Îlk перевод на португальский
106,159 параллельный перевод
Hem de hemen. Yapacağım ilk şey bu olacak.
Na hora, a primeira coisa que farei.
Biri mahkemedeki ilk argümanımdı. Bu işi yapmak istediğimi anlamıştım.
Uma, na minha primeira argumentação em tribunal, sabia que era a minha vocação.
Birini ilk kovduğum zamanı hatırlıyorum!
Lembro-me do primeiro despedimento.
- İlk randevu gibi bir şey mi bu yani?
Então é um primeiro encontro? Claro.
İlk randevumuzu hatırlıyor musun?
Lembras-te do nosso primeiro encontro?
Underwood sınıra asker koyarsa onu dinlememelerini ilk ben söylerim.
Juro que, se o Underwood colocar soldados nas fronteiras, serei o primeiro a dizer-lhes para ignorar as ordens.
İlk raporlar yakıt deposundaki arızayı işaret ediyor.
Os primeiros relatos indicam algum tipo de mau funcionamento no depósito de combustível.
İlk ben insem iyi olur çünkü bok gibi görünüyorsun.
É melhor eu ir primeiro... porque tu estás horrível.
Annen ile,... ilk isimlerinizi kullanmanız iyi bir şey.
Suponho que seja bom que tu... a mãe já se tratem pelos primeiros nomes.
Atalarından fedakarlık yapacak ilk New Orleans cadısı değilmişsiniz gibi değil.
Não és o primeiro bruxo a fazer um sacrifício aos antepassados.
Tehdidini ilk seferde anladım.
Percebi a ameaça à primeira.
- İlk haftalar en kötüleriydi.
As primeiras semanas foram as piores.
Buraya ilk geldiğimizde dışarıdan sürekli müziğin, insanların dans edişinin, kahkahaların tınısı gelirdi.
Quando cá chegámos, havia sempre música lá fora. Pessoas a dançar, a rir.
Tanıştığımız ilk günü hatırlıyor musun?
Lembras-te de quando nos conhecemos?
Yeniden can bulduktan sonra yaptığın ilk şey senin gibi bir manyağa kendini adamış cadıları katletmek oldu.
A primeira coisa que fizeste após renasceres foi massacrar as bruxas que te seguiam.
Herhangi bir tartışma ve sorun yaşanmadan yüzyıllar sonra ilk defa hep birlikte bir çatının altındayız.
Juntos debaixo do mesmo tecto, pela primeira vez em séculos, sem que haja uma discussão ou ressentimentos.
- İlk karşılaştığımızda denediğin için.
Tentaste fazê-lo quando nos conhecemos.
Düşmanımızın ilk kırığını istiyorsan, iznim var.
Se queres ser o primeiro a lidar com o nosso inimigo, à vontade.
İlk Fransızca kelimelerin. İşte, gidelim.
Vamos lá
Bana ilk güldüğün zamanı hatırlıyor musun, sana domates toplamaktan bahsettiğimde?
Lembras-te de te rires de mim Quando falei em apanhar tomate?
İlk sarhoş olduğumuz ve oda tuttuğumuz zamanı hatırlıyor musun?
Lembras-te da primeira vez que ficamos bêbados e alugámos um quarto?
Hayır, demek istediğim... ilk seferi hatırlıyor musun?
Lembras-te da primeira vez?
Bizim ilk mobilya siparişimizdi, tutarı 10.000 dolardı. Sanderson'lar içindi.
Foi a nossa primeira encomenda de móveis que rendeu 10 mil dólares, para os Sanderson.
Riverdale'e ilk gelişin mi?
É a primeira vez que vens a Riverdale?
- İlk başta benim fikrimdi bu!
- Era essa a minha ideia!
- İlk kez öldürdün değil mi?
Foi a tua primeira morte, não?
Ancak o zamandan beri yolumuzu kaybettik. Çorak Topraklar'ı karmaşadan yaratan ilk gelenekleri unuttuk. *
Mudámos de hábitos desde então, esquecemos as tradições que retiraram Badlands ao caos.
Empedocles de şu basit soruyu sorduğu bilinen ilk insandı :
Empédocles foi o primeiro a fazer a pergunta simples.
New York'a ilk ziyaretinizden beri siyasi faaliyetleriniz ve bağlantılarınız çok ilgisini çekmiş, efendim.
Interessa-se muito pela sua actividade e afiliação política desde a sua primeira ida a Nova Iorque.
Müsait ilk boşluğumda sizinle görüşeceğim.
Reservo-lhe uma hora na minha agenda.
Bu senin üçüncü boşanman. Ama ilk kalça dövmen.
Terceiro divórcio, primeira tatuagem no rabo.
Bana hızlıca cevap ver. Doğru olmasına gerek yok. Aklına ilk geleni söyle.
Quero resposta imediata, fala sem pensar.
İlk ne zaman böyle hissetmeye başladın?
Quando começou o sentimento?
– İlk defa Marcel'e katılıyorum.
Desta vez, concordo com o Marcel.
İlk dersimizdeki kalemler bir türlü aklımdan çıkmadı.
Foi inevitável pensar nos lápis. Da nossa primeira aula?
İlk mülakatıma geç kalacağım. Harika.
Vou chegar tarde à primeira entrevista.
Elmadan aldığım ilk ısırık bu.
Esta é a primeira resposta positiva.
İlk ders ücretsiz Herr...
A primeira lição é grátis, "Herr"...
Bu daha ilk Nobel.
É apenas o primeiro Nobel.
İlk modeli yaptığımda bir iyonlaşma odası düşünmüştüm ama havanın yeterli bir yalıtkan olacağına ikna olmamıştım.
Quando construí o primeiro modelo, considerei uma câmara de ionização, mas não fiquei convencido de que o ar fosse um dieléctrico suficiente.
Bir ışık hüzmesinin yanında gitmeyi ilk hayal ettiğimden beri beni rahatsız ediyordu :
Desde a primeira vez que me imaginei a acompanhar um raio de luz, isto incomoda-me.
- Hayır, ilk ben el kaldırdım.
- Sou eu. - Não, eu levantei a mão primeiro.
Buraya ilk geldiğimde benden büyük beklentileri vardı.
Quando cheguei aqui, eles tinham grandes esperanças para mim.
Gülümsedi. İlk defa.
Ele sorriu.
İlk kim? - O.
Quem é o primeiro?
Biraz daha akıllılık etseydin bu işi ilk seferde başarırdın belki.
Se fosses mais esperta, podias ter feito bem o trabalho à primeira.
Bu mücadeleyi ilk veren kişinin sen olduğunu sanıyorsun.
Achas que és o primeiro a travar esta luta?
- Burası Moll Dyer'in bedeninin ilk olarak bulunduğu yer.
É onde encontraram o corpo da Moll Dyer.
Devrim olduğunda ilk kim giyotine sürülür sence?
Numa revolução, sabes quem vai à guilhotina primeiro?
- İlk tecrübem değil.
- Não é a primeira vez que faço isto.
Şimdi... İlk işimize gelelim.
A primeira ordem de trabalhos.