Iddia перевод на португальский
6,138 параллельный перевод
Senin kadar erdemli olduğumu iddia edemem ama benimde ilkelerim var uğruna ölmeye hazır olduğum inançlar...
Não posso fingir ser tão virtuosa comoo você. Mas tenho princípios, crenças pelos quais estou preparada para morrer.
Ama şu anda seninle konuşmak istediklerimiz çatıda gördüğümüzü iddia ettiğimiz şeyler.
Mas do que nós gostávamos de falar foi sobre o que alegadamente vimos no telhado.
Yalvarıyorum size, her nasıl biliyorsanız iddia ettiklerinizin hepsini cevap verin sorularıma.
Eu invoco-vos, por aquilo que professam, seja como o souberem, Respondam-me.
Ve bu senin geçmişte iddia ettiğin gibi benim uydurduğum bir şey değil.
E não são só coisas da minha cabeça, como achaste de forma tão astuta no passado.
Oğlunun öldürüldüğünü iddia ediyor.
Afirma que o filho dele foi assassinado.
Sen olduğunu iddia eden birinden acayip saçma bir mesaj aldım.
recebi a mensagem mais ridícula de alguém dizendo...
- Hayır, babası bir kitap yazmış ve orada çalıştığını iddia ediyor.
Não, o pai dela escreveu um livro e afirma que trabalhou lá.
Annemin eski dosyalarına bakıyordum ve hak iddia ettiği bir gezegene denk geldim sahip olduğu en nadir ve güzel mülkmüş.
Sabes que sou sentimental e ao ver os seus velhos feixes, deparei com a descrição de um planeta que ela afirmava ser a mais bela e rara propriedade que possuía.
O gece teknede bir kişi daha olduğunu iddia ediyor.
Ele diz que havia mais alguém no barco.
Prensin kalbini çaldığını iddia edersen kimse sana, ailesi olmayan pis bir hizmetçiye inanmaz.
Ninguém vai acreditar em ti, uma criada encardida sem família, se fores proclamar que o príncipe te ama.
Elser saldırıyı tek başına düzenlediğini iddia ediyor. - Kanıt yok...
O Elser insiste que levou a cabo o atentado sozinho e não há provas...
Önemli olan, sürekli bir şeyleri yanlış yaptığımı doğuştan zehirli olduğumu iddia etmesi ve ergenliğimde iz bırakan suistimallerden ve terk edilmekten dolayı beni suçlamasıydı.
Mas a constante sugestão de que fazia algo de errado, que era inerentemente venenoso e culpado da série de abusos e abandono que marcaram a minha adolescência.
NATO'da çalışan bir Afgan casusu olduğunu iddia ettikleri bir adamı barbarca öldürüyorlar.
Num acto bárbaro, assassinam um homem que acusam ser um espião afegão a trabalhar para a NATO.
Sadece dövülerek alındığı iddia eden Marzin'in itirafı var.
Apenas esta semi confissão do Marzin, que reclama ter sido tirada sob agressão.
Martha Livingston iddia dört arkadaş öldürmeden önce... ayin cinayet kendini asarak, yetkililer söyledi.
Martha Livingston, alegadamente, matou quatro amigos antes... de se enforcar num assassinato ritualístico, segundo as autoridades.
Tıbbi açıdan yüzde 100 mümkün olduğunu iddia ediyor!
Ele afirma que é 100 % medicamente correcto!
Kardinallerin bildiğini iddia eden bir avukat var.
Há um advogado que alega que o Cardeal Law tinha conhecimento.
Mevzu bahis, 7 kurbanın 8 yıl içinde iddia ettikleri mi yani?
E estamos a falar de sete alegadas vítimas em quê, oitos anos?
Öldürülen adamın İngiliz ve Kenya hükümetlerine çalışan ve batılı genç müslümanları toplama ve kaçırma eylemlerini engellemeyi amaçlayan bir ajan olduğunu iddia ediyorlar.
Afirmam que era um espião dos serviços de inteligências britânicos e quenianos, que tentava interromper o recrutamento e tráfico de jovens muçulmanos ocidentais.
Doktor olduğunu iddia eden herkese pantolonunu indirmeyi bırakmak zorundasın.
Tens que parar de tirar as tuas calças para toda a gente que diz ser doutor. - Ok.
Hakkı olmadığı halde bir şeye el sürmeye hakkı olduğunu... iddia edenler gibi?
Agir como se tivesse direito em reclamar algo que não é dele?
İnşalarının sizi ölümsüz yaptığını iddia edecekler.
Irão insistir de alguma forma que os seus feitos o farão imortal.
"Ben" olduğumu iddia etmesiyle ilgili bir şey söyledi mi hiç?
Ele disse alguma coisa que fosse sobre porque disse ser eu?
Ayrıca buna benzer başka vakaların da olduğunu iddia ediyorlar...
E sugerem associações semelhantes com...
Hükümetin endişelerine çok hassasız Sayın Baş yargıç. İçinden çıkılması zor bir iddia.
Somos muito sensíveis ás preocupações do Governo, Sr. Juiz Presidente, da argumentação da caixa de Pandora.
Özellikle de aksi iddia edildiğinde.
Sobretudo quando se insiste que não é.
- Bildiğimi iddia etmiyorum.
- Não, sou o primeiro a dizer isso.
Hiçbir konuda hak iddia edemezsin.
Não tem um caso.
Yetkililer bunun terörist bir eylem olmadığına inanmalarına rağmen Barden Güzelleri bunun sadece bir kaza olduğunu iddia ederek, bir özür yayınladılar.
As autoridades já descartaram tratar-se de um acto de terrorismo. As Bellas asseguram que se tratou de um mero acidente e emitiram um pedido de desculpas.
Senin vaftiz anneni zorla Maggie Pistol yaptığımı hatırlıyorum çünkü George Michael'in gey olduğunu iddia etmişti.
Lembro de ter posto a tua madrinha, Maggie Pistol, a sufocar... porque ela insistia que o George Michael era gay.
Yalvarıyorum size, her nasıl biliyorsanız iddia ettiklerinizin hepsini cevap verin sorularıma.
Eu vos conjuro, pela arte que exerceis, seja qual for a sua origem. Respondei-me.
"1925 yılında bir kadın, çocukları üzerinde hak iddia edebildi."
EM 1925 A LEI RECONHECEU O DIREITO DE UMA MÃE SOBRE OS SEUS FILHOS.
Rastgele seçilmiş bir tıkınma yerinde ortaklık iddia etmene bayılıyorum ama benim sana öğrettiğim orijinal bir fikri aşırmana karşı bir şey diyemiyorum.
Adoro o facto de te apoderares do nosso lugar preferido. Mas eu não posso deixar de ter, um pequeno desapontamento de usares uma coisa que eu inventei.
* HUAC, Hollywood'un komünistleri diye iddia edilenleri araştırmak üzere toplandı.
A Comissão Parlamentar para Actividades Antiamericanas foi formada para investigar alegados comunistas a trabalhar em Hollywood.
Anlayacağınız üzere filmlerde parmağım olduğunu iddia etmemek, prensibimdir.
Sabe, a minha política é não reclamar os louros por filme nenhum.
Bay Nichols, paranoya nöbetleri geçirip aşırı korumacı ve duygusal açıdan uzak biriydi ve iddia edildiği gibi tecavüz suçunu işlediğine inanmıyordu.
O Sr. Nichols tem episódios de paranóia, é defensivo, emocionalmente distante e não acredita que realmente cometeu a violação de que é acusado.
Bugün, çok daha zengin bir toplum bunun için kaynak olmadığını iddia ediyor.
Hoje, uma sociedade muito mais rica afirma que não tem recursos para isso.
Neden sonra akşam benim laboratuvarı tarafından gelmiyorsun? Yani iddia olabilir?
Porque não passas pelo meu laboratório mais tarde, para discutirmos isso?
Hiçbir zaman iddia etmedim.
Não há tempo para discussões.
Evet, onun elleri kurbana dokundu belki de iddia ettiği gibi yardım amacıyla.
Ele pode ter tocado na vítima para a ajudar talvez, como ele alega.
İtiraf edeyim, itiraz etmesi zor bir iddia. Ama hafızam beni yanıltmıyorsa.. ... sizin taraf olaya böyle bakmadı.
Admito que é um forte argumento, mas se a memória não me falha, o seu partido não partilhou da opinião.
Kırmızı Urbalılar'dan bir firarî orada olduğunu ve çavuşu gerçekte kimin öldürdüğünü gördüğünü iddia ediyor.
Um desertor dos Casacas Vermelhas disse que estava lá e que viu quem matou o sargento.
Böylece böbreğini onlara sattığını iddia edebilirler.
Assim eles podem dizer que tu é que vendes-te isso a eles.
GENESIS01 : Senato alt kurul oturumu bugün. Genesis'le bağlantılı bir kaynağı olduğunu iddia ediyorlar.
Audição da Subcomissão do Senado hoje, têm uma fonte que alega implicar a Genesis.
Bay Carter, arkada kendini öldürmeye çalışan insanlar olduğunu iddia eden bir kadın var.
Sr. Carter. Tenho ali uma mulher a dizer que há pessoas a tentarem matá-la.
Güvenlik takımının bir elemanı olduğunu iddia ediyor.
Diz que pertence a uma equipa de segurança.
İçlerinden biri yedincisinin hapiste olduğunu ve bir sonraki ismin Sara olduğunu iddia etmiş. Ama geriye kalanlardan hiç biri bunu onaylamamış. - Bunu bana neden söylemediniz?
Uma delas disse haver uma sétima rapariga em cativeiro, chamada Sara, mas, nenhuma das outras confirmou isso.
Adam masum olduğunu iddia ediyor.
O cliente insiste que é inocente.
Ama bizi Prense götürebileceğini iddia eden biri var.
Mas tem alguém que afirma que pode levar-nos ao príncipe.
Bence Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan bu gemileri temin etmen iddia ettiğin kadar kolay olmayacak.
Acho que estás muito otimista sobre a disponibilidade do Ministério da Marinha em equipar os navios que tu pensas que consegues obter.
İddia mı?
£ 20?