Uydurma перевод на португальский
1,046 параллельный перевод
- Tamamen uydurma!
Isso é apenas um truque da lei.
- Anne, iş uydurma!
- Mãe, não te estafes.
Bu sadece uydurma, bilirsin.
São os gases destas couves de Bruxelas.
Tüm saygınlığım üstüne bahse girerim ki söylediklerinizin hepsi uydurma.
Aposto que a sua história é uma total invenção.
- Bu uydurma bir hikaye.
- É uma história inventada.
Sid, 6 yaşındayken bir paten yarışması kazanmıştım. Nancy uydurma.
Sid, ganhei um troféu de patinação, aqui, aos 6 anos.
Güliver'in Maceraları kitabında Swift Laputa'dan bahsediyor, ama o sadece uydurma.
No livro "Viagens de Gulliver", Swift escreveu sobre Rapyuta mas era só uma história.
Lütfen bahane uydurma.
Não te justifiques, por favor.
Kafiye uydurma konusunda çok büyük bir yeteneğin var.
Oh, és dotado para a rima.
Tekrar, midem kalktı bahanesini uydurma bana Al.
Não me venhas com a léria da indisposição, Al.
İyisi mi benim hakkımda yalanlar uydurma yoksa herkese gerçekleri söylerim!
Não andes a contar mentiras sobre mim ou conto a verdade a toda a gente!
Hepsi uydurma.
É tudo falso.
Soykırımın tamamen uydurma olduğunu.
O Holocausto era tudo uma invenção.
Hikaye uydurma Kelly.
Não inventes, Kelly.
Bende bu Klingonları çağımıza uydurma çalışmalarına başlayacağım.
Entretanto vou começar a assimilar estes Klingons à nossa época.
Uydurma bir şirketin hesabına parayı yatırıyorum.
Deposito o dinheiro na conta duma firma inexistente.
- Sizi eleştirenler bu suikast olayı için uydurma diyor.
- Os detractores dizem que a versão do assassinato foi criada...
- Uydurma haberler.
Inventando.
Bazıları buna, silahlı uçan araba der... bu tamamen uydurma.
Alguém chamou a isto de carro de corrida voador com armas... Mas isso é uma tolice.
Böyle bir yalan için saçma bir bahane uydurma!
Não me dês uma desculpa esfarrapada dessa!
Uydurma bir şeye benziyor, değil mi?
Parece falso, não é?
Warren Raporundaki ifademi okuduğumda... tamamen uydurma olduğunu gördüm.
E o depoimento que li depois no Relatório era inventado do princípio ao fim.
Onu rahatsız eden sapık hikayesi, sence uydurma mıydı?
A história da Cory ser perseguida era mentira?
Uzman değilim ama nöbetlerim uydurma değil.
Olhe que as minhas crises não tinham nada de imaginário.
- Yaygın bir uydurma, yoldaş.
- A ficção popular, camarada.
Sinir bozucu uydurma kelimelerden biri bu.
Isso é uma palavra irritante.
Bildiğim diğer kadeh kaldırma şiiri, uydurma bir nüktedir.
O outro brinde que conheço é uma quintilha engraçada.
Baba, sen ve uydurma hikayelerin. "Bart dişlerimi kırdı."
Pai, tu e as tuas histórias do " Bart partiu-me os dentes.
Bundan daha uydurma bir şey olamaz.
Nada pode ser mais falso.
Aklına gelebilecek en uydurma şey olsun.
Tem que ser falsa como o diabo.
Tamamen uydurma.
É uma invenção.
- Ne demek uydurma?
- Inventado como?
- Uydurma işte.
- Inventado!
Häagen-Dazs uydurma.
O Hãagen-Dazs é inventado.
Bu hikaye genelde uydurma olarak kabul edilir. Ne?
Essa história é considerada apócrifa.
Önce bir eş olup, işleri ona göre uydurma endişe duymak istemiyorum.
Não quero ser primeiro dona-de-casa e ter de perguntar depois... quando posso continuar.
Majesteleri çoban David'in uydurma düşman Goliat'la yüzleşmesini istiyorlar.
Mefisto, Sua Majestade deseja ver o pastor David frente ao poderoso Golias,
Hepsi uydurma.
- Tudo inventado.
- Böyle bir hikayeyi uydurma hakkını sana kim verdi?
Que te passou pela cabeça para inventares uma história dessas?
Bence çok fazla başarılı bir uydurma.
É uma lesão bem grave.
Ben hep bunun bir uydurma olduğunu düşündüm.Bir sürü kafatası... kayalıklar, boğulmuş gemicilerin kemikleri.
Achei que era conversa de marinheiro. Pilhas de crânios... recifes feitos de ossos de marujos.
Tamamen uydurma bu.
Isto foi tudo preparado.
Uydurma bir hikaye.
Isso são histórias.
Uydurma.
Não te armes.
Ticaret, düşüşlerin bilgisayar düzenbazları tarafından yapılan bir uydurma olduğu anlaşılınca durduruldu.
As perdas foram fictícias, causadas por brincalhões informáticos.
Kuş beyinliler baskı yapsın diye uydurma bir iddiayla beşimizi içeri aldılar.
Reuniram-nos aos cinco com base numa acusação falsa, para sermos apertados por uns parvos.
İşini kaybetmemek için, uydurma sinyaller yarattığını söyledi.
Disse que você inventou sinais para manter o emprego.
Lütfen hakkımda yalanlar uydurma.
Gostava que não contasses mentiras sobre mim.
Uydurma gibi! Tamam buldum!
Já sei!
Uydurma.
Desenrasca-te.
Bu bir uydurma.
Essa é fácil.