Ever перевод на русский
278 параллельный перевод
- Ah, ever.
- О, да.
Ama biraz solgun görünüyorsun evlâdım. Çok mu ders çalıştırıyorlar sana yoksa? - Ever doğru.
Родной, да у тебя круги под глазами, наверное, ты много занимаешься.
Swept on for ever
* Унесенный навсегда *
And for ever my heart will yearn
* И навеки сердце мое затосковало *
Gone, gone for ever
* Ушла, ушла навсегда *
Gone, gone for ever
* Ушел, ушел навсегда *
- Ever
- Да?
Karım sabah orada olacağını söyledi. Ever.
Моя жена будет у вас сегодня утром.
# Don't know how # # I ever made it through. #
* Я не знаю, Как выбрался на вoлю
Ever. Her şeyi.
Да, все.
Küçük gezegeninizi yok edeceğiz Eğer bizi kızdırırsanız...
* We'll destroy your little planet If you ever get us mad
"l'm the Only Hell ( My Mama Ever Raised )".
"Она играет в одиночку, я пью двойной". "Я единственный мамин чертенок"
... rastladığı, düzdüğü veya babası olduğu herkesi öldüresiye döverdi. Eğer ben...
Одно уж точно ясно he beat the hell out of anything he ever came across, screwed or fathered.
- Ever artık, birbirimizi anladığımıza göre başka bir yerden alış-veriş yapacağım.
Ну, теперь когда мы друг друга поняли, я буду чистить вещи где нибудь еще.
# But none of them will ever love you the way I do #
Но никто из них не будет любить тебя так, как я.
Ever.
О, да.
- Ever, vardı.
Если ты поклялась защищать невинных не должно иметь значения из какого они измерения. - Нет, был.
- Birileri? - Ever.
Да вот именно!
Her zaman, hackerlar, sonsuza kadar,
Ever more, hackers, ever more. Больше никогда, хакеры, больше никогда.
- Neden asla destekleyici olamıyorsun?
- Why can't you ever be supportive?
Bildiğim tek yol üzerinde yol alıyorum
* Going down the only road I've ever known
Washington'daki en zor görevde bulunduğu ve bu göreve atanmış en tartışmalı kişi olduğu söyleniyor.
Его работа была названа самой трудной в Вашингтоне... His job has been called the toughest in Washington а его самого - самой противоречивой фигурой которая когда-либо была на этом посту. ... and he is the most controversial figure that has ever held the job.
Walter Lippmann onun için hem en iyi hem de ordu üstünde sivil kontrolü kuran ilk savunma bakanı diyor.
Уолтер Липман называет его не только лучшим министром обороны... Walter Lippmann calls him both the best secretary of defense но ещё и первым, кто когда-либо устанавливал гражданский контроль над военщиной. ... and the first one to ever assert civilian control over the military.
Hiçbir zaman söylemenizi istemem, ama kazandığımızı biliyoruz. "
Я не хотел произносить это, но вы знаете что мы победили, и я знаю что мы победили. "I don't want you ever to say it, but you know we won, I know we won."
Evet, elbette.
Have you ever been wrong, sir? - О, да, действительно.
Bazı testlerde o güne kadarki en yüksek notları aldık.
В некоторых тестах у нас были самые высокие отметки, которые когда-либо вставлялись. In some tests we had the highest marks that had ever been scored.
Şirketin tarihinde, Ford ailesi dışından seçilen ilk başkan bendim.
Я был первым президентом в истории компании... I was the first president in the history of the company из тех, что когда-либо стал президентом не являясь членом семьи Форд. ... that had ever been president other than a member of the Ford family.
Kararlıydık ve hiçbir bomba veya Amerikan baskısı bizi asla durduramazdı. "
"Мы были полны решимости к этому... " We were determined to... "... и никакое количество бомбёжек или американского давления никогда не остановило-бы нас. " "... and no amount of bombing or U.S. Pressure would've ever stopped us. "
Hiçbir zaman bu ekonomik siyasi ve askeri gücü tek taraflı uygulamamalıyız.
Я не верю что мы когда-нибудь... I do not believe we should ever применим экономику, политику или военную силу в одностороннем порядке.
Asla, asla.
Никогда такого не было. Never, ever.
Duyduğum en cesurca şeydi.
That's the bravest thing I've ever heard.
Ever, acıtmadı bu arada.
Хе, это не больно, наверное.
Ever. Parkta atlıkarıncanın yanındaydık yağmur yağıyordu.
Да, мы были в парке, на каруселях.
Kimse benim için bu kadar uğraşmamıştı, hem de defalarca.
Nobody's ever gone out on a limb like this for me. Время и время снова.
Ever had an 8-year-old's leg fall on your face after a bombing?
Скажи мне, когда на тебя падала нога 8-го ребенка после взрыва? Когда?
Ever.
Да.
"Eğer seni terk etmek istesem" "Bunu yazın yapmazdım"
o / ~ If ever I would leave you o / ~ Покину даже если я тебя o / ~ It wouldn't be in summer o / ~ Не летом - это точно ;
"Ama eğer seni terk etseydim" "Bunu sonbaharda yapmazdım"
o / ~ But if I ever leave you o / ~ Покину даже если я тебя o / ~ It shouldn't be in autumn o / ~ Не осенью - это точно ;
# Üzgün gözlerle izliyorum
And I watch with my ever sorry eyes
# Hayatında hiç, ama hiç
Don't you ever, don't you ever
# Eğer olur da beni terkedersen
If you should ever leave me
# Sana her şeyden daha çok ihtiyacım var...
And I need you more than ever...
"O geçerken ruhu o kadar büyüyecek ki, kuzey ışıkları her zamankinden daha çok parlayacak."
"When he passes, the northern lights will shine brighter than ever before."
? Ne yapabilirim ki aşk kuralları koyuyorsa?
What else could I do when ever love makes the rules
Ever, ağırdan alabilirim.
Да, это я могу.
- Ever, oradaki gerçek bir goril mi?
Ага. А это - настоящая горилла?
# But passion ever spins our plot
# " страсть не повернетс € спиной
Şu kalabalığa bakın.
Boy, does he ever.
- Bak, 8 çekim daha var. - Ever.
- Слушай, мне нужно снять ещё восемь кадром.
- Dolu ever.
Три валета.
( Just let go of all you've ever known... ) ( You can put your hand in mine ) Bütün gece 2 kelime etmedin.
Ты и двух слов не сказал за весь вечер.