English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / A train

A train Çeviri Türkçe

7,213 parallel translation
Do you know how much a train to Poughkeepsie costs?
Poughkeepsie'ye tren kaç para?
It's funny, you don't look like a train wreck.
Bu çok komik, hiçte tren enkazı gibi durmuyorsun.
Get on a train. Go somewhere.
- Union Station'a.
You don't even have to jump off a train this time.
Bu sefer bir trenden atlaman bile gerekmiyor.
You never died in a train crash before, have you?
Daha önce tren kazasında ölmedin mi hiç?
I mean, can you not just get on a train?
Adamakıllı bir trene atlasan ne olur yani?
A train in space.
- Uzayda tren.
And you got on a train with him.
- Sen de onunla trene bindin!
Weren't we just on a train?
- Az önce trende değil miydik?
- Oh! All right, let's see if we can catch a train back to the upper ring.
Pekala, bakalım üst halkaya giden bir tren bulabilecek miyiz?
- There's a train coming.
- Bir tren geliyor.
Comes a train!
Tren geliyor!
Gracious Mama, it's not like you to meet a train.
Anneciğim, treni karşılamak hiç sana göre değil.
It may have slipped your mind, M'Lady, but do you remember I gave you a train ticket when we came to London for Lady Rose's ball?
Aklınızdan çıkmış olabilir leydim,... ama Leydi Rose'un balosu için Londra'ya gittiğimizde size bir bilet vermiştim, hatırlıyor musunuz?
A month from now, one of them would have turned up at a bus stop or a train station wearing a bomb.
Bir ay sonra içlerinden biri otobüs durağında ya da tren istasyonunda bombayla karşımıza çıkardı.
let me go! On a train, huh?
Trenle mi, he?
And there's a train coming.
Bir de üzerime tren geliyor.
Last time we worked a train together...
- Seninle son defa trendeyken...
Oh, what a train wreck that series is.
Ne rezalet dizi o öyle. Ya o morgları?
And now reports of a train crossing malfunction in Moore Park that's resulted in the death of two pedestrians.
Ve şu an alınan ihbara göre,... Moore Park'ta bir tren arızalanarak iki yayanın canını almış.
If we carve a ledge the width of a train track on the mountain's outer edge...
Dağın dışın yüzünde, tren rayı genişliğinde bir çıkıntı açabilirsek...
If you wanted to get away, you should've taken something faster than a train.
Kaçmak istiyorsan trenden daha hızlı bir şey seçmen gerekirdi.
- Yeah, so, suffice it to say, you and Donnie are off the church calendar, and your annulment is, uh, on a slow train to Siberia.
- Yani sen ve Donnie kilise takviminden çıkarıldınız ve artık iptaliniz Sibirya'ya giden bir posta treninde diyebiliriz.
Got a shit ton of work to do in my office, and Alvey wants you to train.
Oficte yapacak bir sürü işim var... Alvey de senin çalışmanı istiyor.
Train's about to depart. I'll just pop down to Savile Row, shall I, and have some new ones handmade?
Savile Row'a bir uğrayayım da el yapımı alayım bari, olur mu?
Then why see a doctor, Sal? Why get out of the way of an oncoming train?
Neden yaklaşan bir trenin önünden kaçıyorsun?
If it can do that to a dozen highly-trained operatives in a basement, what's gonna happen in a crowded train station or a football stadium?
O binadaki iyi eğitilmiş harekat timlerine bunu yapabiliyorsa metro veya stadyum gibi kalabalık bir yerde olacakları düşün.
She stole my half of the score and abandoned me in a Marrakech train station.
Benim payımı da çaldı ve beni Fas'ta bir tren istasyonunda yüzüstü bıraktı.
Uh, passenger manifest, plan of the train and a list of stops for the past six months.
Yolcu manifestosu, trenin tasarımı ve geçen altı ayın durak listesi.
There's a monster on this train that can only be seen by those about to die.
Bu trende yalnızca ölmek üzere olanların görebildiği bir canavar var.
I got to train'cause I got a fight tomorrow night.
Yarın gece dövüşüm var, çalışmam lazım.
Well, anyway, you were delivered at Saint Joseph's because we had to move to North Hollywood when I was eight months pregnant so your dad could train some Armenian guy.
Neyse sen Saint Joseph'te doğdun. Çünkü ben 8 aylık hamileyken, baban ermeni bir adamı eğitebilsin diye, Kuzey Hollywood'a taşınmak zorunda kalmıştık,
I'm working on a high speed train that will revolutionize transportation as we know it. But that's not all because...
Hızlı tren üzerinde çalışıyorum.Bildiğimiz üzere taşımada bir devrim olacak.Ama hepsi bu değil çünkü...
I think it would be a wonderful opportunity for you to train with the other airbenders at the northern air temple.
Bence Kuzey Hava Tapınağı'nda diğer hava bükücülerle birlikte eğitim almak senin için harika bir fırsat olurdu.
If it can do that to a dozen highly trained operatives in a basement, what's gonna happen in a crowded train station or a football stadium?
O binadaki iyi eğitilmiş harekat timlerine bunu yapabiliyorsa metro veya stadyum gibi kalabalık bir yerde olacakları düşün.
- A ghost train.
- Hayalet tren.
When the train moved off, I thought for a moment he had a child on his lap.
Tren hareket ettiğinde bir anlığına vagonunda çocuk var sandım.
I missed a number of date nights while I was on my train trip, and I'm contractually obligated to make them up under the terms of the Relationship Agreement.
Tren yolculuğum sırasında birkaç buluşmayı kaçırdım ve İlişki Anlaşması'na göre telafi etmekte yükümlüyüm.
Nice work, you got a... Fricking train.
Bravo bir trenin var artık.
Oh, that's... That's a long mule train.
Bu uzun bir katır treni.
And I'm happy for you, but you and I have a lot of work together before you can train.
ve senin için mutluyum, Ama antrenman yapmaya başlamadan önce çok işimiz var.
A locomotive drives onto it, and with the turn of a lever, the train turns around and around... until it is pointed in the opposite direction, ready to head back east... Where some people belong.
Lokomotif buraya girecek ve bir manivela kolu ile trenin burnu ters istikameti gösterene kadar dönecek, dönecek ve Doğu'ya gitmeye hazır hale gelecek bazılarımızın ait olduğu yere.
I got DY'Cause a train ticket to Cheyenne...
İdare ettim.
It was June of'64, and we come across this empty train at a whistle stop in backwoods Virginia.
1864 Haziranında, Virginia taşrasında küçük bir tren istasyonunda boş bir trene rastladık.
When we get inside, it's a medical train.
İçine girdiğimizde, tıbbi tren olduğunu gördük.
Need a medium pick up at 57 Fairview Avenue, headed to train station. Say... hold on. Whoa, whoa, wait one second.
Dur, bekle bir saniye.
I was... It's just all this lace and silk and a dress train a mile long.
İpek ve elbise işine biraz fazla dalmışım sadece.
Solid plutonium buttons will be traveling by train in a sealed titanium case.
Katı plütonyum, mühürlü bir titanyum kasa içinde trenle getiriliyor.
The train from Knoxville to Santa Fe takes 34 and a quarter hours.
Knoxville'den Santa Fe'ye 34 saat 15 dakika yol sürüyor.
This train doesn't go to Boston.
Bu tren Boston'a gitmiyor.
This is a private train.
Bu özel bir tren.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]