A mess Çeviri Türkçe
9,512 parallel translation
This house is a mess.
Ev berbat durumda.
Valerie, you're a mess.
Valerie, bu ne hal?
Why do I always make such a mess of things?
- Neden daima her şeyi berbat ediyorsun?
Try not to make a mess.
Etrafı batırmamaya çalış.
I mean, our books are a mess.
Yani, hesaplarımız berbat durumda.
Come on, Claire, I was a mess.
- Hadi ama Claire, kafam çok karışıktı.
I just- - goddamn it, I'm a mess.
Lanet olsun. Darmadağınım.
- [Chair clatters] - So clearly, I was a mess.
Açıkça altüst olmuştum.
What big a mess, huh?
Ne karışıklık ama.
What a mess.
Ne karışıklık.
"After such a mess, better spit on us and let us be."
"Böyle bir saçmalıktan sonra yüzümüze tükür de biz de işimize bakalım."
He could be walking into a mess of trouble.
Başına büyük bela açıyor olabilir.
What a mess.
Karmaşaya bak.
Why is the house such a mess? Thank you.
- Neden ev böyle dağınık?
This house is a mess!
Sen de leş gibisin!
You're a mess! This man doesn't hate is mother.
Bu adam annesinden nefret etmiyor.
The house is a mess!
Bu ev leş gibi!
You are a mess!
Sen de leş gibisin!
I've made a mess of this family.
Ailemi mahvettim.
Christ, what a mess!
- Tanrım, ne karmaşa!
What a messy mess!
Ne karmakarışık iş!
What a mess.
Ne büyük karışıklık.
He was a mess.
- Berbat haldeydi.
I made a mess.
Ortalığı çok dağıtmışım.
they don't know I'm one of the royal family. you'll just let everything slip and make a mess.
Kimse benim Kraliyet Aile'sinden biri olduğumu bilmiyor. Ama sen benimle gelirsen her şeyi anlayacaklar ve tüm planlarım alt üst olacak.
I felt my job at Macintosh was to make the division work smoothly enough that we could actually get this thing from really a mess of kids playing around with a bunch of hardware and software into something that would be a commercial product.
Macintosh'taki işim departmanın sorunsuzca çalışmasını sağlamaktı. Görevim, bu makineyi çocukların oyalandığı donanım ve yazılım parçası yığını olmaktan çıkarıp ticari bir ürün haline getirmekti.
♪ Chocolate and vanilla, leave a mess on my maxilla. ♪
Çikolata ve vanilya berbat eder üst çenemi.
And you made a mess.
Yine karışıklığa yol açıyorsun.
What a mess!
Bu ne dağınıklık!
This is a mess!
- Bu berbat bir durum!
My family's a mess, Joel's family's a mess,
Ailem berbat, Joel'in ailesi berbat.
Oh, God, the place is a mess!
Oh, Tanrım, burası karmakarışık!
I'm a mess.
Ben korkunç bir haldeyim.
I've made such a mess of everything.
- Her şeyi mahvettim.
I was a mess.
Berbat bir hâldeydim.
As you can see, I'm a mess.
Görüyorsunuz, halim perişan.
You'll make a mess of it.
Beceremezsin sen şimdi.
But he did mess up that "N" word with... ♪ They gave Lucious a case, and he couldn't even bail ♪
Ama o "Z" kelimesiyle işleri batırdı...
I mean, it's you, after all, Lucius, that created this mess when you told young Master Bruce that his dear old dead dad... was a stoic.
Sonuçta Efendi Bruce'a rahmetli babasının Stoacı olduğunu söyleyen sendin.
I'll just mess up a captain's orders on purpose.
Bilerek Başkomiserin emirlerini karıştıracağız.
See? My own mother situation is just a hot mess.
Benim anne olaylarım çok karmaşık.
You made a big mess, Debbie.
Çok büyük bir hata yaptın, Debbie.
You got to distance yourself from Ray and from this entire mess in L.A.
Los Angeles'taki bu karmaşadan ve Ray'den kendini uzak tutman gerek.
- You're a mess, Kid.
- Amma dağınıksın, seni velet.
The China and silverware is going to fall over and make a terrible mess for the butler to clear up later.
Porselenler ve kaşık-çatal düşüp uşağın temizlemesi gereken bir dağınıklık yaratacak.
There's a stocked freezer in the mess.
Yemekhanenin orada stoklanmış bir buzdolabı var.
No, well, I didn't think it was, but now I've lied to everyone and it's all a big mess.
Hayır, şey, öyle düşünmüyordum ama herkese yalan söyledim ve her şey karıştı. Peki.
I took a cruise by the mess decks.
Yaşam mahallerine gittim.
It's a classic Winston and Coach mess-around!
Bu bir klasik, Winston ve Coach etrafı karıştırıyor.
It's a classic Coach and Winston mess-around.
Bu bir klasik, Winston ve Coach etrafı karıştırıyor.
Wow. It isn't gonna be easy to find evidence of a struggle in this mess.
Bu karmaşada mücadeleye ait iz bulmak kolay olmayacak.