Belli olmuyor перевод на португальский
439 параллельный перевод
Metinden belli olmuyor.
Bom, nunca se saberia, vendo o manuscrito.
Ne yapacağı hiç belli olmuyor.
É imprevisível.
Ne yapacakları belli olmuyor.
São tão imprevisíveis.
- Belli olmuyor mu?
- Não dá para perceber?
Ne zaman geleceği belli olmuyor.
Não consigo controlar...
- Evde olduğu zamanlar belli olmuyor.
- Com ela, nunca se sabe.
C.K. Dexter Haven, derin kişiliğin hiç belli olmuyor.
C.K. Dexter Haven, tem uma cultura inesperada.
Hiç belli olmuyor.
Pois não parece nada.
Bu adamların da ne yapacakları hiç belli olmuyor.
Esta gente! Mas que é isto?
Dün gece uyumadığım da belli olmuyor hiç.
Não sabes que ontem à noite também não consegui dormir. Que tolice!
Belli olmuyor çünkü sorun kafasinin içinde.
Nao o mostra, porque está fechado na cabeça dele.
Ne olacağı hiç belli olmuyor.
Um tipo muito imprevisível.
Belki şu an belli olmuyor ama normalde farklı! Sizi temin ederim! Ve her yaştan insan!
Bom, pode que devido à hora não haja gente,... mas lhes asseguro que sempre está cheio e de todas as idades.
- Hiç belli olmuyor, değil mi?
- Bem, nunca se sabe, não é?
Belli olmuyor, ama baktı ve bir iki darbe daha alırsam kör olabileceğimi söyledi.
A senhora não vê, mas ele examinou-os e disse que mais uns golpes e posso cegar.
Evet, benzerlik pek belli olmuyor.
Sim, a semelhança é bem marcada.
- Ne yapacağı hiç belli olmuyor.
- Ela é imprevisível!
Pencere o kadar kirli ki gece mi, gündüz mü, belli olmuyor.
A janela está tão suja que não sei se é noite ou dia.
Ne yapacağınız hiç belli olmuyor.
São imprevisíveis.
- Belli olmuyor mu?
- Não se nota?
Belli olmuyor mu?
Não é óbvio?
Belli olmuyor mu?
Não sabia?
- Hiç belli olmuyor.
- Não se nota.
Ve bu kulağından çenene gelen güzel çizgi artık çok belli olmuyor ama senin tembel ve yumuşak tavırlarınla oraya kazınmış.
E este fino contorno da tua orelha até ao queixo já não é tão delicado... graças à tua apatia e indolência.
Ciddi misiniz değil misiniz belli olmuyor.
Nunca sei quando fala a sério.
- Stacey belli olmuyor.
O Stanley resolve tudo.
Korkarım vücut hatlarım belli olmuyor.
Acho que não estou a "destacar-me nos sítios certos".
Ama ne yapacağı belli olmuyor.
Mas ele é imprevisível.
Ne zaman ne olacağı belli olmuyor.
As coisas arranjam uma forma de acontecer.
Toplantıdayız, belli olmuyor mu?
- Estamos em reunião.
Ne yapacakları belli olmuyor?
Quem sabe, com tipos daqueles?
Söyledikleri gibi, karpuz piyasası hiç belli olmuyor.
Como ele disse, o mercado de melancias está fraco.
Belli olmuyor, değil mi?
Não se dá por nada, pois não?
Ne yapacakları belli olmuyor.
O que os torna imprevisíveis.
İpler hiç belli olmuyor.
Mal se vê os fios.
- Beni sevdiği belli olmuyor mu?
- Não vê que o cavalo me adora?
Fakat ne yazık ki, ödevinizin çağrıştırdığı garip nitelikler... marjinal gramer kullanımı... yaratıcı hecelemeler ve... sanırım, susam lekesinin arkasından pek belli olmuyor.
Infelizmente, sejam quais foram as qualidades do seu trabalho, estão obscurecidas por uma gramática defeituosa, erros e... nódoas de salsicha.
Açık mı acaba, hiç belli olmuyor?
Mas não dá pra ver se está aberta
Yüzünden belli olmuyor!
Não se vê pela cara dele!
Belli olmuyor mu?
Jesus, não se vê?
- Belli olmuyor mu? Neden?
- Evidentemente, por quê?
Belli olmuyor mu?
- Sou eu. Não dá para ver?
Hayır, Belli olmuyor.
- Não.
Belli olmuyor.
Depende.
Belli olmuyor mu?
Ele é... vocês sabem.
Karşınıza kimin çıkacağı hiç belli olmuyor.
Você nunca sabe em quem você vai acabar.
Hiç belli olmuyor.
Deixa ver, não vejo nada.
- Hiç belli olmuyor.
Mas não parece.
.. ama zamanı belli olmuyor.
Mas nunca se sabe quando é enervante.
Hiç belli olmuyor.
Ninguém o diria.
Ne zaman fırlayacağı belli olmuyor.
E pelos criadores de Titan, o inovador míssil nuclear.
belli olmuyor mu 26
olmuyor 171
belli 115
belli değil 32
belli olmaz 80
belli oluyor 175
belli ki 161
belliydi 16
belli değil mi 27
belliere 18
olmuyor 171
belli 115
belli değil 32
belli olmaz 80
belli oluyor 175
belli ki 161
belliydi 16
belli değil mi 27
belliere 18