Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Y ] / Yaptın

Yaptın перевод на португальский

130,625 параллельный перевод
Kendini o kadar küçümseme. Son günlerde iyi sükse yaptın.
Também tens arrasado ultimamente.
Yalan söylüyorsun. Bunu arabamı almak için yaptın!
Estão a mentir, inventaram para ficar com o meu carro!
Bunu neden yaptın, ibne?
Porque fizeste isso, maricas?
Bunu yaptın mı?
Foste tu que fizeste isto?
Araç nerede ve onunla ne yaptın?
Onde está a carrinha, o que lhe fizeram?
Konuştuğumuz diğer hazırlıkları yaptın mı?
- Trataste dos preparativos?
Jenkins, senden istediğim hassas ama önemli cihazı yaptın mı?
Jenkins, está com aquele sensível mas importante equipamento que pedi para construir?
Bugün cesurca bir şey yaptın.
É uma coisa corajosa, o que você fez hoje.
- Kızıma ne yaptınız?
Que fez à minha filha?
Ödevini yaptın.
Você fez o seu trabalho de casa.
O aramayı yapanın sen olduğunu biliyorum. Axelrod'un davaları düşürmesi için ne yaptın?
O Mike está a tratar de tudo tal como eu mandei.
Kendini o kadar küçümseme. Son günlerde iyi sükse yaptın.
Por outro lado, tem uma empresa de transporte.
O iyiliği benim için yaptın.
E não pode saber!
Hata üstüne hata yaptın. Önce davette yanlış hamle yaptın. Sonra bana 1993'teki Courtney Love'mışım gibi davrandın.
Fizeste merda, primeiro recebes mal o convite e depois tratas-me como se fosse a Courtney Love em'93.
İlişkiye renk katmak için yaptın bunu.
Fizeste-o para apimentar a relação.
Ama sen asla geri dönüşü olmayan tek şeyi yaptın.
Mas fizeste a única coisa que não tem volta.
Güzel gidip varlıklarına el koy. Singer'ın Arjantin'de yaptığı gibi.
Apreende-lhes os bens como o Singer fez na Argentina.
Evlat bugün aklını başından alacak bir şey yaptım.
Filho, fiz algo hoje que te vai deixar de boca aberta.
Bu yaptığın çok uygunsuzdu.
Isso foi inapropriado.
Mick Danzig'le görüşme yaptığını biliyorum. - Ona ne söyledin?
- Sei da sessão com o Danzig.
Olay buraya varmasın diye elimden gelen her şeyi yaptım.
Fiz tudo o que podia para que não chegasse a isto.
O zaman burada ne yaptığını, bize açıklamayı düşünüyor musun?
Pode explicar-nos o que estava a fazer aqui?
Ne yaptığını bilir,... ve ona uyarsak onun gibi oluruz.
Ela sabe o que faz. E nós também se a observarmos.
Kesinlikle ne yaptığını biliyordun.
- Sabia exactamente o que fazia.
- Bunu sana kimin yaptığını biliyor musun?
- Sabe quem lhe fez isto?
- Bunu sen yaptın.
- Tu fizeste isto.
Bunu kimin yaptığını ikimizde biliyoruz.
Ambos sabemos quem fez isto.
Senin yaptığın gibi.
Como tu.
Değil, yaptığım aramaların ya da mesajların hiçbirine cevap vermiyor.
Não atende as chamadas e nem responde às mensagens.
Ablamın yaptığı da buydu.
Foi o que a minha irmã fez.
Beni mi dinlersiniz yoksa bu adamın ucuz suçlamalarını mı yutacaksınız? Onun yaptığı tüm samimiyetimle ucuz hitabet ve sahneleme.
Irão ouvir-me ou simplesmente aceitar o que ele disser com a sua arrogância e retórica barata?
Bunu kimin yaptığını bilemiyorum. Herkesin burada mutlu olduğunu sanıyordum.
Não sei quem pode estar a fazer isto.
Bunu siz yaptınız.
Vocês fizeram isto!
Bunu kimin, neden yaptığını bilmeliyim.
Preciso de saber quem está a fazer isto, e porquê.
Bütün zor işi senin yaptığını söylemeliyim kızım.
Devo dizer, rapariga, tu é que fazes todo o trabalho difícil.
Senin yaptığını biliyorum.
Sei que o fez.
Laboratuardaki insanlara yaptıklarını gördün.
Viste o que fez aquelas pessoas no laboratório.
Barbekü, siyahların da beyazların da her zaman yaptığı bir şey.
Tanto negros como brancos sempre fizeram churrasco.
Herkes siyahlara daha aşağı seviyedelermiş gibi davranıyordu, sanki beyazların yaptığı şeyleri yapamazlarmış gibi. Bu talihsiz bir şey, çünkü çocukken düşünme biçiminiz kolayca etkilenebiliyor.
Todos tratavam os negros como inferiores, como se não pudessem fazer o que os brancos faziam, o que é pena, porque as crianças são facilmente influenciáveis na maneira de pensar.
Yakitori yaratıcılığın zirve yaptığı bir yiyecektir.
Yakitori é um prato cheio de criatividade.
Et pişirmek için ateş kullanmak belki sadece insanların yaptığı bir şey.
Usar o lume para cozinhar carne talvez seja coisa que só os humanos fazem.
Yaptığımız iş için canını veren hayvana çok saygımız var.
Há muito respeito pelo animal que deu a vida pelo que estamos a fazer.
Şuna baksana şu topuzda yaptığın iş.
Quero dizer, o trabalho daquelas maçanetas.
Tatlı barında yaptıklarınız... burada da bazı değişiklikler yapma konusunda fikir verdi.
Ao ver o que vocês fizeram ao bar de sobremesas inspirou-me a fazer algumas melhorias por aqui.
Singer'ın Arjantin'de yaptığı gibi.
Ele vai aceitar o meu preço.
Evlat bugün aklını başından alacak bir şey yaptım.
Ajudou a acalmá-los. Significou muito para mim também.
Bu yaptığın çok uygunsuzdu. Siz kafanıza göre içeri dalarken işimi yapmamı nasıl bekliyorsunuz?
Nunca pediria que aceitasse a não ser que achasse que era pela justiça.
Ben kimseye bir şey yaptırmadım. Mick Danzig'le görüşme yaptığını biliyorum. - Ona ne söyledin?
E a ideia de a senhora nunca se intrometer... estende-se a mim e às minhas relações de negócios no Distrito Sul.
Olay buraya varmasın diye elimden gelen her şeyi yaptım.
Lembras-te do barco? Galápagos?
İki dönem belediye başkanlığı yaptı. Uç dönem senatoda görev yaptı. Ayrıca her törende lanet acil servis teknisyeni üniformasını giyiyor.
2 mandatos na Câmara, 3 no Senado e veste aquela maldita farda em todos os desfiles.
Başka biri olsa bana şaka yaptığını düşünürdüm.
Se não fosses tu, pensava que era uma partida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]