Olduğunu biliyorum перевод на португальский
23,344 параллельный перевод
Göğsündeki işaret sayesinde tam olarak nerede olduğunu biliyorum.
Tu estás marcada e eu sei exactamente onde estás.
- Ben bile tarihi eser olduğunu biliyorum.
- Até eu sei que é antiga.
Sanırım ben nerede olduğunu biliyorum.
Acho que posso saber onde ela está.
Bunun hepimiz için duygusal bir zaman olduğunu biliyorum.
Sei que este é um momento emocional para todos nós.
Kadınlarla nasıl olduğunu biliyorum.
Eu sei como és com as mulheres.
Meşgul olduğunu biliyorum.
Eu sei que estás atarefado.
- Kim olduğunu biliyorum.
Eu sei quem é.
Odaların ne kadar serin olduğunu biliyorum.
Sei que estes quartos são arejados.
EST'in ne olduğunu biliyorum.
Eu sei o que é o EST.
Yani bu numaranın tutuklu numarası olduğunu biliyorum.
Por isso, sei que isto é um código de detenção da polícia.
Kim olduğunu biliyorum.
Eu sei quem tu és.
Beverly, Alfred'le aranızda farklılıklar olduğunu biliyorum ama düşünürsen onunla evlenmeseydin Leonard şimdi olmayacaktık.
Beverly, sei que você e o Alfred têm as vossas diferenças, mas se parar para pensar, se não tivessem casado, o Leonard não existeria.
Halâ Mitch'e anlattığım için bana kızgın olduğunu biliyorum ve yapmak zorundaydım.
Ouve, sei que ainda estás aborrecida com o facto de eu ter dito ao Mitch e... tive que o fazer.
Sorumluluğumun görevimizi yapmak olduğunu biliyorum. Ama takımın lideri olmakla, sana aşık olmak arasında bir denge kurmam gerekiyor.
Eu sei que a minha responsabilidade é para com a nossa missão, mas... preciso de encontrar um equilíbrio entre ser a líder desta equipa e estar apaixonada por ti.
Bak, ne olduğunu biliyorum, tamam mı?
Eu sei o que isto é. São só nervos.
Mantıksız olduğunu biliyorum ama sürüngen beynim bana güvenli bir yer bulmamız gerektiğini söylüyor.
Sei que é ilógico, mas o meu cérebro reptiliano diz para encontrarmos um lugar seguro.
Huzura ermenin, hissetmeye ihtiyacın olanın senin ve diğerleri için ne kadar önemli olduğunu biliyorum.
Sei que é importante para ti e para os outros para conseguir o desfecho que sentem que precisam.
Zehirli sumak olduğunu biliyorum, Skidmark.
Eu sei que são heras venenosas, slote.
Durun, sanırım nerede olduğunu biliyorum.
Espere, acho que sei onde ele está. Obrigado.
İçimde güçlerin olduğunu biliyorum.
Sei que tenhos estes poderes dentro de mim.
Sanırım canını sıkan asıl şeyin ne olduğunu biliyorum.
Acho que agora já sei o que te anda mesmo a incomodar.
Hala orada olduğunu biliyorum, Frankie.
Sei que ainda estás aí, Frankie.
- Flashpoint yüzünden olduğunu biliyorum.
- Sei que é por causa disso.
- Kötü bir lakap olduğunu biliyorum.
É um péssimo nome, não é?
- Üzgün olduğunu biliyorum.
- Sei que lamentas.
Wally, dinle. Bana kızgın olduğunu biliyorum.
Wally, sei que estás chateado comigo.
Hayır aslında, bunun doğru olduğunu biliyorum.
Na verdade, disso já sabia.
Oliver, güvenlik ekibinin olduğunu biliyorum ama kafanda resmen hedef tahtası var.
Sei que tens segurança pessoal, mas podes ter um alvo na cabeça.
Ne olduğunu biliyorum.
Já sei o que é que está a acontecer.
Geç olduğunu biliyorum.
Sei que é tarde.
Tamam. Başkan olmanın zor bir iş olduğunu biliyorum ama tanıştığım herkesten daha çok içki ihtiyacı olan birisine benziyorsun.
Sei que ser Presidente é difícil, mas parece-me que precisa de uma bebida mais do que qualquer um que já conheci.
- Aslında nasıl biri olduğunu biliyorum ve bu kişi asla pes etmez Oliver.
Conheço-te muito bem, e essa pessoa não desiste!
Katilin kim olduğunu biliyorum.
- Eu sei quem é o assassino.
Bethany, kundakçı olduğunu biliyorum. Ama şimdi sıra aşçılık dünyasını ateşe vermekte.
Bethany, sei que és uma incendiária, mas agora está na altura de aqueceres o mundo da culinária.
Öyle olduğunu biliyorum.
Sei mesmo que é.
Zor olduğunu biliyorum.
Sei que isto é difícil.
Tamam, Tessa yüzünden bunun senin için dehşet verici olduğunu biliyorum ama bu...
Eu compreendo que isto seja assustador para ti por causa da Tessa, mas é...
Onun insanlara kötülük etmeyeceğini biliyorum bu yüzden her ne yapıyorduysa bunun iyi bir şey olduğunu biliyorum.
Sei que ele não faria coisas más a ninguém, por isso, seja o que for que estivesse a fazer, era bom.
Evet, f seçeneğinin ne olduğunu biliyorum tabii.
- Sei o que é o f-stop.
Sen olduğunu biliyorum.
Eu sei que é o senhor.
Bu kadarının doğru olduğunu biliyorum.
Isso eu posso afirmar.
Hepinizin endişeli olduğunu biliyorum fakat yalnızca sabırlı olun.
Sei que estão todos preocupados, mas... aguardem.
Roxanne Ortiz'in tam olarak küçümsenmiş kadın efsanesini yok etmediğini biliyorum ama neden cinayetlerin ardında lda Talt'ın olduğunu düşünüyorsun?
Eu sei que a Roxanne Ortiz não afastou propriamente o mito da mulher desprezada, mas porque achas que foi a Ida Talt?
Dinle... Jesse'nin hızı olduğunu görmek senin için zordu, biliyorum.
Olha, sei que tem sido difícil para ti, ver a Jesse com velocidade.
- Julian güçlerin olunca tek seçeneklerin iyi veya kötü olmak olduğunu düşündüğünü biliyorum ama dünya böyle dönmüyor.
Julian... Achas que ter poderes é um jogo binário, bom ou mau, a vida não é assim, nem mesmo para os meta-humanos. Caitlin.
Neler olduğunu gayet iyi biliyorum.
Já sei exactamente o que aconteceu.
Yeni bir ekip kurmanın iyi bir fikir olduğunu söylemiştim biliyorum ama elimizde özenti bir Laurel Lance tuhaf paçavradan bir adam, bir deli ve Curtis var.
Disse-te que era bom ter uma nova equipa, mas o que temos? Uma aproximação da Laurel Lance, um homem estranho com trapos, um lunático e Curtis.
Biliyorum ama hala param olduğunu hatırladım ve sen kumar oynamayı hala biraz fazla seviyorsun.
Eu sei, mas lembrei-me que ainda tenho dinheiro, e que tu adoras apostar.
- Kim olduğunu biliyorum!
- Eu sei quem és!
Oğlumun ince zevkleri olduğunu ve onları mahvettiğini biliyorum.
O meu filho gosta de coisas boas, e sei que ele sente falta disso.
- Biliyorum sen onun patronusun bu yüzden ne kadar seksi olduğunu fark etmiyorsun.
Ela não é jeitosa... Quê? Como é o patrão dela, não notou que ela é jeitosa?