A few things Çeviri Türkçe
4,095 parallel translation
I'm trying to get a jump on a few things before I start next week.
Ben önümüzdeki hafta işe başlamadan önce bir kaç şeye göz atmaya çalışıyorum.
I'm contemplating a few things.
Bazı şeyler tasarlıyorum.
There are a few things we don't know about this Warlow.
Warlow hakkında bilmediğimiz şeyler var.
Listen, over the next few days, you're going to hear a few things about me.
Dinle, ilerleyen günlerde hakkımda birtakım şeyler duyacaksın.
Maybe learn a few things, too.
Belki birkaç şey de öğrenirsiniz.
Well, I'll have to move a few things around, but yes, I am.
Programımda bazı değişikliklere gitmem gerekecek ama evet, müsaidim.
There's a few things that we know about Vivian Maier.
Vivian Maier hakkında sadece birkaç şey biliyoruz.
I've done a few things lately.
Son zamanlarda birkaç şey yaptım.
Actually, I'd like to share a list of a few things I think are our top priority.
Önceliğimiz olduğunu düşündüğüm birkaç şeyin listesini sizinle paylaşmak istiyorum.
Um, I gotta wrap up a few things first.
Önce birkaç şeyi halletmem gerek.
Yeah, there's a few things here that aren't so hideous.
Evet, burada o kadar da kötü olmayan birkaç şey var.
I can think of a few things.
Benim aklıma birkaç şey geliyor.
A few things aren't adding up.
Muallakta olan bir şeyler var.
Besides, I told Mercy I'd keep a few things for her.
Ayrıca, Mercy'e birkaç eşyasını saklarım dedim.
I need to finish a few things and then we'll do it.
Birkaç şeyi halletmem lazım sonra bitecek.
I was just catching up on a few things.
Birikmiş birkaç işi yapıyordum.
You know, Anne, unlike your generation, who's all about your Facebook updates and your sexting, I choose to keep a few things private.
Anne, kendilerinin tamamı Facebook durumu güncellemelerinden ve cinsel içerikli mesajlardan ibaret olan senin neslinin aksine, ben birkaç şeyi kişisel olarak saklıyorum.
Well, a few things you need to be caught up on.
Öğrenmen gereken gelişmeler var.
I just got to clean up a few things first.
Sadece birkaç şeyi halletmem gerekiyor.
Especially because by then I had, you know, learned a few things.
Özellikle de dönene kadar birkaç numara öğrendiğimden.
We have to go back to that store and get a few things.
O depoya geri dönüp bir şeyler almamız gerek.
I still need to pick up a few things.
Birkaç şey daha almam gerekiyor.
Now, there are a few things...
Birkaç şey var ama.
I just wanna get you to Lakeshore and have a few things checked out, okay?
Sadece seni birkaç şeyi kontrol etmek için Lakeshore'a götürmek istiyorum.
I took a few things.
Birkaç şey aldım.
He's got a few things to work out, but, uh, I just needed a break.
Bazı huylarını değiştirmesi lazım... Benim de yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.
I've been on at Mr Bates to take advantage of being in London and get a few things.
Aslında Bay Bates'e Londra'ya gelmişken yeni bir şeyler alalım diyordum.
But there are a few things I need, sir.
Ama benim ihtiyacım olan bir kaç şey var efendim.
Um, I have a few things to say.
Söyleyeceğim birkaç şey var.
To take care of a few things.
Birkaç şeyle ilgileneceğim.
Seem to be a few things he's kept from you like the fact that he married that girl from Ecuador.
Sizden sakladığı bir kaç şey var gibi görünüyor Ekvatorlu kızla evlendiği gerçeğini sakladığı gibi.
B.O.B., buddy, this is the end, so I've got a few things to say.
B.O.B., dostum, bu sonumuzun geldiği an, ve söylemem gereken bir şeyler var.
I asked you in because I need more details of your involvement with Rosa, a few things I don't understand.
Seni tekrar çağırdım çünkü Rosa'yla ilişkinin detaylarını öğrenmem gerekiyor. Anlamak istiyorum.
I think she may have misinterpreted a few things. Misinterpreted? Just like when you kissed me?
Kanunun uygulanması için ne gerekiyorsa yapabilirim ama asla yalan söylemem.
Hey, Martin, we picked up a few things to help you quit.
Martin, bırakmana yardımcı olsun diye birkaç şey aldık sana.
I just want to talk to you about a few things.
Seninle yalnızca bazı şeyleri konuşmak istiyorum.
Just let me say a few things.
Birkaç söz söylememe izin ver.
Well, a few things... fleeing the scene of a crime, armed robbery... Resisting arrest, and one count of first-degree murder.
Birkaç şey var, olay yerinden kaçmak, silahlı soygun, polise karşı gelme ve birinci dereceden cinayet.
Your dad's done a few things he shouldn't.
Baban yapmaması gereken bazı şeyler yaptı.
All I want to do is find out a few simple things about what it is you actually do.
Tek istediğim, yaptığın asıl işle ilgili birkaç basit şeyi anlamak.
A man has few things of real value in this life.
Erkek kimisinin hayatında değer verdiği çok az şey vardır. Ailesi.
Just a few quick things.
Bir kaç şeyden bahsedeceğiz.
Well, it was a few weeks after Zoey and I broke up, and I was on the rebound, and I kind of rekindled things with that girl, Becky.
Pekala, Zoey ile ayrıldıktan Bir kaç hafta sonra, toparlanmaya çalışıyordum, Yeniden birşeyler oluyor gibiydi, Becky.
A lot of terrible things have happened over the last few days.
Son birkaç gündür çok kötü şeyler oldu.
Yeah, because what's a few broken distal fourth things amongst friends? That doesn't make sense, Booth.
Evet, çünkü dördüncü bilmem neyde birkaç kırık arkadaşlar arasında sorun olmaz?
You see, Tom... things can happen at Downton that no-one imagined even a few years ago.
Görüyorsun ya Tom Downton'da birkaç yıl önce kimsenin hayal bile edemeyeceği şeyler oluyor.
Right, see if I can't calm things down, smooth a few feathers.
- Eğer gidecek gibi olurlarsa mercimeği fırına verirsin.
I'll wrap some things up and let people know I'll be gone for a few days.
Birkaç şeyi paketleyip, birkaç günlüğüne ortalıkta olmayacağımı haber vereyim.
Sure, but we just have a few more things we need to clear up.
Tabii ki, ama bizim açıklığa kavuşturmamız gereken birkaç şey var.
I've screwed up a lot of things in the past few weeks, and, you know, this is the one thing that I know I did right.
Ben geçtiğimiz birkaç hafta boyunca pek çok şeyi batırdım ve bu doğru yaptığımı bildiğim tek şey.
Perhaps these things might not have been set in motion for a few thousand years had you been capable of more restraint.
Belki bu şeyler birkaç bin yıldır etkin hâlde değildi. Belki de onları dizginleme gücün vardı.
a few good men 16
a few minutes later 20
a few hours later 28
a few years ago 208
a few years later 32
a few days later 90
a few months ago 226
a few days ago 217
a few days 147
a few minutes 47
a few minutes later 20
a few hours later 28
a few years ago 208
a few years later 32
a few days later 90
a few months ago 226
a few days ago 217
a few days 147
a few minutes 47