Havaalanı перевод на португальский
5,714 параллельный перевод
- Ah, havaalanındayım.
- Ah, estou no aeroporto.
İdam mangası yok, havaalanında hazır uçak.
Há um avião à espera no aeroporto.
Demek, halâ havaalanında değilsiniz.
Tu não estás no aeroporto?
Bayanlar ve baylar... Santa Clara Havaalanı'na yaklaşıyoruz. Saat öğlen 12.
Boa tarde, senhores passageiros, estamos a chegar a Santa Clara.
Havaalanından gelirken Marañon ile konuştum.
Falei com o Marañon, no caminho do aeroporto para cá.
1998'de Amsterdam'da Schiphol Havaalanında kaydı var.
Registada... no aeroporto Schiphol, Amesterdão, em 1998.
- Nick beni havaalanından aldı.
- Nick foi buscar-me ao JFK.
Londra'da havaalanına gittim ve ilk uçuşa bindim.
Fui a um aeroporto em Londres e apanhei o primeiro voo.
- Havaalanında hiç şansın olmaz.
- Não tens hipóteses no aeroporto.
Şu zengin adam dergilerinin arkasında gördüğün her şey adamların havaalanında var.
É toda moderna como as capas das revistas que há nos aeroportos.
Şahıs havaalanında.
O sujeito está no aeroporto.
Havaalanından doğruca buraya geldim.
Vim directamente do aeroporto. Oh meu Deus!
Havaalanından taksiye binip Fontanelle Mezarlığı'na gideceğiz, tamam mı?
Apanhamos um táxi no aeroporto e encon - tramo-nos nas Catacumbas Fontenelle.
Sonra havaalanına taksiyle gidebiliriz. 10 dakika kadar alacaktır.
Apanhamos o táxi deles para o porto, e eles devem chegar daqui a 10 minutos.
Havaalanının 8 kilometre kuzeyinde iki uçak... tedbir inişine hazırlanıyor.
Somos dois aviões, cinco quilómetros a norte do aeroporto... temos de aterrar de emergência.
Belli ki bu havaalanının bir acil durum planı yok, ekipmanı da milattan önceden kalma.
É óbvio que este aeroporto não tem planos de emergência e o equipamento é do século passado.
Bu nedenle Bay Mayday kendini yeniletmez ve ikinci bir itfaiye aracı almazsa Federal Yasa 14. başlık, üçüncü cilt, birinci bölüm, 139. paragraf, B bendi uyarınca yangın ve kurtarma yönetmeliğine uygunsuzluktan ötürü bu havaalanının işletme ruhsatına el koyuyorum.
Por isso, enquanto o Sr. Mayday não for reequipado e adquirir um segundo veículo de combate a incêndios, segundo o CFR, título 14, volume três, capítulo um, secção 139, subparágrafo B, vou retirar a licença operacional a este aeroporto
Havaalanından yeni döndük, trafik berbattı.
Viemos agora do aeroporto e estava um trânsito terrível.
Havaalanında biriyle buluşmam gerek ve ben çok geç kaldım.
Eu vou para o aeroporto buscar alguém. E eu estou atrasado.
Sayın misafirler, San Francisco Uluslararası Havaalanına inmek üzereyiz.
Senhoras, e senhores! Estamos prestes a iniciar a nossa descida até o Aeroporto Internacional de São Francisco.
- Spencer anneni almaya havaalanına gideceğim.
- Spencer... Vou ao aeroporto buscar a tua mãe.
Havaalanına var.
Lembras-te que temos um avião para apanhar?
Havaalanına gitmiyoruz.
Não vamos para o aeroporto.
Nakit para, pasaport ve uçak bileti hazır. Bir saat içinde havaalanında olmalısın.
O dinheiro, passaporte e a passagem de avião, precisas de ir para o aeroporto em uma hora
Seni havaalanına götürmeliyiz.
Temos que te levar até ao aeroporto.
Düşünüyordum da siz de isterseniz tabi gelecek ay onu havaalanına götürürken bize katılabilirsiniz.
Na verdade, estava a pensar que talvez gostasse de... se juntar a nós no próximo mês, levá-lo ao aeroporto.
Uh millet, havaalanı bar... sahibiniz konuşuyor.
Malta, este é o proprietário do bar do aeroporto a falar.
Sen bir büro çalışanı göçmenleri bir havaalanından diğerine götüren abartılan bir şoförden başka bir şey değilsin ve yıllardır bunu yapıyorsun.
Você não é nada, apenas um motorista de luxo que leva imigrantes de um aeroporto a outro, e está nisso há anos.
Bu şakacı küçük kadın bok çukurundan çıkıp geldi. Birinci sınıf havaalanı bekleme salonunda bana "Bu işi yapmaya geldim" dedi.
Portanto essa mulherzinha engraçada veio ter comigo com umas merdas, no salão empresarial do aeroporto e disse, "Venha fazer essa coisa"
Dediklerine göre havaalanı açık ve uçuşlar devam ediyor.
O aeroporto está aberto e tem voos a sair.
Mateo havaalanından sevkiyatları alıyordu.
Mateo trazia carregamentos do aeroporto.
Kutular LA havaalanıyla balık pazarı arasında açılıyordu. Arada sırada boş çantalar ve buz çıkıyordu içinden.
Caixas foram abertas entre o aeroporto e o mercado às vezes uns sacos de congelados vazios eram encontrados no gelo.
LA havaalanındaki güvenlikten sorunsuz geçti.
Escapou da segurança no aeroporto sem deixar pistas.
LA havaalanına doğru gidiyor.
- Indo direito ao LAX.
Havaalanı güvenliği alarmda.
Guardas do aeroporto em alerta.
Havaalanını geçiyor.
Ele está a passar o aeroporto.
LAPD, kaçtıkları minibüsü LA Havaalanında buldu ama bütün izleri temizlemişler.
A polícia encontrou o veículo de fuga no aeroporto, mas limparam todas as impressões.
Havaalanı acil servisi.
Emergência do aeroporto.
Sizin de gördüğünüz üzere havaalanı trafiğinden daha kısa.
Menos tempo que com o trânsito do aeroporto, aparentemente.
Şoförünün söylediğine göre Houston havaalanından 20 dakika önce özel bir uçakla ayrılmış.
Segundo o motorista, deixou o aeroporto de Houston num avião privado há 20 minutos.
Havaalanına bir taksi istiyorum.
Preciso de um táxi para me levar ao aeroporto com urgência.
Benim havaalanına gidip Jane'i serbest bırakmaları için ikna etmem gerekiyor.
Eu tenho de ir para o aeroporto... para tentar convencer a TSA a libertar o Jane.
Tom havaalanında.
Vamos conversar. O Tom está no aeroporto.
Rifkin indikten sonra havaalanında ne olduğunu bilmem gerekiyor.
Tenho de saber o que se passou no aeroporto depois de chegar com o Rifkin.
Gerçek kayıtlar, Rifkin'in ne kadar süre havaalanında kaldığını gösteriyor.
Os verdadeiros estão aqui, e mostram quanto tempo ele ficou no aeroporto.
- JFK havaalanı, akşam 4 : 52'de.
JFK, às 16h52.
Havaalanı için taksi tutacağım.
Vou apanhar um táxi para o aeroporto.
Hedefin Langston Municipal Havaalanı.
O seu alvo é o Aeroporto Municipal de Langston.
Beni orada bulup bir arabaya soktular ve havaalanına götürdüler.
Eles encontraram-me lá, colocaram-me no carro e levaram-me para o aeroporto.
Nashville Havaalanı'na
Até ao velho "BNA"
Havaalanına gitmem gerek.
Tenho de ir para o aeroporto.