Yazmak перевод на французский
2,864 параллельный перевод
Buraya gelme sebebim kendimden çirkin gördüğüm fakat bana asla yüz vermeyecek olan kızlara yazmak!
Je suis censé être sorti pour trouver des filles que je considère inférieures à moi, mais qui, pour leur part, ne me donneraient même pas l'heure! Alors allons-y! Hey!
Demek bir şeyler yazmak istedin?
Oh, vous voulez écrire de la merde maintenant?
- Ne yazmak istiyordun?
- Quelle histoire tu voulais écrire?
Rilke'yi araştırmak, cümleleri parçalamak, kimsenin okumadığı makaleler yazmak, bunlar bana hiç heyecan verici gelmiyor.
J'ai jamais vraiment aimé ça... Analyser les œuvres de Rilke, disséquer des phrases et écrire des articles que personne ne lit.
Bişey yazmak istiyorum, kendim için kişisel bişey
Je veux écrire, je te jure. Je veux écrire un livre plus personnel. Tu comprends?
Eğer Oscar bize her şeyi anlatmazsa, Ash'e bir rapor yazmak zorunda kalacağım.
S'il ne nous dit pas tout, je vais devoir rendre un rapport au Frêne.
Eğer ben barışı getiren kanunları yazmak için kanımı akıtmakta geç kalmasaydım belki de hala hayatta olurdu.
Si j'avais ouvert mes veines plus tôt pour écrire les lois qui nous ont apporté la paix... peut-être serait-elle encore en vie.
Bunu yazmak zorunda değilsiniz.
Ou vous pouvez.
Sadece bana bir liste yazmak istedi.
Il voulait me faire une ordonnance.
Bunları yazmak isteyebilirsin.
Vous voudriez peut-être l'écrire.
Tamam, şimdi numarayı bana tekrar oku. Yazmak için kalemimi alıp geliyorum.
Un jour, j'ai emprunté un livre... je me suis endormi en le lisant, et je l'ai laissé sous mon lit.
Ona göre şarkı yazmak zaman kaybı.
Pour lui, on perd son temps à écrire.
Hep şarkı yazmak istemişimdir.
J'ai toujours rêvé d'écrire une chanson.
Şarkıyı seninle yazmak istiyor ama sen müzikten hiç anlamıyorsun.
Il veut l'écrire avec toi et tu ne sais rien sur la musique.
Yazmak için bir sürü zamanın vardı.
Tu avais tout le temps pour le faire.
Bunu da bir kenara yazmak istersin.
Vous devriez l'écrire.
Fakat düşündük ki, en iyi seçeneğimiz Hemşire Jakcson'ı bir an önce getirmelerini talep etmek için yetkililere mektup yazmak.
Mais, nous pensons que notre meilleure solution est d'écrire une lettre aux autorités compétentes et leur demander de faire revenir l'infirmière Jackson immédiatement.
Son olarak da, eglenceli bir sey bu resmin altina yazi yazmak yerine Yapiskan sakalar'i kullanmayi deneyelim.
Dernière chose, et on va rire, au lieu d'écrire directement sous le dessin, utilisons ces bulles autocollantes.
Bütün teşekkür kartlarımı ve mektuplarımı yazmak için oturma odamda yalnızca küçük bir köşem var.
Je n'ai qu'un tout petit coin dans mon salon pour faire mes cartes de remerciements et mes lettres.
Sanki "Flynn" yazmak için yeteri kadar kalmış gibi görünüyor.
On dirait même qu'il en reste assez pour écrire "Flynn".
Numarayı yazmak ister misin?
Tu notes le numéro?
Kol saatinden bile daha az hafızası olan bir çocuk bilgisayarında dağıtıcı bir algoritma yazmak yeterince zor zaten.
Coder un algorithme de virus distributif sur un odri de gamin avec moins qu'une montre est déjà assez dur comme ça.
Eğer durum en başa dönmüş olsaydı hakkında bir kitap yazmak için iznini alırdım.
Si la situation était inversée, je vous demanderais la permission d'écrire un livre sur vous.
En azından yazmak istediğim şekilde yok.
Du moins pas celle que j'ai envie d'écrire.
Baba o kalem yazmak için değil. Boyamak için!
- C'est un stylo pour colorier!
Ama ya gerçekten mutluysan ve erkek arkadaşını gerçekten çok seviyorsan... -... bunu yazmak yanlış bir şey mi?
Mais, si on se sent vraiment heureuse, et qu'on aime vraiment son copain, c'est si mal que ça d'écrire là-dessus?
- Bunu yazmak öyle yanlış ki.
Oui, c'est si mal que ça d'écrire là-dessus.
Doğru kodu 10 saniyede yazmak gerek aksi takdirde kapıda kalırsın.
Dans 10 secondes, je suis coincé.
Sadece aileme mektup yazmak istiyorum.
J'aimerais écrire une lettre à mes parents.
Kurt'le aynı gruptayken, söz yazmak üzerine öğrendiğim şeyleri başka kimsenin bana öğretebileceğini sanmıyorum.
J'ai appris des trucs sur la composition des chansons grâce à Kurt, que je n'aurais appris dans aucun autre groupe.
Ben de sahneye çıkıp çalmaya başladığımızda herkesin zıplamaya başlayacağı bir şarkı yazmak istedim.
Alors, je voulais écrire une chanson qui ferait sauter tout le monde dès qu'on se mettrait à la jouer.
Şarkının orta kısmını yazmadım çünkü Bob'la birlikte, o buradayken yazmak istedim.
Je n'ai pas écrit le milieu de la chanson parce que je voulais l'écrire avec Bob, quand il serait là.
Galiba babanın o mektuba ne yazmak istediğine dair bir fikrim var.
Je crois que je sais ce que ton père voulait écrire dans cette lettre.
Araştırma yazısı yazmak onun için nefes almak gibiydi ama mektup yazma da pek başarılı sayılmazdı.
Écrire sur ce cahier de brouillon, c'était comme respirer pour lui. Mais il n'était pas très doué pour les lettres.
Tim hakkında bir kitap yazmak istiyordu.
Elle voulait écrire un livre sur lui.
" Bunu yazmak yüreğimi parçalıyor...
" Je suis triste d'écrire ça.
Annem bir süre önce bana söyleyemediği şeyleri... yazmak istediğinden bahsetmişti.
Ma mère m'a dit, il y a un moment, qu'elle voulait m'écrire à propos... Elle n'arrivait pas à le dire à voix haute.
"bu mektubu yazmak benim için çok zor."
Cela me brise le cœur d'écrire cette lettre.
Tüm zamanımı basın bildirisi yazmak, mahkemenin emrettiği terapiye gitmek ve götüm gibi kıyafetler seçerek harcarsam Kıyamet Günü Katili'ni nasıl yakalayacağım ben?
Comment choper notre Ange, si je dois passer mon temps à écrire des communiqués, à aller chez le psy - et à acheter ces fringues?
- Yazmak zorundasın.
- Tu dois le faire.
Ve gerçekten birşeyler yazmak beni heyecanlandırdı, fakat sonra Marshall, ki kendisi teknik olarak benim danışmanımdır, bunun kokusunu aldı ve, uff...
Et j'étais vraiment excité d'écrire quelque chose, mais ensuite Marshall, qui est techniquement mon supérieur, en a eu vent et, uh...
Laura'nın ilaç kutularını herhâlde, iğrenç haberlerini yazmak için.
Les boîtes vides des médicaments pour écrire leurs saletés.
Bu konuda şarkılar yazmak istiyor, "ayrıl" ve "geç bunları" gibi kelimeler kullanıyor.
Il écrit des chansons là-dessus, parle "d'avancer", de "me remettre", partout à la radio, à la télé.
Böyle yazmak daha doğru geldi.
Ça me semblait convenir.
O güzel oto kiralama sirketin hakkinda yazi yazmak isteyen önemli bir yayin var mi?
Est-ce qu'un grand journal veut écrire un article sur ta gentille petite boutique de location?
- Adını yazmak için.
- Je l'écrivais.
Raporumu yazmak için 72 saatim var, o yüzden, soruşturmanın bu kısmına sonra devam edeceğim.
J'ai 72 heures pour faire ce rapport, donc je reviendrai là-dessus après ça.
Bir kitap yazmak için para aldım.
J'ai obtenu une subvention pour écrire un livre. A propos de?
Her şeyi gerçekten yazmak zorunda değiliz.
Il faut noter tout ce qu'il mange. On va pas noter le moindre truc qu'il mange?
Ya-yazmak için - yazmak için mi?
Et on devrait l'écrire?
Taslağımı tekrar yazmak zorundayım.
J'ai dû réécrire le manuscrit.