A hundred dollars Çeviri Türkçe
669 parallel translation
- A hundred dollars?
100 dolar mı?
A hundred dollars, huh?
Yüz dolar ha?
- A hundred dollars, huh?
- Yüz dolar mı?
At the lowest, we'll need a hundred dollars a month.
Bize ayda 100 Dolar lazım.
He asked for a hundred dollars, but I told him. I told him I'd let him have only 50.
Benden 100 dolar istedi, ben de ona sadece 50 dolar vereceğimi söyledim.
A hundred dollars?
Yüz dolar mı?
- She can use a hundred dollars.
- 100 dolar olabilir.
Mr Gordon. Could I have an advance of a hundred dollars?
Bay Gordon, 100 dolar avans alabilir miyim?
Tonight I have a hundred dollars
Bu gecelik 100 dolarım var.
Well, one thing - when we get there, I'll have over a hundred dollars coming.
Şey, ilk olarak... Oraya vardığımızda $ 100'ın üzerinde bir para alacağım.
A hundred dollars would save my life.
Yüz dolar... yüz dolar her derdimi çözer.
I paid him a hundred dollars.
Ona yüz dolar ödemiştim.
- About a hundred dollars a week.
- Haftada 100 dolar kadar.
A hundred dollars.
Yüz dolar.
- A hundred dollars, $ 20.
- Yüz dolara 20 dolar.
- A hundred dollars.
- Yüz dolar.
Fifty dollars for every exclusive story I send back and a hundred dollars for every photograph.
Gönderdiğim her yarış hikayesi için 50 dolar ve her fotoğraf için de 100 dolar.
I wish I could tell you that you owed me a hundred dollars, but you don't.
Keşke sana 1 00 dolar borcun var diyebilseydim, ama yok.
I bet a hundred dollars.
Yüz dolar koyuyorum.
I just raised a hundred dollars.
Bir yüz dolar daha artırıyorum.
- You bet a hundred dollars on three twos?
- Üç 2'liye yüz dolar mı yatırdınız?
Two hundred dollars a week more than you were getting with the farmer thrown in.
Haftada iki yüz dolar senin içine atıldığın çiftlikte kazandığından daha fazla.
I've got about a hundred dollars left.
Benim kalan yaklaşık 100 Dolarım var.
A hundred dollars, that's all.
100 Dolar, hepsi bu.
A few hundred thousand dollars.
Bir kaç yüz bin dolar.
I'm out a couple of hundred dollars when you come down to it.
Aslında topu topu iki yüz dolar kaybettim.
Some tinhorn gambler who yelled like a stuck pig... because he dropped a few hundred dollars.
Birkaç yüz dollar kaybetmiş serseri bir kumarbaz... sıkışmış domuz gibi bağırıyordu.
Three hundred dollars a month.
Ayda üç yüz dolar.
Well, you might have a couple of hundred dollars left and then it's the end.
Belki bir kaç yüz doların kalmıştır, sonra o da bitecek.
He thought I might like to know that our account's down a couple of hundred dollars.
Hesabımızdan birkaç 100'lük çekildiğini bilmek isteyebileceğimi düşünmüş.
All I need is a few hundred dollars for my first stack of chips.
- İlk para kazancım için birkaç yüz dolara ihtiyacım var
What's a few hundred dollars when four citizens pool their resources?
- Dört kafadarın ortaya koyduğu kaynak anca birkaç yüz dolar eder
Four and a quarter. Six hundred and seventy-five dollars.
4-25 675 Dolar.
Not a thousand or hundred dollars!
Bin ya da yüze de mal olmayacak!
I'd ask what she's got for you that I haven't got, except I happen to know the answer a couple of hundred million dollars.
O kızda bende olmayan ne var diye sormak isterdim, ama cevabı biliyorum : - Birkaç milyon dolar.
I'll bet you a couple of hundred dollars... I can trap you, Baroness.
200 $'a bahse girerim ki... sizi tuzağa düşürebilirim Barones.
It must be a couple of hundred silver dollars.
Burda yüz, ikiyüz tane gümüş dolar vardır herhalde.
Five hundred dollars a week, huh?
Haftada beş yüz dolar, ha?
- Five hundred dollars a week?
- Haftada 500 dolar mı?
Ninety-five, a hundred... five, six... seven... a hundred and eight dollars.
95, 100... 105, 106, 107, 108 dolar.
Seven hundred and fifty thousand dollars, a capital gain.
Satış bedeli 750.000 dolar.
- Worth a hundred fifty dollars.
- Bakayım, efendim. Yaklaşık 150 dolar.
The court deems it proper... to sentence Bertram Cates to pay a fine of... one hundred dollars.
Mahkeme Bertram Cates'e para cezası verilmesini uygun görmüştür 100 Dolar.
And no matter what I do, there never seems to be more than a couple of hundred dollars in the bank.
Ne kadar dikkat edersem edeyim bankada 200 dolardan fazla biriktiremiyorum.
- What? Five hundred dollars a head for each captive I bring in.
- Getirdiğim her tutsak için 500 dolar.
You'd be dead, and I'd be out a hundred thousand dollars.
Sen ölürsün, ben de yüz bin dolardan olurum.
A hundred thousand dollars?
- 100 bin dolar mı?
That he wanted me to steal a hundred thousand dollars from the bank.
- Bankadan 100 bin dolar çalmamı istediğini söyledi.
I'm giving you 20 % of a hundred thousand dollars.
Sana 100 bin dolardan % 20 pay veriyorum.
About hundred american dollars a piece.
Bir varili 100 Amerikan doları.
Five hundred dollars, plus 25 a day expenses.
Beş yüz dolar artı masraflar için günde 25 dolar.