Yola çıktım перевод на французский
601 параллельный перевод
Bana bir at getirmelerini söyler söylemez hemen yola çıktım.
Je ne lui ai dit que je venais qu'au moment où on m'a amené le cheval.
New York'a gitmek için yola çıktım ve oraya gideceğim... açlıktan ölmem gerekse bile. Hayır efendim.
Non, monsieur.
Lort Willoughby, sizi Port Royal'de karaya ulaştırmak üzere yola çıktım, ama şimdi....
J'avais prévu de vous débarquer à Port Royal...
Bunun aynısındandı. Bu ikinci eldir ve kiliseye doğru yola çıktım. 14 duayı okumaya çalışıyorum.
J'ai pris mon manteau que vous voyez là pour aller à la chapelle et faire les stations de la Croix.
Londra'ya yola çıktım.
et repartis pour Londres.
- Evet, haklısınız. Çarşamba yola çıktım.
Oui, mercredi j'ai quitté Bangor.
Eski elbiseler ve kırık dökük bir araba alıp, kendim 66. yola çıktım.
J'ai acheté des frusques, un tacot, et j'ai pris la route moi-même.
Yola çıktım bir kere kanunsuz bir şerifle anlaşmak beni rahatsız etmiyor.
Je suis mon chemin, et s'il faut être en cheville avec un shérif véreux, ça me va.
Ben de eşyalarımı arabaya koyup yola çıktım.
Je pris mes affaires et je partis.
Tören bittikten hemen sonra yola çıktım, Gömüldüğünü kendi gözlerimle gördüm.
Ils l'ont enterré dans la montagne à l'insu des Yeux Blancs.
Sana bel bağlayarak yola çıktım.
Je dépends de vous, maintenant.
# Ve seyehat için istasyona doğru yola çıktım
Et j'ai filé vers la gare Pour voir du pays
- Sizden sonraki gün yola çıktım.
- J'ai quitté Chicago peu après vous.
Yani kahvaltı etmeden yola çıktım.
Je suis donc venue avant mon déjeuner.
Seni Losworth'a geri götürmek amacıyla yola çıktım..... ve bunda da kesin kararlıyım.
J'ai commencé à vous ramener à Lordsburg, et je tiens à finir ce que j'ai commencé.
Aynı gün yola çıktım.
Je me suis mis en route.
Arabamı Cadiz'den satın aldığım... aşk romanları ile doldurarak veda ettim ve Madrit'e doğru yola çıktım.
Je pris congé de mon père, remplis mon carrosse de romans et quittai Cadix pour Madrid.
- Polise gitmek için, yola çıktım. - - ZNEİDA bulunduğu zaman... -
Je m'apprêtais à aller à la police... quand on a retrouvé le corps de Zhenia.
Arkadaşlarım, ben ve uçaktaki hanım... önceki gün Baskul'dan Şanghay'a doğru yola çıktık.
Mes amis et moi, et la dame dans l'avion quittâmes Baskul pour Shanghai, il y a deux nuits.
Yola çıktığımızı hatırlıyorum. Hemen kaybolmuştum.
Je me souviens, nous sommes partis... et nous nous sommes perdus.
Tanrım, yola çıktık.
- Nous roulons!
Akıntıyla birlikte yola çıktık, tüm gece boyu güvertede uzandım, seni düşündüm, yıllar boyu sensiz olacağımı.
On a été retenu par la marée et j'ai passé la nuit sur le pont en pensant à vous et à toutes les années que je devrais passer sans vous.
Yola çıktığımızdan beri ters olan bir şeyler vardı.
Depuis mon départ, quelque chose clochait.
Size yardım getirmek için yola çıktığımızı söylemek isterdim.
Je voudrais pouvoir vous dire... que nous allons chercher des renforts.
Şu anda yolumuzun üzerinde, Bugandi'deki insanların düşüncelerini bozmak için entrikacı düşmanlarımız tarafından gönderilen dört bakire yola çıktı. Kendi kan kardeşlerimizi bize karşı ayaklandırmak için.
Quatre jeunes filles du Zambèze sont en route, envoyées par nos ennemis pour corrompre le peuple du Bugandi, pour inciter nos frères de sang à se battre contre nous.
Böylece Oliver Twist, Bay Bumble dahil kimsenin bulamayacağı bir yere doğru yola çıktı :
Oliver partit pour Londres. Là-bas, personne ne le trouverait, pas même M. Bumble.
Noriko sağ salim yola çıktı mı? Evet, teşekkür ederim.
Est-elle partie sans regrets?
Yüzüne yarım kilo makyaj sürdü, bir tülle gizledi ve DeMille'i görmek için yola çıktı.
Elle se mit une tonne de maquillage, qu ; elle agrémenta d ; une voilette, et se mit en route pour rencontrer De Mille en personne.
Yola çıktığımızda hayattan vazgeçmiştim zaten.
Je nous considère comme déjà morts!
- Öyle mi? Yola çıktığında önünü görmen lazım.
Il faut pouvoir regarder devant.
Zamanında yola çıktı mı?
Le train est à l'heure?
- Yola çıktığımız gün, bir adam...
- Le jour de notre départ, un homme...
Yola çıktığımızdan beri tek kelime etmedin. Bir an dalmışım, Danny.
T'as pas déserré les dents depuis le décollage, t'as mangé de l'oignon?
Benden hep kaçtı. Sonra, orduya gitmek için yola çıktığım gün,..
Et puis le jour où j'suis parti à la guerre
Yola çıktığımız ilk gün bunun 3 katını kat etmeyi düşünüyorum, Ned.
Ça, c'est pour le premier jour, Ned.
Paltonun fişini çocuğun cebinde bulamadılar. "Boş ver dedim" taksiye binmek için yola çıktım.
On ne put le trouver dans sa poche.
Yola çıktığımız zamandaki kadar zinde.
Il est aussi frais que ce matin.
Yola çıktığımızdan beri her gece bu oyunu düşledim Semiz Adam.
Cette partie, j'en rêvais chaque soir sur la route.
Ama yola çıktığımızda dünyadaki bütün askerlerden daha hızlı yürürüz.
Mais une fois en marche, notre armée est la plus rapide.
Yola çıktığınızı daha yarım saat önce öğrendik.
Finalement, on nous a prévenues il y a une demi-heure.
Mısır'a yola çıktığımızda onu çağırmıştım.
Je l'ai appelé avant que nous venions.
Yola çıktığımızda yüreğinde umut vardı.
Il y avait de l'espoir dans ton cœur.
Kilroy'un av köşküne doğru yola çıktığını söyledi.
M. Kilroy va arriver.
Yola çıktığımızdan beri vıdı vıdı vıdı.
Depuis le début du voyage.
Reims'i iki gece önce aradım ve senin Paris'e dönmek için yola çıktığını söylediler.
J'ai téléphoné avant-hier soir à Reims et tu venais juste de partir pour Paris. J'espêre que tu t'amuses bien.
Şu anda atlarına binip yola çıktılarsa gün batımında burada olabilirler.
Effectivement, à cheval, ils pourraient être ici au crépuscule.
Şey efendim. Biz Presidio'ya doğru yola çıktık, ama, Sanırım yolu kaybettik.
A Presidio, mais on a dû se perdre.
Paul Girard, sorunsuzca yola çıktı mı?
Girard est parti?
Yola çıktığımızda onları hallet.
Élimine-les, sans laisser de traces.
Sonra da 47 model bir kamyonetle 29. yola çıktığımı söyleyeceksin.
Tu leur diras que je suis dans un vieux camion sur la route 29.
Yapmak için yola çıktığımız iş.
Finir ce que nous avions commencé.