Yaşlanmış перевод на русский
228 параллельный перевод
Nicodem der ki : 'Yaşlanmış bir adam nasıl doğabilir?
Никодим сказал : "Как человек может снова родиться, если он стар?"
Böyle şeyler için yaşlanmışım.
Становлюсь уже слишком старым для этой работы.
Keşke yaşlanmış olsaydım da, sana olan adanmışlığım bir son bulsaydı.
Я хотела бы быть уже старой, посвятившей тебе всю свою жизнь.
O zamana kadar çoktan yaşlanmış.
К этому времени он состарился.
" Bu gece bir yıl yaşlanmış olsam gerek korkudan öleceğimi düşünerek
Я честно, чуть не поседел...
O'nu yaşlanmış, kırışıklarla, ak saçlı hayal edemiyorum.
Старик с седыми волосами. Странно, на похоронах почти никого не было.
Ne kadar da yaşlanmışız!
Как мы с тобой постарели!
Bana yaşlanmış görünmedin. Sence ben nasılım?
Мы знакомы уже 10 лет с моего первого дня на службе.
Artık yaşlanmış park bekçileri kendilerinden küçük dadılarla zaman öldürüyor.
Немощные старики, хранители парка, проводят здесь дни бок о бок с молодыми няньками.
Yaşlanmış Mike.
Злобным стариканом Майком.
Yaşlanmış hissediyor musun sen?
Ты себя чувствуешь стариком?
- Yaşlanmış.
Старым.
Kendini bir yıl daha yaşlanmış ama hiç zenginleşmemiş bulduğun bir zaman.
И хотя к твоему возрасту прибавится единица... к капиталу не прибавится ни единого пенни.
Nedeni çok yaşlanmış olmam.
Я слишком старый для этого.
Seni yaşlanmış olarak görmüyorum.
Я не вижу, чтобы ты состарилась.
Yaşlanmış olmalı. Başka seçeneği yok.
Конечно, старая, у нее нет выбора.
- Yaşlanmış her tarafı pislikle kaplanmış, düdüğü de yok.
– Он старее полностью покрыт грязью, без свистка.
Yaşlanmış mıyım Norman?
Я постарела, Норман? .
Babam yaşlanmış ve hastalanmıştı.
Моя семья страдала. Мой папа стал старым и больным и не мог больше работать на земле.
İki tarama arasında 23 dakika yaşlanmış olman gerekiyordu ama bu seviyelere göre sadece 20 dakika yaşlanmışsın.
За время, прошедшее между двумя сканированиями Вы должны были состарится на 23 минуты, но исходя их степени клеточного распада, Вы постарели только на 20 минут.
Senin kiralık adamın çok yaşlanmış Ralphi.
Твои телохранители стареют, Ральфи.
Yaşlanmış olabilirim, ama unutmadım.
Может я и старый, но я не забыл.
Geri dönebilirsen 4 yıl yaşlanmış olacaksın ama Dünya'da 50 sene geçmiş olacak.
Вернувшись, ты станешь старше на 4 года, а на Земле пройдёт 50 лет.
Bugün Agides'i görünce, bu kadar yaşlanmış olması beni şoke etti.
Просто я был слегка поражен увидев сегодня Агида таким постаревшим, и тут я...
Yaşlanmış olmana rağmen.
Хотя ты и постарел.
Gerçekten yaşlanmış.
Он такой старый!
Uh, ve o da bana iki tane yaşlanmış beygir bıraktı, bilirsiniz ve sonra onları geri almaya geldiğinde bunlar benim atların değil dedi.
Он оставил мне двух старых кляч. А когда вернулся, вдруг заявил, что эти лошади не его. Я сказал : "Ну как же, они твои".
Onun, yaşlanmış bir ödül savaşçısı gibi yorgun ve bitik bir durumda odaya dalması beni çok şaşırtmıştı. " " Sonunda kapı açıldı.
" Ќаконец, дверь открылась.
Yaşlanmış insanları evlerinden atıp, kürklerini alıp onları fırtınalara bırakırlarmış.
Выгонять стариков и больных на мороз, на съедение белым медведям.
Gerçekten çok yaşlanmış.
Он очень постарел.
Kendisini yaşlanmış hissediyordu ve etrafına bakıp,
Он чувствует старость, оборачивается и думает,
Yaşlanmış bir maskottan daha kötü ne olabilir ki?
Может ли быть что-то бесполезней старого талисмана?
Tanrım, yaşlanmış.
Боже, он постарел.
Biraz yaşlanmış olsa da iyi bir faredir kendisi
Он немножко стареет, но это хороший мышонок.
Bir haftadır buradayım 20 yıl yaşlanmış gibiyim.
Я нахожусь здесь уже целую неделю. - Это всё равно что постареть на 20 лет.
7 yıl! Yaşlanmışım.
Какой я старый.
- İki sene. Yaşlanmış olmalıyız.
Должно быть мы постарели.
Sahildeki bu iş için çok yaşlanmış
Он приехал из Англии.
Torunlarını Caladan'da en son gördüğünden bu yana yıllar geçti. Ve altı ay, yaşlanmış olmalılar.
Ни одна Бене Гессерит не действует с нечистыми, злыми намерениями.
Şey, insanın bedeni yaşlanmış olabilir, ama içindeki ruhu eskisi kadar genç ve coşkulu olabilir.
Его тело стареет,.. но дух его навсегда останется молодым и неустанным.
Şimdi ise bir başıma... ağaca yaslanmış ağlıyorum.
¶ А теперь я лежу одна ¶ И плачу рядом с ивой
Yaşlanmış görünüyordu. Onu zor tanıyabildim.
Он постарел.
"Yemliğe yaslanmış annem ona sessizce şöyle dedi :"
Подле локоть на яслях, моя мать сказала ей нежно :
Sadece, sana aşık olan kimse kalmayınca yaşlanmış sayılırsın.
Однакo...
Erken çocukluk yıllarıma baktığımda kendimi cama yaslanmış hiçbir zaman değiştiremeyeceği bir dünyayı izleyen ve bu dünyanın kendi başına değişmesini umut eden bir çocuk gibi görüyorum.
Когда я вспоминаю свое раннее детство... я вижу себя маленьким мальчиком, прильнувшим к окну постоянно смотрящим на мир не в силах ничего изменить но надеющийся, что все изменится само.
Ağaca yaslanmış tartışıyor olan adam.
Который стоит напротив.
Nasıl yaslanmışım? - Nasıl mı yaslanıyordun?
ќкей, ну и что же в этом близкого...
"Yanlışlıkla düğmeye yaslanmışım da."
Я нажала на кнопку нечаянно.
"Bir bahar akşamı telefon direğine yaslanmış, uzun uzun düşünüyordum... Gerçek, bir katilin kalbinde saklı."
Весенней ночью я размышлял об истине, сокрытой в сердце убийцы.
Data'yı ilk gördüğümde, sanal güvertede bir ağaca yaslanmış ıslık çalmaya çalışıyordu.
Первый раз я увидел Дэйту, он, прислонившись к дереву на голопалубе, пытается насвистывать.
Bu bok için yaşlanmış olmalıyım.
Стар я для таких переделок.