A dream come true Çeviri Türkçe
499 parallel translation
Well, here's a story of such a dream come true.
Bu, böyle bir hayalin gerçekleşmesinin öyküsüdür.
To see them in such a grand residence, graced by the touch of so beautiful a lady, is a dream come true.
Onları böylesine büyük bir malikanede görmek, bu kadar güzel bir leydinin zarafetle onlara dokunduğunu bilmek, bir rüyanın gerçekleşmesi gibi.
A dream come true.
Rüyam gerçekleşti.
For a lowly barmaid, it was like a dream come true.
Aşağılık bir garson için, bir düşün gerçek olması gibiydi.
It's a dream come true
Gerçekleşen bir hayal
Can such a dream come true?
Bu rüya gerçek olabilir mi?
# On the day that you were born the angels got together # And decided to create a dream come true
# Doğduğun gün, bütün melekler biraraya geldiler # ve gerçekleşecek bir rüyayı yaratmaya karar verdiler
This is a dream. It's a dream come true.
- Rüyalarım gerçek oldu.
- Yeah. Like a dream come true.
Gerçekleşen bir rüya gibi.
A dream come true
Gerçekleşen bir hayalsin
It's as if tonight were a dream come true.
Bu gece sanki bir hayal gerçek oluyor.
- A dream come true.
- Bir rüyanın gerçekleşmesi.
It's like a dream come true.
- Altı. Gerçekleşen bir rüya gibi.
Look, let's get it on with these two, score points and go back to Lisa. This is like a dream come true.
Gel şu ikisiyle işi pişirelim Lisa'ya döneriz.
You know, it's like a dream come true.
Bilirsin, bu sanki bir düşün gerçekleşmesi gibi.
YOU SEE, DAD THAT WOULD BE A DREAM COME TRUE FOR HER.
Gördüğün üzere baba... bu onun rüyasının gerçekleşmesi.
You're a dream come true
Sen düşlerimin gerçek halisin...
Sure would be a dream come true if we could keep him.
Onu tutabilirsek eminim bir rüya gerçekleşecek.
It's like a dream come true.
Bu gerçek olan bir rüya gibi.
- You're a dream come true for me!
- Gökten inmiş meleğimsin.
It's like a dream come true.
Sanki bir rüya gerçek oldu.
It was just me and the salmon, like a dream come true.
Sadece ben ve somonlar var tıpkı bir rüya gibi.
What can I say, it was just me and her, like a dream come true.
Ne diye bilirim ki, sadece ben ve o'yduk bir rüya gibiydi.
What can I say, it was just me and her, like a dream come true.
Ne diyebilirim ki, sadece ben ve o bir rüya gibiydi.
It was just me and her, like a dream come true.
Sadece ben ve o, bir rüya gibiydi.
It was just me and the salmon, like a dream come true.
Sadece ben ve somonlar bir rüya gibiydi.
It would be a dream come true.
Rüyaların gerçekleşmesi olurdu.
For me, it's like a dream come true.
Bu benim için gerçekleşen bir düş.
And decided to create a dream come true
# Ve bir rüyayı gerçek kılmaya karar verdiler #
It's a dream come true.
Bir rüya gerçeğe dönüştü.
It's a dream come true.
Hayallerim gerçek oldu.
- It's like a dream come true.
- Farklı mı? Hayallerim gerçek oldu.
Like a dream come true.
Bir rüyanın gerçekleşmesi gibi.
It's a dream come true.
Gerçekleşen bir hayal bu.
This is a dream come true.
Bu bir hayalin gerçeklesmesi Paul.
It's like a dream come true for me.
Benim için bir hayalin gerçeklesmesi gibi.
Oh, a dream come true, by gum.
Vay canına! Bir hayalim gerçek oldu.
This place, the way it is, it's like a... Like a tomb of Rie's dream that can never come true.
Burası, öyle bir şekilde ki Rie'nin asla hayata geçmeyecek hayalinin mezarı gibi.
A dream of 20 years come true.
20 yıllık bir düş gerçekleşti.
It's a dream which the American Transport Command and the Royal Air Force made come true.
ATC ve RAF'ın gerçeğe dönüştürdüğü şey... bir rüyaydı.
A wonderful dream come true.
Harika bir rüyanın gerçekleşmesi.
I have yet to have a dream that did not come true, provided I waited long enough.
Yeterince beklememe rağmen gerçekleşmeyen bir hayalim olmadı.
Yours was a dream of the future come true.
Sizin hayaliniz, geleceğin gerçekleşmiş haliydi.
He shouldn't have made this trip, but he's a scientist and this is a scientist's dream come true.
Bu seyahati yapmamalıydı, ama... o bir bilim adamı ve bu da onun için bulunmaz nimet.
But they say if you dream a thing more than once, it's sure to come true ; and I've seen him so many times.
Ama bir şeyi rüyanda sık görürsen gerçek olur derler ve ben onu o kadar sık görüyorum ki.
I don't have much ambition, but : if I could make this dream come true : to be happy with a woman :
Pek tutkulu değilim ama... eğer bu rüyayı gerçeğe dönüştürebilirsem... seçtiğimiz hayatta... ömürboyu mutlu olabiliriz.
A place where our dream will come true
Rüyamızın gerçekleşebileceği bir yere.
On a dream that won't come true
Olanaksız bir düş için
When I was little... my mother used to say if you had a special dream... you shouldn't tell anyone or else it wouldn't come true.
Ben küçükken... annem, güzel bir rüya görürsen kimseye anlatma yoksa gerçeğe dönüşmez diye söylerdi.
I mean a dream you dream about all the time and it keeps you going, dreaming about it hoping it will come true.
Sürekli hayalini kurduğun ve ümitle seni peşinden sürükleyen birşey demek istedim gerçekleşmesi için peşinden koşup durduğun.
We're talkin a city boy's dream come true... for two fabulous weeks.
Bir şehir çocuğunun rüyalarının gerçekleşmesinden bahsediyoruz hem de iki harika hafta boyunca.