Mortimer перевод на португальский
305 параллельный перевод
- Siz mi, Leeds'li Sör Mortimer?
- Vós, Sir Mortimer de Leeds?
- Mortimer Brewster. - Ne dedin?
Mortimer Brewster.
Mortimer Brewster.
Mortimer Brewster!
Ben Mortimer Brewster.
Chamo-me Mortimer Brewster.
Son sözüm bu. - Peki Mortimer.
Sim, Mortimer.
- "Peki Mortimer" da ne demek?
O que queres dizer com "Sim, Mortimer"?
- Hayır Mortimer.
- Não, Mortimer.
- Bana "Hayır Mortimer" da deme!
Também não digas não.
Rahip Harper, umarım Mortimer'ın tiyatro eleştirmeni olması... ve kızınızı oyunlara götürmesi sizi rahatsız etmiyordur.
Reverendo Harper, não desaprove o Mortimer por ele ser um crítico e sair com a sua filha.
Mortimer'a kızmamalıyız.
Tenha paciência com o Mortimer.
Mortimer, Teddy için bütün işlemleri halletti. Biz öldükten sonra Mutluluklar Vadisi Sanatoryumu'na gidecek. Müthiş bir fikir!
O Mortimer já combinou mandar o Teddy para o Sanatório H. Dale, depois de morrermos.
Onun için endişelenmemize gerek yok. Mortimer ve Elaine için yaptığımız planları bozamaz.
Não vai interferir com os nossos planos para Mortimer e Elaine.
Ama Mortimer, dışarıda herkesin gözünün önünde olur mu?
Mas aqui toda a gente nos vê.
Ama Mortimer, benim kafamı da beğeniyorsun, değil mi?
Também tens de gostar de mim pelo meu espírito.
"Yine o bakış Mortimer!" Buna alışsan iyi olur.
É melhor habituares-te.
Benson Çiçekçisi mi? Ben Mortimer Brewster.
Florista Benson?
Tamam Mortimer.
Esquece isto.
Mortimer, bu kadar meraklı olma.
Mortimer, não sejas tão bisbilhoteiro.
Tamam Mortimer, artık her şeyi bildiğine göre tüm bunları unut.
Agora que já sabes tudo, esquece o assunto.
Hadi ama Mortimer, bu kadar sabırsız olma.
Não estejas nervoso.
Mortimer, kendine gel.
Porta-te bem.
Ben Mortimer Brewster.
Fala Mortimer Brewster.
- Ama Mortimer... - Ne var? Töreni yemekten önce yapmak istiyorduk.
Mas tencionávamos fazer um serviço fúnebre antes de jantar.
Mortimer bugün pek kendinde değil.
O Mortimer não parecia lá muito estar nos seus dias.
Eğer Mortimer da ayine katılacaksa bir tane daha ilahi kitabı gerekecek.
Vamos precisar do livro dos hinos para ele usar...
Mortimer'a eve söz verdik.
Abby, prometemos não abrir a porta a ninguém.
Kocam Mortimer'ı görmeye geldim.
Vim buscar o meu marido, Mortimer.
- Eve döndüm Mortimer. - Ne?
Voltei para casa, Mortimer.
Eve döndüm Mortimer.
- O quê? Voltei para casa.
"Eve döndüm Mortimer" dedi.
"Voltei para casa, Mortimer".
Mortimer, küçükken sana yaptıklarımı unuttun mu?
Mortimer, esqueceste as maldades que eu costumava fazer-te?
Hatırladığına sevindim Mortimer.
Ainda bem que te lembras!
Mortimer, bana emir verip duran insanlara ne yaptığımı bilirsin.
Sabes o que faço às pessoas que me dão ordens?
Seninle görüşeceğiz Mortimer, biraz sonra.
Mortimer, em breve vou tratar-te da saúde...
Ben Mortimer Brewster.
Fala Mortimer Brewster!
Söyleyeceklerim seni ilgilendiriyor Mortimer, burada kalmaya karar verdik.
Ouve, Mortimer. Decidi que íamos cá ficar!
Benim çok ilginç bir hayatım oldu.
Tive uma vida muito estranha, Mortimer.
Bu yeğenimiz Mortimer. - Memnun oldum.
Apresento-lhe o nosso sobrinho, Mortimer.
Karakola gideceğim Bay... Yoksa siz yazar ve tiyatro eleştirmeni Mortimer Brewster mısınız?
Não é Mortimer Brewster, o crítico de teatro?
Önümüzdeki tek engel Mortimer.
Só o Mortimer é que está a ser um empecilho.
Zaten Mortimer'ı hiçbir zaman sevmedim.
Nunca gostei dele.
- Bu Mortimer Brewster değil mi?
Não é o Mortimer Brewster?
Mortimer Brew...
- Mortimer B...
Merhaba Mortimer!
Viva, Mortimer!
Mortimer'ın nesi var bugün?
Mas o que tem o Mortimer hoje?
Neler oluyor burada?
- Mortimer, o que se passa aqui?
Mortimer'la ilgili bir şey mi söylüyordun?
Percebes o que ele fez?
Arabayla gelenin Mortimer olduğunu sandım. Ama anlaşılan senmişsin.
Ouvi um carro chegar e pensei que era o Mortimer.
Hayır, ben Mortimer'ı görmeye geldim.
Foi por isso que aqui veio?
Ama evde değilmiş, ben gideyim...
Vim ver o Mortimer!
- Mortimer!
O que estás aqui a fazer?