Izi перевод на португальский
9,211 параллельный перевод
Kısmi ayakkabı izi var.
Tenho uma pegada parcial.
Kardeşler haricinde Ava Montrose'un da izi çıktı.
Além dos irmãos, achei o da Ava Montrose.
Boğuşma izi yok.
- Não há sinais de luta.
Boğuşma izi yok.
Não há qualquer sinal de luta...
Yanık izi, efendim, bir çocuğun kolunda Thomas Harcourt'ta bulduğumuz gibi.
É uma queimadura, senhor. Da mão de uma criança, como aquela que foi encontrada no Thomas Harcourt.
Bilmediğiniz şey ise katilin bıraktığı parmak izi.
Mas o que não sabiam é que o assassino deixou uma impressão digital.
Detaylı araştırmadan sonra şurada bozulmamış bir parmak izi buldum.
Após uma autópsia minuciosa, recuperei uma impressão digital intacta aqui.
Hani şu izi sürülebilenlerden. Hakaret etmeye devam et.
O qual pode ser localizado.
Boğuşma izi yok. Hiç buraya gelmemişler gibi.
Limpo, não há sinais de luta, como se não estivessem aqui.
Lumen, 1923'teki açık arttırmadan geri çekildiğinde izi ortadan kayboldu.
Depois do Lumen ser retirado do leilão em 1923, a pista arrefeceu.
Klavyede kan izi var.
Sangue nas teclas.
Borulardan DNA izi bulabilirler.
Podem tirar ADN dos canos.
Üzerindeki tek parmak izi de Nicklas'ın.
As únicas impressões digitais que encontrámos são do Nicklas.
Tüfekten çıkan kovanda izi var.
As suas impressões digitais estão no cartucho que provém da sua arma.
- Sentetiklerin yara izi olmaz da.
Porque os "sintéticos" não têm cicatrizes.
- Sol kolundaki yara delinme izi mi?
Aquela marca no braço esquerdo... acha que ela foi picada com algo?
Hiçbir şey çıkmadı. Taksinin içinde ve dışında parmak izi yok.
Nada, não há impressões digitais no táxi, no interior ou fora.
Parmak izi DNA'sı için masa örtüsünü kontrol edelim.
Examina a tolha de mesa para ver se há ADN de toque.
Üstlerinde kan izi yok ve DNA'ya göre Lucas Reem'in kemiklerinden yapılmamışlar.
Nenhum vestígio de sangue nelas, e o ADN diz que não foram feitas com os ossos do Lucas Reem.
- Evet evet evet! ... bıyık, diğerinde de yara izi var mıydı?
Um deles tem bigode e o outro tem uma cicatriz?
Hiçbir organik materyal izi yok.
Sem vestígios de qualquer material orgânico. De todo.
Yara izi kalmayacak.
Não ficará marcas.
Ama o yara izi nasıl oldu ki?
Mas como fez a cicatriz?
Ne savunma yarası ne de boğuşma izi var.
Nenhum sinal de ferimentos de defesa ou de luta.
Yüzünde hiç alerji izi olmadığını görüyoruz.
Note-se a falta de manchas vermelhas no rosto dele.
Bir dakika, elektrik akımı dalgalanması, kanlı el izi, mezardan gelen ses.
Impulso eléctrico, digitais com sangue e uma voz do além.
Gerçekten orada bir şeyler olduğunu mu düşünüyorsun yoksa sadece bir izi mi takip ediyoruz?
Achas que está mesmo alguém lá dentro, ou só estamos a correr atrás de fumo?
Olay yeri ekibini çağıralım. Sperm kalıntısı, parmak izi falan arasınlar.
Chamamos a Perícia para procurar sémen, impressões digitais.
Yara dokusu sağlam duruyor. Yırtılma izi yok.
Não há rompimentos das cicatrizes.
Odadaki tek parmak izi de adama ait.
A única impressão digital... é a do homem.
Patlamadan kalan şeylerinse izi sürülemez.
O que suportou a explosão é não localizável.
Ayak izi yok, hiçbir şey yok.
- sem pegadas, nada.
Evet. Bulduğum parçacıklar manganez camı izi taşıyor.
As partículas eram traços de vidro feito com manganês.
Burada çok net bir bot izi var.
Há uma pegada muito clara aqui.
Ön kapıda zorla girme izi var.
Sinais claros de entrada forçada pela porta da frente.
Numarası ve taban izi elçilikte bulduğumuz botun aynısı.
Sim, parece o mesmo tamanho e tipo de bota - que encontramos no consulado.
FBI ve Anayurt Güvenlik, Bay Perez'i sorguladı ama araba soygununa ait video ya da parmak izi yok.
O FBI e a Segurança Nacional interrogaram-no, mas não há impressões digitais nem vídeo da perseguição.
Kök yapısı parmak izi gibidir.
As raízes são como impressões digitais.
Kan izi bırakmış. Kilitli dolabın içindeki cam üzerinde.
Deixou sangue dentro da porta de vidro de um frigorífico.
Kullanabilir bir parmak izi veya DNA yok.
Não há digitais ou ADN.
Mürekkebin izi farklıdır.
A tinta infiltra-se de forma diferente.
Ellerinde savunma yaraları, yerde iki farklı ayak izi var.
Marcas defensivas nas mãos. Dois tipos de pegadas.
Bu şey bile elektronik ayak izi bırakmayacak kadar eski.
É tão antiga que não vai deixar vestígios electrónicos.
Herhangi bir parmak izi bırakmadan Anayasa'yı altüst ederek tam bir darbe yapmak.
Subversão total da Constituição. Um grande golpe, sem deixar rasto.
Parmak izi tanımlaması.
Reconhecimento de impressão digital.
Parmak izi gibi.
Como impressões digitais.
Bazen kararlar, parmak izi bırakılmadan verilir.
Às vezes, são tomadas decisões sem deixar pistas.
Yangın burada başlamış olsaydı yanma izi de burada olmalıydı. Orada değil.
Se este foi o sitio onde o fogo começou, o padrão de queimado deveria estar aqui... e não ali.
Telekomünikasyon izi bırakmadan.
Sem um dispositivo de localização de telecomunicações.
Darbe izi yok.
Não há trauma de pancadas.
Boğuşma izi görmüyorum.
Não vejo nenhum sinal de luta.
izin 21
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin vermiyorum 20
izin verir misin 192
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin verirseniz 214
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin vermiyorum 20
izin verir misin 192
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin verirseniz 214