A bee Çeviri Türkçe
1,123 parallel translation
Oh, that is the abdomen of a bee, I would think.
Ah, bu bir arının karnı ( abdomen ), sanırım.
It's a tiny insect parasite called a Strepsipteran, which is parasiting a bee, and what you saw was the Strepsipteran poking out below the armor plating of the bee, there.
Bu, bir arıya asalaklık yapan Strepsipteran isimli minik bir parazit ve gördüğünüz şey, arının zırhının aşağısından çıkmış bir Strepsipteran idi, işte.
Meanwhile, the blood makes a bee-line to parts of the body that openly indicate desire.
Bu arada kan arzuyu belli eden organlara doğru kestirmeden harekete geçer.
It might be like an allergic reaction to a bee sting.
Arı sokmasına karşı görülen alerjik tepki gibi de olabilir.
It's a bee sting.
Arı sokması.
- It's a bee sting!
- Arı sokması!
Hell of a bee sting, then.
Devasa bir arı sokması o zaman.
No, it's more like a sting... from a bee, I don't know.
Hayır, arı iğnesine daha çok benziyor bilmiyorum.
Like a bee.
Arı vızıltısı gibi.
He makes a bee-line for the nearest whorehouse.
Adam da derhal en yakın genelevin yolunu tutmuş.
He was running from a bee.
Arıdan kaçıyordu.
It says'bee,'and there's a picture of a bee on it!
"Arı" yazıyor ve üstünde de bir arı resmi var!
It was just the story of an American boy who fell in love with Montserrat decided he wanted to marry and spend his life with her while they danced to a Bee Gees song.
Bu, bir Bee-Gees şarkısıyla dans ederken Montserrat'a âşık olan ve onunla evlenip hayatının sonuna kadar onunla birlikte olmak isteyen Amerikalı bir adamın hikâyesi.
- What's this, a bee?
- Bu arı nedir?
This is a bee.
Bu bir arı.
- Stung by a bee, Scott?
- Arı mı soktu Scott?
Plus, I was running from a bee.
Ayrıca, bir arıdan kaçıyordum.
There's a bee out there the size of a wood finch.
Dışarıda ağaç yuvası büyüklüğünde bir arı var.
Perhaps you have a bee in your bonnet.
Belki de içinde arı vardır.
Son of a bee.
Kahpenin evladı.
When Morgan gets a bee in his bonnet...
Morgan bile çalışıyorsa...
Float like a butterfly! Sting like a bee!
Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım!
You're a bee, fly.
Sen bir arısın, uçsana.
Because the honorable Elijah Muhammad Ali... floats like a butterfly and stings like a bee.
Çünkü onursal Elijah Muhammad Ali Kelebek gibi uçuyor arı gibi sokuyor.
A bee will come to the sap.
Çiçeğin özüne bir arı konacak.
- Just a bee.
Sadece bir arı.
There's a bee in my eye, sir.
Gözümde bir arı var, efendim.
A bee just stung me, eh?
Arı ısırdı.
" I want to be a beekeeper, I want to keep bees.
"Arı yetiştiricisi ( bee : arı, keeper : tutucu ) olmak istiyorum, arıları tutmak istiyorum."
Billy got stung by a bee!
Billy'i arı soktu!
I'm a reporter at The Bee.
Bee'nin muhabirlerinden biriyim.
He's a fifth-grade spelling bee winner.
O da beşinci sınıf heceleme şampiyonu.
You're a flower for a hungry bee.
Sen aç bir arı için çiçeksin.
- A big bee.
Büyük bir arı.
Yeah, there's a spelling-bee winner.
- Evet, heceleme şampiyonları var.
Yeah. Well, one bee-sting may be an annoyance... but a hundred of them can kill you.
Bir arı sokması seni en fazla rahatsız edebilir ama yüz tanesi öldürebilir.
"Bee a good listener."
"Arı, iyi bir dinleyicidir."
- A bit of the Bee Gees, I suppose? - Oh, God.
- Sütyeniniz nasıl?
For as long as I can remember my grandmother and her friends have been part of a quilting bee.
Kendimi bildim bileli büyükannem ve arkadaşları hep birlikte yorgan dikerlerdi.
The day Sam drove me to my Great-aunt Glady's house the Grasse Quilting Bee was there, setting up to make a new quilt.
Sam'in beni büyük teyzem Glady'nin evine bıraktığı gün... Grasse yorgan grubu yeni bir yorgana başlamaya hazırlanıyordu.
I'm a wrestler known as the Bumble Bee.
Tanımadın mı, ben ünlü pankreasçı Eşek Arısı.
How about we challenge them to a spelling bee?
Onlarla imla yarışması yapmaya... ne dersiniz?
Is that a big bee?
Büyük bir arı mı?
According to surgeons, he could be a stockpile for organs... blood... cells For every Mac Bee
Ameliyatlar ayarlanmıştı, kaynak olarak kullanılacaktı organları... kanı... hücreleri bütün Mac Bee'ler için.
I am not a Mac Bee, We're not even brothers
Mac Bee'lerden değilim, ayrıca kardeş de değiliz.
The President Mac Bee is having a lot of nightmares.
Başkan Mac Bee'nin gördüğü kabuslar sıklaşmaya başladı.
He ended as a cobaye for the surgeons of Mac Bee like many others
Kendini, diğerleri gibi Mac Bee'lerin ameliyat kobayı olarak buldu.
– A bit of the Bee Gees, I suppose?
- Belki biraz Bee Gees? - Tanrım.
And they have a queen bee and we have a queen bee in this country.
Onların bir de kraliçe arıları var ve bu ülkede de bir kraliçe arı vardı.
You're like a queen bee!
Sen kraliçe arı gibisin!
A canadian agricultural project involving bees or bee husbandry.
- Arıları ve arı ziraatini kapsayan bir Kanada tarım projesi.
bees 120
beethoven 85
beech 20
beene 19
beetles 16
beens 21
been a while 101
been busy 29
beer pong 16
been there 278
beethoven 85
beech 20
beene 19
beetles 16
beens 21
been a while 101
been busy 29
beer pong 16
been there 278