Olmadığını biliyorum перевод на португальский
3,349 параллельный перевод
Katrina, aramızın pek iyi olmadığını biliyorum.
Katrina, eu sei que as coisas não estão bem entre nós.
Bana güvenmeye hazır olmadığını biliyorum.
Mataste-o. Parai! Parai, por favor!
Bu işi başlattığında istediğinin bu olmadığını biliyorum.
Eu sei que não era isso que querias quando começaste isto.
Gil'in çok iyi biri olmadığını biliyorum ama bu çok önemli.
Bem sei. O Gil não é o melhor tipo, mas isto é importante para mim.
Üvey babanın peşinde olmadığını biliyorum.
Sei que o teu padrasto não te persegue.
Ve bir dedektif olmadığını biliyorum.
E sei que não és detective.
Burasının kolay bulunacak bir yer olmadığını biliyorum.
Sei que não é fácil chegar aqui.
Ve bunun uygun bir zaman olmadığını biliyorum ama...
- Sei que não é a melhor hora...
Evet sizin işiniz olmadığını biliyorum.
Sim, compreendo que não faça parte das suas competências.
İkimizin fikrinin de en iyi fikirler olmadığını biliyorum. Ama fazla seçenek yok, Philip.
Sei que nenhum de nós acha que seja ideal, mas não há muita escolha, Philip.
Evet geldi, itiraf edeyim. Ama bu hislerimin savunulabilir yanı olmadığını biliyorum.
Foi, confesso, mas não penso que os meus sentimentos sejam justificáveis.
Onlardan biri olmadığını biliyorum.
E sei que não és um deles.
İyi bir zamanlama olmadığını biliyorum. Ama bu günlerde hiç iyi bir zaman olmuyor.
Não é uma boa altura, eu sei... mas nunca haverá boas alturas nestes dias.
Devam etmek için fazla bir bilgi olmadığını biliyorum Ajan Gibbs, fakat araya birilerini sokabilirseniz şayet...
Sei que não é muito para continuar, Agente Gibbs, mas se puder usar a sua influência...
Bak, bu balonun senin için önemli olmadığını biliyorum ama benim için önemli.
Sei que o baile de finalistas não tem importância para ti, mas tem para mim.
Seni sevdiğimi söyledim çünkü sana efendilik bağıyla bağlıydım ve şimdi bağlı olmadığım için onların hiçbirinin gerçek olmadığını biliyorum ama eğer sen hâlâ gerçek olduğunu düşünüyorsan yani belki de duyguları konusunda yardıma ihtiyacı olan kişi sensindir. Ben değil.
Disse que te amava porque tinha um laço de patrono a ti, e agora que não estou, sei que nada disso foi real, mas se ainda pensas que foi... talvez sejas tu que precisa de ajuda com as tuas emoções,
Quahog'un eski günlerdeki o küçük kasaba olmadığını biliyorum ama benim için hâlâ çok özel.
Ouçam, já percebi que Quahog não é a pequena cidade que costumava ser, mas ainda é muito especial para mim.
Ona ilgisi olmadığını biliyorum.
Eu sei que ela não quer nada com ele.
Özel birime liderlik ettiğimi ve bana güvenmek için hiçbir nedeninin olmadığını biliyorum. Ama ben sadece onu bulmaya çalışıyordum.
Eu sei que liderei a equipa, e que não tens razão para confiar em mim, mas só estava a tentar encontrá-lo.
Henüz lüks bir sinema salonu olmadığını biliyorum, ama elimizde bolca şekerleme var.
Eu sei que não é um cinema de luxo, mas temos um abastecimento completo de guloseimas.
Ve onu yaralayanların biz olmadığını biliyorum.
E sei que não fomos nós que o ferimos.
Diplomam olmadığını biliyorum ama burada işlerin hallolması için ne gerektiğini de biliyorum.
Eu sei que não sou médica, mas sei que cordelinhos puxar de forma a que as coisas se façam.
Neden hastanede olmadığını biliyorum.
Sei porque não estás no Hospital.
Gerçekte o olmadığını biliyorum.
Sei que ele, não é ele mesmo.
Bak, Sean, kanun yaptırımının her zaman sizin yanınızda olmadığını biliyorum.
Sean, sei que a aplicação da lei - nem sempre é favorável.
İyilikseverliğin vampir huyu olmadığını biliyorum ama türümüzü kurtarmak istemez miyiz?
Sei que ser caridoso não é típico de um vampiro, mas não queremos salvar a nossa espécie?
Artık bunların hiçbir öneminin olmadığını biliyorum.
Sei agora que nada disso importa.
- Ama Preston olmadığını biliyorum.
Mas posso dizer-lhe que não é o Preston.
Bunun Karl'ın fikri olmadığını biliyorum.
Eu sei que isto não foi ideia do Karl.
- Artık burada yalnız olmadığını biliyorum.
Eu sei que não estás aqui sozinha.
Burke, şimdi zamanı olmadığını biliyorum ama burası hoşuma gitmiyor. Özellikle çıkış noktası.
Burke, sei que não é um bom momento, mas preocupo-me com este lugar, com as rotas de saída.
Lexi ile olmadığını biliyorum.
Fala comigo. Eu sei que não estás com a Lexi.
Lexi ile olmadığını biliyorum.
Eu sei que não estás com a Lexi.
O gün garip davranan tek kişinin Başkan olmadığını biliyorum.
Sei que a Presidente não era a única a agir de uma maneira estranha naquele dia.
İstediğinin bu olmadığını biliyorum.
Eu sei que não é isto que quer.
Kolay olmadığını biliyorum Abbie ama lütfen... -... daha yakından bak.
Sei que isto não é fácil, Abbie, mas por favor... dá outra olhadela.
Buraya ait olmadığını biliyorum.
Eu sei que o seu lugar não é aqui.
Gerçekte deli olmadığını biliyorum.
Que não está maluca.
Şu anda yalnız olmadığını biliyorum ama konuşmamız gerek.
Sei que não estás sozinha agora, mas na verdade tenho de falar.
Öyle olmadığını biliyorum.
Eu sei que você não é.
Olmadığını biliyorum.
Sei que eles não têm.
Lily, serseri bir erkeğin cinsel karizmasına sahip olduğumu biliyorum ama onların ahlak yapısında olmadığım kesin.
Lily, sei que tenho o carisma sexual de um bad boy, mas, certamente, não tenho a sua educação.
Kusursuz bir baba olmadığımı biliyorum ve bir işle böyle başa çıkılmaz ama gözlerine bakıp kuzuyu başkasının almasına izin verdiğimi söyleyemem.
E sei que não sou um pai perfeito e provavelmente esta não é a melhor maneira de resolver as coisas, mas não vou olhá-la nos olhos e dizer-lhe que deixei alguém ficar com isto.
Bunun büyük bir hayal olmadığını biliyorum.
- Sei que não é um sonho ambicioso...
Artık bunun doğru olmadığını, bir gün benim için de yeni bir hayat olacağını biliyorum. Henüz hangi hayat olacağına karar veremesem de, kutlanması gerekmez mi?
Agora, sei que isso não é verdade, que haverá uma nova vida para mim, um dia e, mesmo não podendo decidir ainda que vida será, não é algo que devemos comemorar?
Çünkü kişiliğinden olmadığını biliyorum.
Não é pela personalidade.
Teşekkür ederim ama mantıksız davrandığımı ve benim için burada olmadıklarını biliyorum.
Obrigada, mas... Sei que estou a ser irracional. Sei que não virão atrás de mim.
Yani, hatasız kul olmaz ama bu durumda öyle bir şey olmadığını şahsen biliyorum.
Bem, o erro humano é sempre possível, mas sei que isso não aconteceu neste caso.
Bir telefona ihtiyacın olduğunu düşünüyorsun biliyorum. Ama sana ihtiyacın olmadığını söyleyeceğim.
Sei que acredita precisar de um telemóvel, e estou aqui para lhe dizer que não precisa.
Bu konuda memnun olmadığınızı biliyorum.
Sei que não está feliz com isso.
Senin olmadığını da biliyorum.
Sei que não é o teu dinheiro.