A bit of everything Çeviri Türkçe
228 parallel translation
A bit of everything - real estate, stock market.
Her işe bulaştım - biraz emlak, biraz borsa.
It's a bit of everything.
Her şeyden biraz var.
- A bit of everything.
- Hepsin den biraz.
Right, a bit of everything.
- Hepsinden biraz demek.
A bit of everything. Depends who's paying.
Oyununa göre her şeyim.
A bit of everything.
Hepsinden bir parça.
Orion checks, Colonial cubits... You got a bit of everything.
Orion çekleri koloni cubitleri her şeyden biraz var.
We raised a bit of everything and did it badly.
# Her şeyden biraz yetiştirdik, ama kötü yetiştirdik.
- A bit of everything.
- Ne iş olursa.
Writer, journalist, a bit of everything... - I like to write, too...
Yazar, gazeteci, hepsinden biraz... — Ben de yazmayı severim...
In fact, Lucien Celine does a bit of everything, except give out information.
Aslında Lucien Celine her işle bir parça ilgili, bilgi vermek dışında.
Sushi Surprise, a bit of everything.
Suşi Süprizi, her şeyden biraz.
With a bit of everything.
Hepsinden biraz.
Oh, I taught a bit of everything in China.
Çin'de çok şey öğrettim.
How each of us is a bit of everything.
Hepimiz, her şeyin birer parçasıyız.
Sometimes you get good cold meats, sometimes fowl, a bit of everything.
Bazen dondurulmuş güzel et buluyorsun bazen tavuk, her şeyden birazcık.
- A bit of everything.
- Herşeyden birazcık.
Bring us a bit of everything you have, that way we won't get mixed up.
Dur yahu... Sen en iyisi her şeyden getir. Böylece kafamız karışmaz.
- I dabble in a bit of everything.
- Biraz ondan biraz bundan.
But he does a bit of everything.
Ama her şeyden biraz yapar.
Then I go to the kitchen, get something from the fridge... and go to the living room. I turn the TVand watch a bit of everything.
Sonra ben mutfağa giderim ve buzdolabından bir şeyler alırım... Ve oturma odasına geçerim. Televizyonu açıp her şeyden biraz seyrederim.
A bit of everything.
Hepsinden biraz.
Perhaps a bit of love would've changed everything.
Belki bir parça sevgi her şeyi değiştirebilirdi.
I've done a little bit of everything.
Her şeyden biraz yaptım.
Bit of everything : assistant director on Poverty Row, four-day quickies sold a couple of story ideas.
- Herşeyden biraz ; Poverty Row'da yardımcı yönetmenlik, kısa filmler ve senaryolardan birkaçını sattım.
With me it's... it's a little bit of everything.
Bende - Her şeyden biraz var. Sırt ağrısı ve baş ağrısı.
You think a bit of bread is enough to put everything right?
Bir parça ekmekle, her şeyi yoluna koyacağını mı sanıyorsun?
Oh, I've done a little bit of almost everything.
Oh, Benim yapmadığım iş yok, her işte biraz çalıştım.
A little bit of everything.
Her türden biraz.
I feel a bit of an intruder, your anniversary and everything.
Kendimi davetsiz misafir gibi hissediyorum.
There will be time for everything, with a bit of luck.
Biraz şansla, her şey için zaman olacak.
A bit more of everything.
Her şeyden bir parça.
Oh, a bit of everything.
Acaba bunun sefasını sürebilecek misiniz?
Oh, a little bit of everything.
Herşeyden biraz işte.
A little bit of everything I like.
Sevdiğim ne varsa, hepsinden azar azar.
He said a little bit of everything.
Her şeyden biraz dedi.
I'm a little bit of everything, I guess.
Her şeyden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum, aslında.
Oh, you know, a little bit of everything.
- Bilirsiniz her zamanki şeyler.
Just remember how comforting it will be to look around this magnificent home and always see a little bit of Edwina in everything.
Düşünsene, bu harika eve bakıp herşeyde bir parça Edwina görmek ne kadar rahatlatıcı olacak.
Yeah, they sell a little bit of everything.
Evet, her şeyden az çok bulunur.
Now, I know that doesn't make a bit of difference... I know that it's still all my fault, but he's the one who did everything!
Bir fark yaratmayacağını... ve bunun benim suçum olduğunu biliyorum ama her şeyi kendisi yaptı!
We tried to make our way up through the middle of it, but it turned into a mixed, high-density field, little bit of everything.
Ortasından geçmeye çalışırken, karma mayınlardan oluşmuş çok yoğun bir alan olduğu çıktı ortaya.
You did everything just right. Including a little bit of... tough love.
Herşeyi tamamen doğru yaptın... birazcık... zorlu sevgi de dahil.
Man, I feel like a bit of a scum bucket doing this... since I came here as an officer of the law... and the situation and everything... but I feel like I'd be a fool... if I didn't do something I really want to do... which is to ask you for a date.
Buraya bir polis olarak geldim, yani kendime pek... yakıştıramıyorum ama... gerçekten istediğim bir şeyi... yapmazsam da aptallık... etmiş olacağım... yani seninle buluşabilir miyiz?
I put a Iittle bit of everything.
Hepsinden bir parça koydum.
- Oh, a little bit of everything.
- Karışık bir şeyler.
Everything came there one bit a dead end, not only in terms of work.
Orada içinden çıkılmaz bir duruma düştüm. Her konuda öyleydi.
I'm hoping it's gonna give us a bit more understanding of each other and the way things are said and the way things, the way we go about it, discussion in general, or the whole, everything really
Bunun birbirimizi daha iyi anlamamızı sağlamasını umuyorum. Özellikle bir şeylerin söyleniş biçimini. Bir şeylerin oluş biçimini.
Because they're just a little bit of everything.
Gördün mü, çünkü, uh, onlar her şeyin biraz karışımı değil mi?
With a bit of effort, everything will be fine.
Az biraz çaba ile her şey iyi olacak.
- I do a little bit of everything.
- Her şeyden biraz anlarım.