English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / About here

About here Çeviri Türkçe

22,481 parallel translation
Okay... what are we talking about here?
Tam olarak neden bahsediyoruz?
Okay, Jon, since you won't take "hell, no, absolutely not" for an answer, what are you talking about here?
Tamam Jon, sen'Hayır olmaz, kesinlikle olmaz.'cevabını kabul etmediğine göre burada hangi konudan bahsediyoruz?
You say, "It's all clear. Nothing to worry about here," and then it's pineapples in Paris.
"Burada endişe edecek bir şey yok" diyorsun ve sonra Paris'te ananas olduğunu söylüyorsun.
About Mark based on my own experience. Do you remember how uncooperative I was when I first moved in here?
Buraya ilk geldiğimde iş birliğine ne kadar kapalıydım, hatırlıyor musunuz?
But, Henry, we are talking about attempted murder of police officers here.
Ama Henry, burada polis memurlarını öldürme girişiminden bahsediyoruz.
If he gives the game away here, maybe he'll be arrogant enough to answer some questions about his Nazi friends when court adjourns.
- Eğer burada oyunu açık ederse belki gururuna yenilip duruşma bittikten sonra Nazi arkadaşları hakkındaki bazı soruları cevaplar.
Look, bringing me here from county again after what happened to my father and my brother, if you guys are about to make an arrest or something, it's gonna look like I'm telling you stuff.
Babamla abime olanlardan sonra beni tekrar hapisten buraya getiriyorsunuz. Tutuklama falan yaparsanız size bilgi vermişim gibi görünecek.
It's very simple, and I'm done talking about this here... church and state.
Bu kadar basit ve bunu burada konuşmak istemiyorum. Kilise ve devlet.
Look, Marlene, I got to tell you, I'm a little confused about what's going on here.
Bak Marlene, burada neler döndüğüyle ilgili biraz kafamın karıştığını söylemem gerek.
There's nothing in here about destroying magic.
Burada sihri yok etmekle ilgili hiçbir şey yok.
Detective Rizzoli, there's a woman here with information about the homicide at the hospital.
Dedektif Rizzoli, hastanedeki cinayet için bilgisi olan bir kadın var. Peki.
Yeah, but why walk in here and tell us about the ghost stories if she's the one behind it all?
Evet, ama bütün bunların arkasında o varsa neden buraya gelip, bize hayalet hikayeleri anlatsın ki?
If someone's been in here recently, my team will know about it.
Son zamanlarda biri buraya girdiyse ekibim bunu anlar.
Your employees know about this? You think I'd be toting fat down here by myself in the dark if I was okay letting someone else know?
Birinin bilmesine izin verseydim karanlıkta, kendim bunları topluyor olur muydum?
Nina was just telling me about you and how you looked out for her here.
Nina, bana senden bahsediyordu ve ona burada nasıl göz kulak olduğunu.
Now that Lydia's gone, I'm, uh... thinking about coming back here.
Şimdi Lydia gittiğine göre, buraya geri dönmeyi düşünüyorum.
And remember, I know about you. And I got your little girlfriend's number right here.
Sakın unutma seni tanıyorum ve o minik sevgilinin numarası da bende.
'Cause it looks to me like you're trying to call someone out there about something that happened in here.
Çünkü burada olan bir şey hakkında dışarıyı aramaya çalışıyormuşsun gibi görünüyor.
So I suggest you go back to your cell and you think long and hard about what you want to accomplish during your time here.
Sana tavsiyem, hücrene geri dön ve burada neler yapmak istediğini uzun uzun düşün.
I just saw Stemple walking out of here... with a canvas that looks about the same size as that empty space on your wall.
Az önce Stemple'ı tam da duvarındaki boşluğun ölçülerinde bir tabloyla ayrılırken gördüm.
Call Josh here about the support group, all right?
Destek grubuna katılmak için Josh'ı ara, tamam mı?
Hey, um, while you're here, I've been thinking about your offer and I'm gonna have to respectfully decline.
Burada olduğuna göre teklfini düşündüm kibarca reddetmek durumundayım.
Uh, no, I'm not seeing anything about that here, so we have to assume that he wasn't until he came in contact with whatever's in that trailer.
Bununla ilgili bir göremiyorum yani bu tırın içindeki şey ile karşılasana kadar onunda bir bilmediğini varsaymamız gerekiyor.
You came back here, you started over, and you forgot about her.
Buraya geri geldin, baştan başladın ve onu unuttun.
- How about this : I drive your car home for you and then I just walk back here.
Benim teklifim şu, arabayı ben kullanayım sonra buraya yürüyerek döneyim.
You know, I've been sitting here thinking about these new people and how pathetic they were for hiding in some horrible land so their stories didn't have to play out.
Burada oturmuş yeni gelen insanların hikayeleri gerçekleşmesin diye bu berbat yerde saklanmalarının.. ... ne kadar acınası olduğunu düşünüyordum.
Come here, I want to talk to you about something.
Gel şöyle, seninle bir şey konuşmak istiyorum.
Mr. McVeigh suggested here that he was cautious in his analysis - about the bullets.
Bay McVeigh mermi analizinde şüpheleri olduğunu burada belirtti.
Here's what you don't understand about Alicia.
Sana Alicia ile ilgili anlamadığın bir şey söyleyeyim.
Because here's something you don't seem to understand about yourself.
Çünkü ben de sana kendin ile ilgili anlamadığın bir şey söyleyeceğim.
Always complaining about how rich he and his family should be, how the rest of us wouldn't even be here without his granddad.
Sürekli kendisi ve ailesinin aslında ne kadar zengin olabileceği, ve tüm geri kalanlarımızın, torunları olmasa nasıl buralarda olacağı.
So, here's the thing about SWAT.
SWAT'ın şöyle bir huyu var.
You're talking about years of legal maneuvering, years of resources, of which there are limits around here, for a guy who's already out of friggin'jail.
Yıllar sürecek yasal bir dolap çevirmeden bahsediyorsun. Bunun için yıllarca kaynak kullanılacak ki burada kaynaklarımızın sınırları var. Hem de bunu zaten hapisten çıkmış biri için yapacaksın.
About the way the world works down here.
Dünya'nın buradaki işleyişi hakkında.
When I called your legal guardian here about the complaints, I discovered that Aunt Tina doesn't even live in Lakewood.
Şikayetlerle ilgili konuşmak için yasal vasisini aradığımda Tina halanın Lakewood'da bile yaşamadığını öğrendim.
I saw you in here, and I thought I'd ask about your friend.
Seni dışardan gördüm ve arkadaşını sorayım dedim.
Well, if you do want to talk about Sara I'm here for you.
Eğer Sara hakkında konuşmak istersen, ben buradayım.
I told my agent about Emma and she told the show's publicist, and before I could stop it, - here we are. - Oh, where?
Ajansa Emma'dan bahsettim onlar da dizi yayıncısına söylemiş, ben olanları engelleyemeden kendimi burada buldum.
Well, maybe if you'd have talked to me about it then we wouldn't be here now.
Belki benimle konuşmuş olsaydın bu halde olmazdık.
And here, I was starting to think you'd forgotten all about me.
Ben de beni unuttuğunu düşünmeye başlamıştım.
I'm... here to talk about Sara Lance, Ray Palmer, and the rest of the Legends.
Sizinle Sara Lance, Ray Palmer ve diğer Efsanelerle ilgili konuşmaya geldim.
You and I, sitting here, talking about our feelings at her expense.
Seninle burada oturup onunla ilgili duygularımızdan bahsetmemizi.
I didn't bring you all the way out here to talk about Los muertos.
Seni buraya o kadar yolu sadece bundan konuşmak İçin getirmedim.
Sammy, he was here because he's been writing blogs about me being responsible for the violence in Abuddin. Did you know that?
Sammy, Abuddin'deki şiddet olaylarından benim sorumlu olduğum şeklindeki blog yazıları için buraya getirildi.
I'm here about a job.
Merhaba. İş için gelmiştim.
I'm not here about a waitress job.
Garsonluk için gelmedim.
I hope you didn't bring me here To complain about how unfair life is.
Umarım beni buraya hayatın adaletsizliğinden yakınmak için getirmemişsindir.
Right when he was about, like, here.
Yaklaşık olarak tam da buradayken.
We're not here about a stolen purse, Mr. Kelton, a police officer was shot.
Buraya çalınmış bir cüzdan için gelmedik, Bay Kelton bir polis memuru vuruldu.
You're about the best thing here.
Sen buradaki en iyi şeysin.
Well, what about this strong looking fellow here?
Peki ya bu güçlü görünümlü arkadaşın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]