Yaşasın перевод на португальский
4,270 параллельный перевод
Yaşasın!
Sim!
Arka sundurmasında güzel bir salıncağı var. Yaşasın.
Bem, ela tem um belo baloiço no alpendre das traseiras.
Umarım biz kazanırız, yaşasın!
Espero que ganhemos!
Nihayet evlendiniz. Yaşasın!
Casaram-se finalmente!
- Yaşasın özgürlük!
- Viva a liberdade!
Diğer şehirlerdeki atlar bile onun adını duyup yaşasın özgürlük diye haykırdılar!
outros cavalos ouvem-no e entoam... Viva a liberdade!
Yaşasın One Direction!
Vive One Direction!
VIVA LA LIBERTÁ Yaşasın Özgürlük
VIVA A LIBERDADE
Hazır. Yaşasın!
Pronto!
Bırak da Attius, Romalı köleleri zincirlerinden azat etmeyi amaç edinmiş herkesin hak ettiği kaderi yaşasın.
Deixa que o Attius tenha o mesmo destino que todos aqueles que pretendam libertar os escravos romanos.
Bu olayın mesulleri de aynı kaderi yaşasın.
Espero que os responsáveis sofram igual destino.
- Yaşasın Tanrıça!
- Deusa do Granizo!
Babacığım, lütfen abimi affet. Hadi gidelim. Yaşasın Mahadev!
Vamos.
Yaşasın Thule!
Vida longa aos Thule.
Evet ama yatağın altında yaşasın.
Sim, mas talvez ele deva viver debaixo da cama.
Bırakın, bu puşt yaşasın.
Deixa o cabrão viver.
Bırak kibriyle yaşasın ve olanları görsün.
Deixa-a viver com a sua insignificância.
İzin ver yaşasın.
Deixe-o viver.
- Yaşasın, kafes de neyin nesi?
Para que é a gaiola?
Yaşasın... Uygunsuz.
Hip, hip!
Bırak kendi hayatını yaşasın, ahbap.
Deixe-a viver a vida.
Dönemimizin en büyük yönetmeni Woody Allen'ın... ki seçmelerim olan kişidir kendisi! Yaşasın James!
Viemos ver o Annie Hall, talvez o melhor filme de um dos grandes realizadores do nosso tempo, Woody Allen, com quem tenho uma audição.
Tamam. İyi. Yaşasın.
Suficiente Menos.
Yaşasın, eğlence!
Viva, diversão!
Yaşasın farklılık!
Vivre la différence!
Yaşasın.
Maravilha.
Yaşasın Brooklyn Dodgers.
Vida longa ao Brooklyn Dodgers.
Yaşasın bilim!
Ciência!
Yaşasın.
Que bom.
Bırak birazcık yaşasın.
Deixa-a viver um pouco.
Havza yasasına kızgın olduğunu sanıyorum. Sana değil.
Presumo que esteja chateado por causa do projeto.
Havza yasasını, Sancorp'un lobi faaliyetleri yüzünden geçiremedik.
A SanCorp fez-nos perder o Projeto da Bacia.
Evet, sayın milletvekili, havza yasası.
Congressista, sobre o Projeto da Bacia Hidrográfica.
Fakat koruma yasasının sadece Yarı Ölü Sendromu hastalarını korumadığını hatırlatırım. Ayrıca...
Contudo, se puder lembrar-lhes, este... acto de protecção, não somente protege os que sofrem da Síndrome do Falecimento Parcial, mas também...
Ben de CIA'i, İç Güvenlik'i, vatanseverlik yasasını ve sizin gözünüzde gözlüğünüz, elinizde çantanızla bu odada bulunma ve ahkam kesme hakkınız için savaşıp ölen pek çok kadını ve erkeği temsil ediyorum.
Represento a CIA, o Dept. de segurança, o Acto Patriótico e todos que lutaram e morreram pelo seu direito de estar aqui com os seus óculos, a sua mala e a sua conversa fiada.
Taliban yasasına göre suratınızın üzerinden arabayla geçerken, kardeşinize Clorox * içirme yetkim var.
De acordo com a lei Taliban, eu acho que estou autorizado a retirar a sua cara do autocarro enquanto faço com que a sua irmã beba Clorox.
Kongrenin tarihi birleşik oturumunda... Başkan, temsilcilerden Amerikan İş Yasasını geçirmelerini istedi.
Num discurso histórico a uma sessão conjunta do Congresso, o presidente implorou aos legisladores que aprovassem a Lei Emprego para Americanos.
Başkan, "Bu iş yasasını geçirin" cümlesini... konuşması sırasında 18 kez kullandı.
O presidente usou a frase, "Aprovem esta factura de empregos", 18 vezes durante o seu discurso.
Bu iş yasasını geçirin ki insanları işlere yerleştirebilelim. Amerika'yı yeniden inşa edebilelim.
Aprovem esta factura de empregos e podemos por as pessoas a trabalhar, a reconstruir a América.
Glass Steagall yasasını Bill Clinton kaldırdı ve ekonomimiz bu sebeple çöktü.
O Bill Clinton acabou com a lei Glass-Steagall, daí a nossa economia estar de rastos.
Egan Şehri'nin yasasını?
A Lei Egan?
Yaşasın!
- Sim!
Yaşasın! Ralphie!
Ralphie!
Schmidt. Biraz önce kıçın Hawley-Smoot Tariff yasasını ihlal etti.
Schmidt, o teu rabo violou a Lei dos Tarifários Hawley-Smoot.
Bir de silah yasasını kanunlaştırmak istiyorlar.
Porque será que querem legislar controlo de armas?
Milli Savunma Yetkisi Yasası'nı oku istersen.
Devia ler a Lei de Autorização de Defesa Nacional.
Adamların umumhanenin girişinde aylaklık ediyorlar. Ödemeyi reddediyorlar. Pazar günü yasası.
Há polícias a descansarem nas portas dos prostíbulos, a recusarem cumprir as leis do encerramento dominical.
Sen ve senin o ahbap çavuşların caddelerimizi orman yasasıyla yönetmek istiyor.
Você e os seus comparsas querem que as nossas ruas sejam regidas pela lei da selva?
Yaşasın.
Viva!
Vatandaşlık Yasası'nı da biliyor musun Tommy?
Tem intimidade com o Acto Patriótico, Tommy?
Kutuplaşma eldiveninin yanında metal giyinmenin ters yanı çekim kuvveti yasasının bir elemanı olmanı sağlaması.
O lado mau de usar a Mão da Polaridade... é que ficas sujeito às leis do magnetismo.