Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ N ] / Nin yanında

Nin yanında перевод на португальский

745 параллельный перевод
General Shubin, telefon ettiği esnada... Mata Hari'nin yanında olduğunu söylemedi mi?
General Shubin não disse que Mata Hari estava no seu quarto na hora em que ele telefonou?
Mantee'nin yanında çeteden üç gangster daha olduğu sanılıyor.
Acredita-se que três bandidos acompanham Mantee, o líder.
- Mutfakta, Christine'nin yanında.
Na cozinha, com a Christine, a falar de coisas de mulheres!
Patron, bu konuyu açmak istemezdim ama... Klarnetçi'nin yanında oturmak istemem.
Chefe, detesto ter de falar nisto, mas... não sei se é boa ideia, sentar-me ao pé do clarinetista.
Hayır, Dancy'nin yanında dışarda başkalarıda var.
Não, tem... Tem outro homem lá fora além de Dancy.
Onu Julie'nin yanında bulduk.
Estava na Julie.
Trinidad Güzeli'nin yanında haddini bilmemek tehlikelidir Trinidad Güzeli'yle birlikte hayal ettiğin
É perigoso presumir com a Senhora de Trinidad por isso, conta mais uma escapadela que nunca tiveste
Doktor, Sinyora Martinelli'nin yanında. İkizleri, belki de üçüzleri olacak.
O único médico que temos está com a signora Martinelli, pois vai ter gémeos, ou talvez mais.
Bay Barnes, benimle görüşmek istediğin ne ise, Bayan Selvy'nin yanında görüşebilirsin.
S.r Barnes, qualquer coisa que tenha de me dizer, pode dizê-lo na frente da S.ra Selvy.
Armando Lucherini'nin yanında muslukçuluk yapıyorum.
Trabalhei até ao ano passado nos tubos de chumbo, com Armando Lucherini.
Grandi'nin cesedinin yanında.
Junto do corpo do Grandi.
Arnie'nin yanında, Bizim Dawson daki madenimizi sahiplenmeye çalışan adamlar var. O tehlikede olduğundan George ona yardım etmeye gitti.
Arnie, o tipo que tinha a mina em Dawson... está em apuros.
Leni'nin yanında konuşabilirsiniz.
Podemos falar tudo diante de Leni.
Nerede ve ne zaman olursa olsun Lord Antony'nin yanında savaşmak benim için bir onurdur.
Considero uma honra lutar ao lado de Lorde António em qualquer altura, em qualquer lugar.
Seni arayan bir kadın. Ruby'nin yanında sana söylemedim... -... ve kadınları tanırım.
Uma mulher procura-te, não disse nada à frente da Ruby, sabes como são as mulheres!
Buradan ayrıldım çünkü Sarti'nin yanında ikinci pilot olmak istemiyordum.
Eu deixei-o porque não queria vir a ser o segundo piloto de Sarti.
Çin Mahallesi'nin yanında oturuyorum.
Vivo junto ao Bairro Chinês.
Fakat bu çiftlikler Engels Hidroelektrik Kompleksi'nin yanında değil mi?
Mas essas fazendas ficam próximas do Complexo Hidrelétrico Engels... não ficam?
Gringo, Mapache'nin yanında savaş....
Gringo, se lutar com Mapache...
Yağız Yahudi'nin, yaltakçı Lübnanlının ve diğerlerinin yanında yerini alan tuhaf, gözlerini yuvarlayan zenci dışında.
Para ficar ao lado do "Swahib Be Yad". Do tipo oleoso e outros da sua espécie.
Zengin tüccar Kamaswami'nin yanında.
Com um comerciante rico. Kamaswami.
Ben de olsam aynı şeyi yapabilirdim, hatta D.S.O ve M.C'nin yanında V.C. de verilmiş olsaydı bile.
Eu o teria entendido se, além de tudo tivesse recebido a C.V.
Harika bale yıldızları Tchaikovsky'nin dünyaca tanınan balelerinin yanında ABC'nin geniş repertuvarından seçilen pek çok günümüz klasiğini de sahneye koyacak.
Grandes estrelas da dança apresentarão ballets completos de Tchaikovsky e vários actos clássicos e contemporâneos do vasto repertório da companhia.
Ve bir daha Boxey'nin yanında sigara içmek yok.
E nada de fumar à beira do Boxey.
Albert ve Celie'nin yanında kalıyorum.
Tenho estado com o albert e a celle.
Hayır, Kathy'nin yanında kal.
Não, é melhor pôr-mos a Kathy primeiro.
Arşiv odası nerede? - Patoloji'nin yanında.
- Ao lado da Patologia.
Patoloji'nin yanında, B1.
- Não oiço. O quê? - No B-1.
Efendi Fujimaki'nin yanında olduğunu duyduk.
Sabemos que está com o Senhor Fujimaki.
Marty'nin yanında içmeni istemiyorum.
Não deves beber na frente dele.
Augie'nin yanında dikkatli konuş.
Vê o que dizes ao pé do Augie.
Betty'nin yanında bundan bahsetme.
Não fales disso à frente da Betty.
Rosie'nin yanında olman gerekmez mi? Ben doğduğumda babam yanımda değildi.
Meu velhote não andava por perto quando eu nasci.
Sana şunu söyleyeyim eğer Mac'i Escalante'nin yanında bulursak onu 25 yıl içeri tıkarım.
Vou-te dizer uma coisa... Se encontramos o McKussic perto do Escalante... mando-o 25 anos para a cadeia.
Fort Sumner'da Charley Bowdre'nin yanında gömüldü.
Foi enterrado com Charley Bowore no velho Forte Summer.
Olaylar başladığında, Kontes Báthory'nin yanında kendi muhafızları vardı.
A Condessa Báthory atravessava o país escoltada pela guarda real, quando tudo começou.
Yarın öğlen Johnnie'nin yanında arkdaşları, annesi, babası, Hastings... ve tabii ki Poirot olacak.
Amanhã, ao meio-dia, o Johnnie estará rodeado por amigos, pela sua mãe, o seu pai, o Hastings por Poirot!
Tüm bu süre boyunca Snorri'nin yanında oturmak istemiyorum.
Eu não quero ficar sempre sentado perto do Snorri.
Beraber Bernie'nin yanında kalacağız.
- Ficamos os dois com o Bernie.
BBC'nin yanında.
Perto da BBC.
Dorothy'nin domuzların yanında ne işi var?
O lugar dela não é junto de uma pocilga.
Duyduklarıma istinaden, anlaşılıyor ki yan masalarında oturan Asterbrooks ailesinden Bayan Asterbrook Henry'nin elbise açıklığından 5 sent atıp Bayan Asterbrook'dan bir paket çikolata düşmediği için yönetime şikayette bulunmasına epey içerlemiş.
Parece, pelo que pude entender, que aquela senhora. Asterbrook, do Asterbrooks... que estava sentada numa mesa contígua... ficou muito aborrecida porque o Henry deixou cair um níquel no seu decote... e queixou-se à gerência porque nem uma barra de chocolate deixaram para a Senhora Asterbrook.
Benim yanımda... anne'nin ve Curt'un yanında olacaksın.
Você sempre recua comigo... com a sua mãe e com o Curt.
Çünkü buralardaki herkes Simon Agry'nin düzenin ve kanunun yanında olduğunu bilir.
Porque todos sabem que Simon Agry encarna a Lei e a Ordem.
İngiltere'nin dört yanında, böyle tatbikat sahalarında.
Por toda a Inglaterra, em teatros de operações como este.
Bobby'nin acele götürmesi yanında benim yiyişim pek nazlı kaldı.
Como devagar, como um pássaro mas o Bobby enfarda a toda a velocidade.
Eğer kendine karşı dürüst olursan, benim yanımdayken, başkasının, hatta Marguerite'nin bile, yanında yaşadığından daha fazla şey yaşadığını kabul etmelisin.
Se for sincero, tem que admitir que viveu mais intensamente comigo do que com outra pessoa qualquer. Nem com a Marguerite. Nós dois sabemos jogar um jogo.
SPECTRE'nin şimdiye kadarki en cesur girişimi, Öyle ki bundan önceki tüm tehlikeli girişimlerimiz, yanında önemsiz kalıyor.
O mais audacioso empreendimento de todos na SPECTRE perto do qual todos os nossos empreendimentos anteriores são inconsequentes.
Güney Çin'de Amoy Nehri'nin kenarında bulunmuş ve bir yakutun bütün özelliklerini taşıyan, yakut kırmızısı yerine mavi renge sahip nadir bir taş.
Foi encontrada no leito do Rio Amoy, a sul da China, e é espantoso como tem as mesmas características do rubi. A excepção é ser um rubi azul e não vermelho.
Bunun yanısıra, 250'nin altında vuruş yapan hiçbir oyuncuyla birlikte olmadım. Eğer birçok RBl yapmamışsa ya da ortada büyük bir eldiven adam gibi değilse.
Além disso, nunca dormiria com jogador de média inferior a 0,250... a não ser que tivesse batido muitos home runs ou fosse um grande receptor.
Shelby'nin Tanrı'nın yanında olduğunu bilmeniz daha iyi hissetmenizi sağlar.
Sentir-se-á melhor ao saber que a Shelby está com o Rei dela.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]