Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ Y ] / Yoksa o

Yoksa o перевод на французский

3,639 параллельный перевод
Yoksa o araba ortaya her çıkışında niye bırakıp kaçsın ki?
Sinon, pourquoi couper tous les ponts et s'enfuir chaque fois que cette voiture est dans le coin?
Mecalin kaldi mi yoksa o ibnenin götü bitirdi mi seni?
Il te reste des couilles? Ou tu les as laissées dans le cul de ce p tit PD?
Ben mi... yoksa o mu?
Moi... Ou lui?
Hadi konuş... ben mi yoksa o mu?
Parlez! Qui va gagner?
Sarı çıyan lütfen Andy ile aramızdaki ilişkiyi mahvetme yoksa o çatalı münasip bir tarafına sokarım.
Hey, pain de maïs, s'il te plait ne ruine pas ce truc que j'ai avec Andy, ou je vais te faire une vasectomie avec cette fourchette.
Yoksa o sen misin?
A moins que ce soit vous?
Ben mi toplumu terk ettim, yoksa o mu beni terk etti, bilemiyorum.
Je ne sais pas si j'ai quitté la société ou si la société m'a quittée.
- Yoksa o...?
- Est-ce..?
Yoksa o acıyı azaltmanın başka yollarını mı buluyorsunuz...?
Ou avez-vous d'autres moyens d'apaiser vos peines?
Kolunu hemen çek yoksa o kolunu kırarım.
( Moqueries ) Enlève ta main ou je vais la briser!
değişime kadar 187 dakikanız var... yoksa o boğulur.
187 minutes avant changement... Ou asphyxie.
Bana mı öyle geldi yoksa o konuşmayı bitirmek için çok mu endişeli görünüyordu?
C'est moi ou elle avait hâte de mettre fin à notre conversation?
Yoksa o habercilerle konuşmaya başlayabilirim.
Sinon, je vais devoir parler à ces journalistes.
Onu Kit mi, yoksa o çocuklar mı daha çok sevdi, bilmiyorum.
Je ne sais pas qui l'aimait le plus... Kit ou les enfants.
Kardeşine karşılık Henry ve anahtar. Yoksa o ölür.
Henry et la clé contre ton frère ou il est mort.
Ara beni yoksa o minik taşaklarını sıkıp seni çok feci...
Appelle-moi ou sinon je t'arracherai les couilles espèce de....
O kaseti bana ulaştırmak için 48 saatin var yoksa Emma'nın senin için ölmüş olacağının garantisini veririm.
Et tu as 48 heures pour m'apporté cette vidéo, ou je ferais en sorte qu'Emma redevienne morte pour toi.
Yoksa... O kız öldürüldüğünde orada mıydın?
Attends, c'est à cette époque que cette fille s'est fait tuer?
Yoksa, Timberland'ini, çoraplarını ve paçalarından plaj çakılı dökülen o pantolonu giymezdin.
Autrement, tu n'aurais pas le bois, les chaussettes et tout les petits cailloux de la plage semés depuis le bas.
O zaman mı yalan söylüyordun yoksa şu an mı yalan söylüyorsun?
Alors vous mentir alors, ou êtes-vous couché maintenant? Lie
O kadar da zeki olamam yoksa burada olmazdım.
- Je dois pas être si malin que ça, sinon je serais pas ici.
Yani doktor yoksa fabrika da yok. E o zaman...
Pas de docteur, on n'aura pas l'usine.
Baksan iyi olur yoksa kafandaki o saçlarını teker teker yonarım.
T'as intérêt, où je t'arrache ta touffe ridicule.
Sutton hakkında bıraktığın o mesajlar Oteldeki ikinci kadın... buraya benim yardımımı istediğin için mi geldin yoksa beni istediğin için mi?
les messages que tu as laissé à propos de Sutton et de la deuxième femme à l'hôtel... es-tu venue ici parce que tu as besoin de mon aide ou parce que tu me veux?
O odaya gir yoksa seni bayıltırım.
Entre là-dedans ou je t'assomme.
Gerçek inananları bulursak Nate'i de mi bulacağız? O da mı onlardan biri yoksa?
Est-il l'un des leurs?
Yoksa istasyon şefi yeşil sinyal verecek. O kadar bagaj?
Téléphone.
O harika toz alma hikayesini uydurmalıydım yoksa size beni neyin korkuttuğunu söylersem bana deli ve yaşlı olduğumu söyleyecektiniz.
Votre plan vaut-t-il aussi pour la santé d'autres de vos amis? - Je passe. - Répondez à la question.
- Babamınki mi yoksa benimki mi? - Madem bahsettin, ikisi de diyeyim o zaman.
Les deux puisque tu en parles.
O haçın üstüne çıkmak için yardım lazım mı, yoksa merdiven getirdin mi?
Tu as besoin d'aide pour grimpe à cette croix ou utilises-tu une échelle?
O tutuklanırken sen de mi oradaydın yoksa?
T'étais là quand il s'est fait arrêter?
O sözü söyledikten hemen sonra ölmen gerekiyor, biliyorsun. Yoksa teknik olarak son sözlerin sayılmazlar.
Bien, tu sais que tu dois mourir juste après les avoir dit, ou sinon ils ne sont pas vraiment tes derniers mots.
Adamlarınız o çöp yuvasında ne yapıyor bilemem ama, gün bitmeden çekilecekler. Yoksa molozların arasına karışırlar.
Quoi que fassent vos hommes, c'est terminé ce soir, ou ils finiront dans les décombres.
* Yoksa araban, yürüyorsun o zaman *
- If you don t have a car
O halde, açık ve net bir şekilde anlat. Yoksa bir "beyefendi" nin zalimce vaatlerine kanıp adamın elinde oyuncak olacak.
Alors, dites-le-lui clairement avant qu'elle ne tombe dans les bras d'un jeune homme peu sûr.
O hâlde onlara iyi bakın, yoksa sizinki olmaz.
Alors prenez soin d'elles, sinon vous n'en aurez jamais.
O gümüş sofra takımını aldığın yere usulca koyacaksın, yoksa iki kolunu da kıracağım.
Vous allez gentiment remettre mes couverts en argent où vous les avez trouves, sinon je vais devoir vous casser les deux bras!
Yoksa gidip o çamaşır suyunu eczanenin önünde içmiş olurdu.
Elle se serait tuée devant la pharmacie, devant elle.
O boktan kıyafetleri mi satıyorsun yoksa?
Tu vends ces tailleurs affreux?
Yine o adamlar için çalışmaya mı başladın yoksa?
Tu as recommencé à travailler pour eux?
Ne o, çalışıyor musun yoksa?
Tu travailles?
Ne o... Onun için endişeleniyor musun yoksa?
Oh, maintenant tu t'inquiètes pour elle?
O adam hakkında hoşlanmadığın bir şey mi var yoksa?
Il y a quelque chose chez ce type que tu n'aimes pas?
O zaman benden uzak dursan iyi olur yoksa ikimiz de bir daha Pazar günü göremeyiz.
Alors, vous feriez mieux de reculer, ou nous n'allons pas survivre jusqu'à dimanche.
Rebecca'nın çıkmasına izin verin ki o da Lily'yi bıraksın yoksa ikiniz de ölürsünüz.
Tu as laissé Rebecca s'échapper d'ici donc elle laisse Lily s'en aller, ou vous mourrez tous.
O eski kız arkadaşın mı yoksa eski eşin mi?
Alors, qui est-ce, une ex-petite amie, une ex-femme?
O desteğe ihtiyacımız var yoksa gitmeliyiz.
On a besoin de ces mecs en plus ou alors on devra partir.
O kadar ıslanma be.. dön arkanı sınıfa karşı konuş yoksa herkes seni yeşillik sanacak
Merde, ne soyez pas aussi craintive. Tournez-vous et parlez à la classe Que tout le monde sache que vous n'êtes pas une laitue.
Eğer o günkü çorbadan yoksa çok kızarım.
S'ils n'ont pas cette soupe, je vais être furieux.
O cipi bana getireceksin, yoksa kızının kulağına mermi sokarım.
Trouvez-moi cette Jeep, ou je mets une balle dans l'oreille de la petite.
Tam rakamı mı söyleyeyim yoksa yuvarlayayım mı diye çok düşündüm ama bunun her anını ben yaşadım, o yüzden...
J'hésitais entre dire le nombre exact ou un chiffre rond, mais chaque jour a été un combat, alors...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]