Bud перевод на португальский
2,010 параллельный перевод
Hayır, hayır, hayır. Bu, Bud'ın Noel taburesi.
Não, não
Bud, sizi burada kendi başınıza mı bıraktı?
Ok. Então. O Bud deixou-vos aqui sem supervisão?
Bud'ın evinde bir şeyler döndüğünü biliyordum.
Eu sabia que se passava alguma coisa no Bud's.
Red, Bud'la konuşman gerekiyor.
Red, precisas de ter uma conversa com o Bud
Bud ve Steven arasında ne oluyorsa o, Bud ile Steven arasındadır.
O que se passa entre o Bud e o Steven é entre o Bud e o Steven.
Tamam. Bud'ı arayacağım.
Tudo bem, vou telefonar ao Bud.
Otursana, Bud.
senta-te, Bud.
Bud, genç olmak, kanlı bir çarpışmada olmak gibidir.
Bud, ser adolescente é como estar na guerra.
Steven'ın başka bir arkadaşa ihtiyacı yok, Bud.
O Steven não precisa de mais um amigo, Bud.
Çünkü dört yemek grubu vardır, Bud.
Porque existem quatro grupos alimentares, Bud!
Sen ne yapıyorsun böyle, Bud?
Mas que raio estás a fazer, Bud?
Artık bunu asla öğrenemeyeceğiz, değil mi, Bud?
Agora nunca saberás, não é, Bud?
Bud, bu akşam bir şeyler içmeye gelecek.
O Bud vem cá esta noite beber qualquer coisa.
- Merhaba, Bud.
- Olá, Bud.
- Olmaz. Ee, Bud...
Então, Bud...
Güzel bir gazoz, Bud.
Um bom refrigerante, Bud.
Bud, artık harika işler çıkarıyorsun, ha?
Uau, Bud, estás a dar-te bem agora.
Bu yüzden kiralık bir yer mi arıyorsun, Bud?
Precisas de um empréstimo, Bud?
- Bud'la taşınıyorum.
- Vou viver com o Bud.
- Bud'la mı taşınıyorsun?
- Vais viver com o Bud?
Bud LaPierre televizyon seyrettiğini söyledi. Yatmaya giderken Amber'in kaybolduğunu fark etmiş.
O Bud LaPierre diz que tinha estado a ver TV e que se ia deitar quando viu que a Amber Lynn tinha desaparecido.
- İki Bud mı?
- Duas Budweisers?
- İki Bud.
- Duas Budweisers.
- Bir tekila ve bir Bud daha.
- Outro shot, outra Bud.
Çarpmayı ezberlemen için, alıştırma yapmalısın, bud.
Se queres aprender a multiplicar tens que praticar.
Bud şişmanlamışta.
O Bud está a ficar tão gordo.
Sağol Bud.
Obrigado, bacano.
Nasıl gidiyor.
Que tal vai isso Bud?
Bunu neden yaptığınızı anlaya- - Merhaba, ben Komiser Bud McGee.
Nem imagino porque...
Okulunuzda gösterime girecek katil bir çocuğu anlatan oyun dedikoduları hakkında bilgi almak için aramıştım.
Aqui é o chefe da polícia Bud McGee. Ouvi dizer que a escola vai encenar uma peça sobre um miúdo assassino.
Hadi, adamım.
Vá lá, bud.
- Bud Rane buralarda mı?
Ouviram o que se passou com Randall Dover?
Bir Bud geliyor.
Uma Bud a sair.
Benim ağabeyin Buddy...
É o teu irmão Bud...
Buddy, söylesene sen, sen hiç posta odası gördün mü?
Bud, alguma vez... alguma vez... Já viste uma sala de correio?
masaya ilk geldiğinde amcam, Bud, ona baktı ve dedi ki :
A primeira vez que se dirigiu à mesa a mulher do tio Bob da minha mulher, olho-a e disse :
Sonra Bud'ın eşi, Lois, döndü ve dedik ki, "kendime de satın almayı düşünüyorum."
A mulher do Bud, a Lois, disse, "Tenho andado a pensar em comprar umas"
Bud Lois'e döndü ve dedi, " sen 62 yaşındasın.
O Bud disse-lhe, " Tens 62 anos.
Merhaba Bayan Lemon. Adım Bud.
Bons dias, Sra. Lemon.
Daisy'nin arkadaşıyım.
Sou o Bud, um amigo da Daisy...
Bud Clay. Çocukluğum burada geçti.
Bud Clay, cresci aqui.
Daisy'ye, Bud'dan
Para a Daisy, de Bud.
Kendisi de uğrayabilir. Daisy adında biri resepsiyona gelip beni görmek istediğini söylerse... Ben Bud Clay.
Também é possível que ela passe cá, então, se alguém chamado Daisy passar pela recepção à minha procura, Bud Clay,... pode deixá-la subir.
Merhaba Bud.
Olá, Bud.
Seni kucaklayabilir miyim Bud?
Posso voltar para ti, Bud?
Artık benden hoşlanmıyor musun Bud?
Não me amas mais?
Seni kucaklayabilir miyim?
Posso voltar para ti, Bud?
Hatırlıyor musun Bud?
Recordas-te, Bud?
Seni kucaklayabilir miyim lütfen?
Posso abraçar-te, Bud?
Antibiyotik içmem lazım, alerjim var da.
Preciso tomar os meus antibióticos, Bud. Para as minhas alergias.
Evet, Buddy?
Sim, Bud?