacağız biz?
Qu'est ce qu'on va faire?
Yemek saatleri sırasında yapacağız, kat büyük oranda boş olacaktır.
Ça sera pendant leur pause déjeuner, l'étage devrait être assez désert.
Şöyle yapacağız.
Voilà ce qu'on va faire.
Harika. Şimdi ne yapacağız peki?
On fait quoi maintenant?
Ne yapacağız?
Qu'est-ce qu'on fait?
Yarın yapacağız bunu.
On va le faire demain.
Şimdi ne yapacağız peki?
Merci papa.
Kademeli olarak yapacağız.
On fait ça par étapes.
Ne yapacağız?
Qu'est-ce qu'on va faire?
- Şimdi ne yapacağız?
- Qu'est-ce qu'on va faire?
Ama yolu kapatan bu koca ağacı ne yapacağız?
Mais comment allons-nous faire ça avec un arbre géant bloquant la route?
Sinema tarihinin önemli bir filmini alıp uyarlamamızı yapacağız.
Et bien nous devons prendre une scène d'un film culte et la réinterpréter à notre façon.
Unutma, ne sorarlarsa sorsunlar konuşmayı biz yapacağız.
Rappelez-vous, quoi qu'ils demandent, nous parlons.
Bu adamlar etrafta dolanırken nasıl araştırma yapacağız ki?
Comment on fait pour fouiner avec ces gars autour?
Şimdi ne yapacağız lan?
Qu'est-ce qu'on est sensés faire maintenant?
Tamam. Nasıl yapacağız?
Et comment on fait ça?
Yanımızda çocuk varken nasıl yapacağız?
Comment on va pouvoir faire tout ça avec un bébé sur les bras?
- Bunu nasıl yapacağız?
Comment on va faire?
Monroe'yu ne yapacağız?
Alors que veux-tu faire de Monroe?
Tanrım. Ne yapacağız peki, vaftiz komitesi mi kuracağız?
Mon Dieu, que va-t-on faire, un parrain par comité?
Güvenlik görüntüleri vurulma anını ya da çatıyı göstermiyor. Şimdi ne yapacağız?
Donc, si des images de sécurité n'a pas d'angles de la prise de vue ou sur le toit, où en sommes-nous?
Biz yapacağız ilk şey size iyi bir yemek olsun, Varoşlarda dolgun ve sulu bir şey.
La première chose que nous ferons est de t'avoir un bon repas, quelque chose de dodu et juteux de la banlieue.
O taşı almak EDECEĞİM ve biz bu hakkı yapacağız.
Je vais retrouver cette pierre et je vais arranger ça.
O zaman Putin de Ukraynalı bir YouTube yıldızını provokatör olduğunu iddia edip, ortadan kaldıracağını söylerse ne yapacağız?
- Alors quelle réponse à Poutine qui dit pouvoir tuer un youtubeur star ukrainien qu'il prétend être un agitateur?
- Onu nasıl yapacağız?
Comment?
- Şimdi ne yapacağız?
Et maintenant?
Kızlar gecesi yapacağız.
Ça sera une soirée entre filles.
- Ne gerekiyorsa onu yapacağız.
Nous ferons tout ce qu'il faut.
Helikopterle hızlı bir çıkarma yapacağız.
On aura une exfiltration immédiate par hélico.
Onu kesip yapacağız 11 kişilik yemek odası takımı
On va en faire une grande table Pour 11 personnes
Çevre Koruma Kurulu yok Yapacağız istediğimizi
La SPA n'existe pas Alors, on ne se gêne pas
Balımızı kovandan alacağız 14 çocuk yapacağız
Et nos ruches produiront du miel On aura 14 enfants
Ne yapacağız?
Qu'allons nous faire?
Orada ne yapacağız?
Qu'allez-vous faire là-bas?
- Kızı ne yapacağız?
- Que fait-on pour la fille?
Şimdi ne yapacağız?
Qu'est-ce qu'on va faire?
CNBC'yle yapacağız.
On a choisi CNBC.
Şöyle yapacağız, Tyrell Wellick'i istiyoruz.
Voilà le marché :
Şimdi ne yapacağız, Pamuk?
Tu es là.
Zelena'ya karşı yapacağımız hiçbir hamle kolay olmayacak.
Agir contre Zelena compliquera tout.
Aslında yapacağınız en kötü şey bu olur.
En fait, c'est le pire truc à faire.
Biliyorum öyle yapacağınızı.
Je sais que vous gérez pour moi.
Sizi sendikaya raporlayacağız. " Ne yapacağım?
Nous allons vous dénoncer " Qu'est ce que je peux faire?
Yapacağımız ilk şey fiziksel muayene...
Tout d'abord, nous ferons un examen physique...
Afedersiniz. Yapacağınız ilk şey aslında cinsel geçmişi araştırmak.
Pardon, la première chose que vous ferez, c'est établir un historique sexuel.
- Sizin işiniz beni iyi hissettirmek kötü değil. Bunu yapacağınızı söylemişti.
C'est votre travail de me faire sentir mieux, pas pire.
Hayır. Dışarıya çıkıp biraz odun bulacağım ve sedye yapacağım. Sonra yolun kalanında onu taşıyacağız.
Je vais aller chercher du bois, on va lui construire une civière et le porter jusqu'au bout.
Ama bu kasabayı korumak için elimizden geleni yapacağız.
Nous ferons ce qu'il faut pour protéger cette ville.
Aslına bakarsanız ne yapacağımızı kesinlikle biliyorum.
À vrai dire, je sais exactement quoi faire.
Ona bunu yapacağımızı söyledik.
Nous lui avons dit de le faire.
- Eli bu yapacağımız neyse başka zaman yapabilir miyiz?
Eli, on pourrait faire ceci... Quoi que ce soit... - une autre fois?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]