Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ G ] / Gelmiş

Gelmiş перевод на португальский

17,786 параллельный перевод
Politik aday ve kendine gelmiş bir parti çocuğuna göre pek bir cesaretlisin.
É tão corajoso para político e ex-folião.
Buldum. Thea'nın mesajı Berkeley ve Childress'in kavşağından gelmiş.
A mensagem dela veio do cruzamento da Berkley com a Childress, no Glades.
Bu, Stewie için gelmiş. Yuh be!
Esta é para o Stewie.
Nijeryalı bir prensten gelmiş!
E é de um príncipe nigeriano.
Ve buraya karısıyla gelmiş.
E está cá com a esposa.
Aman be, şu aptal buraya da gelmiş.
Ohh esse idiota veio aqui também.
Neden gelmiş ki?
Porque ele voltou?
Sonunda kaçabildiğinde iki kere vurulmuştu bir mermi de buraya gelmiş.
Quando escapou, foi atingido duas vezes, incluindo... lá em baixo.
Kimler gelmiş.
Olha quem anda por aqui.
Buradan uzak olmayan bir köye kardeşiyle birlikte gelmiş.
Ele diz ter vindo com o irmão a uma aldeia não muito longe daqui.
Thura amblemi aktif hale gelmiş.
O Emblema de Thura foi activado.
Onca yolu bok yoluna gelmiş olamayız.
Não vim até aqui por nada.
Kahve masası gökten düşmüş gibi nasıl oraya gelmiş?
Porque está aquela mesa de café a flutuar no espaço?
Ya bu sandalye? Tang Hanedanlığındaki delikten düşüp buraya gelmiş gibi.
E esta cadeira parece que viajou no tempo diretamente da Dinastia Tang!
Üzerine şurup gelmiş.
Está cheio de doce.
Bakın kim gelmiş!
Vejam só quem cá está!
Buna göre Leigh Anne gemisi hemen oradan yeni gelmiş, güneyden yani.
Segundo isto, o Leigh Anne veio do sul, bem aqui.
Evet ama kıyamet gelmiş gibi hazırlıklılar.
Estão preparados como se fosse o fim dos tempos.
Şeytanın vücuda gelmiş hali.
Ele é o diabo encarnado.
Tonino Pettola burada, Montecruccoli'de yaşıyor. İmgeleri görmeye başladığından bu yana, yani iki yıldır tüm Avrupa'dan binlerce inanan onu ziyarete gelmiş. Onu görmek, onunla tanışmak, ona dokunmak ve ondan mucize istemek için.
Tonino Pettola vive aqui, em Montecruccoli, e nos últimos dois anos, desde que as visões começaram, milhares de fiéis chegam aqui, vindos de toda a Europa, só para o ver, estar com ele, tocá-lo,
Gelmiş geçmiş en sevilen Papa.
O papa mais amado de todos.
Bu sanki bir şey hayata gelmiş gibi.
É quase como se... alguma coisa ganhasse vida.
Yeni hapishanemizde kalmanıza rağmen havanın iyi gelmiş olabileceğine eminim.
Tenho a certeza que o ar deve saber bem. Ainda que esteja na sua nova prisão!
Bak bakalım kim tayfasıyla gelmiş.
- Olha quem entrou com a comitiva.
Yüzyıllar önce bize yardım etmek için gelmiş.
Veio aqui há milhares de anos para ajudar-nos.
Deveyle gelmiş.
Ele veio num camelo.
Sonra da Çinliler gelmiş.
Então os chineses também vieram.
Kesinlikle gelmiş geçmiş en kötü buluşmamız.
Decididamente, é o nosso pior encontro de sempre.
Kimler gelmiş?
Quem temos aqui?
Annem, gelmiş geçmiş en muhteşem insandı.
A minha mãe era a pessoa mais maravilhosa que já viveu.
Helen'in ofisine bloğu yeni bir yönetim şekliyle devralmak ile ilgili bir önerge gelmiş.
Existe alguma proposta que fosse ter ao escritório da Helena para que uma "nova direcção" seja dada a este bloco?
Seni dinleme cihazıyla gönderdiğimizde konuşacak kıvama gelmiş olacak.
Quando tiver a escuta, ele estará pronto para falar.
Pireyi deve yapmanın vakti gelmiş olabilir.
Talvez valha a pena preocupar-me com pormenores.
Arkadaşım gelmiş, izninizle.
Está ali. Com licença.
Bu kimden gelmiş?
E esta, de quem é?
Burada Frank Castle'ın başına gelmiş bir şeyden değil şu anda başına gelen bir şeyden bahsediyoruz.
Não se trata de algo que aconteceu ao Frank Castle, trata-se de algo que lhe está a acontecer.
Bunlar sanki yeni başına gelmiş gibi davranmayı bırak.
Para de fingir que isto só te acontece a ti!
- Sanırım New York'taki kanunsuzların sonu gelmiş olabilir.
Acho que pode ser o fim dos vigilantes em Nova Iorque.
- Geçen haftaki partiye gelmiş miydin?
Estiveste na festa da última semana?
Geçen haftaki partiye gelmiş miydin?
Estiveste na festa da semana passada?
Yani onu kaçıranlar dün seni izlemeye gelmiş.
Então os raptores estiveram lá ontem a vigiar-te.
Şimdi iyi yaşam zevkim kimden gelmiş biliyorum.
Agora sei onde fui buscar o meu gosto pela vida boa.
Peki, o zaman bu başıma gelmiş en kötü olay.
Então esta é mesmo a coisa mais maldosa que alguma vez me aconteceu.
Gelmiş geçmiş en iyi menajer olmak istiyorum.
Eu quero ser o maior agente de todos os tempos.
Bana gelmiş olması yeterince geçerli bir sebep değil mi?
Bem, o facto dele ter vindo ter comigo não é causa provável o suficiente?
Konteynır kaybolmuş yani sanırım Scovell halihazırda olan bir hırsızlığa denk gelmiş.
Um contentor está desaparecido, por isso o Scovell provavelmente deu de caras com um roubo.
- Ablanız sizi görmeye gelmiş.
A sua irmã está aqui para a ver.
Belli ki ölmeye gelmiş tatlım.
Claramente.
Glennis, limuzin gelmiş.
Glennis. A limusina chegou.
Bak, Zaman Mesihimiz de gelmiş.
Vejam, é o Jesus do Tempo.
İşte adamım gelmiş.
Aqui estás.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]