An in Çeviri Türkçe
102,190 parallel translation
You said in the memory that Victor showed you, I was talking about how this space could be - the key to stopping an invasion.
Victor'ın sana gösterdiği anında bu alanın, istilayı durduracak anahtar olduğundan bahsettiğimi söylemiştin.
And the very second the sun starts shining, there's some kind of euphoria in people.
Ve güneş parlamaya başladığı an insanlar coşkuya kapılırlar.
It's not your place to involve yourself in a conversation that became an informal Witan.
Kendinizi bir konuşmaya dahil etmek sizin yeriniz değil Bu kayıt dışı bir Witan oldu.
Lord, I take an interest in these matters, my father has always encouraged...
Tanrım, bu konularda ilgileniyorum, Babam hep cesaretlendirdi...
He puts his hands on your head, and then he looks you in the eye and he shows you a memory.
Ellerini kafana koyup gözlerinin içine bakıyor ve sana bir anı gösteriyor.
It's in process, but, Clarke, it isn't gonna be an easy ride.
Yükleniyor Clarke ama hiç kolay bir yolculuk olmayacak.
Yeah, a king who runs an errand while his people are at war in Polis.
Evet, Polis'te kendi halkı savaştayken ayak işleri yapan bir kral.
I have an opening statement to make... to prove Ichabod Crane is guilty of the murder of Abigail Mills.
Ichabod Crane'in Abigail Mills'in cinayetinden suçlu olduğunu kanıtlamak için ifadesini alacağım.
Fortunately the specs listed in this text match an artifact that I've been able to track to the Smithsonian storage. We can get it.
Neyse ki, burada istenen özellikle eşleşen el yapımı bir aleti Smithsonian müzesinden alabilirim.
I mean, the kind you can feel in your gut. It's like a warm fire going on in there. That's how I felt every moment.
Sanki karnında kelebekler uçuyor gibi hissedersin ya işte onlara baktığım her an böyle hissediyordum.
In that split second I realized, I have a choice,
O an seçeneğim olduğunu fark ettim.
And perhaps an upgrade in my own accommodations.
Ayrıca benim konaklamama da bir terfiye ne dersin?
I was in the dining room dry-canning some beans when an angel fell from the damn sky and crashed in my backyard.
Yemek odasında fasulye konserveliyordum. O anda gökten bir melek... arka bahçeme düştü.
Um, Cassandra Cillian came in earlier to have an appointment with...
Cassandra Cillian'ın onunla bir randevusu vardı... Afedersiniz.
I remember we had drill raids in school every day because back then, every Martian child knew that Earth's fleet was ready and waiting to attack us. To destroy us.
Her gün okulda eğitim saldırıları düzenlendiğini anımsarım çünkü o zamanlar her Marslı çocuk Dünya'nın filosunun hazır olduğunu ve bize saldırıp yok etmeyi beklediğini bilirdi.
This is an MCRN Priority Alert to all vessels in the Jupiter AO.
Bu, Jupiter HB'deki tüm gemilere bir MKCD Öncelik Uyarısıdır.
In an unrehearsed battlefield demonstration, a single unarmed Version 1 Hybrid easily defeated six UN marines and then four Martian marines equipped with the latest Goliath Mark IV power armor.
Hazırlıksız bir savaş tatbikatında silahsız tek bir Sürüm 1 Hibrit altı BM askerini kolayca yenip sonra son model Goliath Mark IV zırhıyla donatılan dört Mars askerini öldürdü.
Put in an order? It was for the good of Mars.
- Mars'ın iyiliği içindi.
There was an article in some magazine about the charcoal maker here and I wanted to see it in reality.
Bir dergide buradaki kömürcü hakkında bir yazı vardı. Kendi gözlerimle görmek istedim.
You can have cheap yakitori places in an alleyway or you can make it into a dining restaurant in New York, London, or Paris.
Bir ara sokakta ucuz yakitori mekânları olabileceği gibi, New York, Londra veya Paris'in şık restoranlarında da onu bulabilirsiniz.
I had many, many good times in the city and I also had lot of hard times in the city.
Şehirde birçok iyi anım oldu. Çok zor zamanlarım da oldu.
Barbecue, you should be able to start it up, crank it up. Over and done with in half an hour, everybody's sitting down having a feed.
Barbeküye başladınız mı hızlanıp yarım saatte bitirirsiniz, herkes ziyafetin başına oturur.
[man speaking in Armenian] To be an Armenian...
ERMENİSTAN Ermeni olmak demek...
[woman speaking in English] Barbecuing in an open pit flame or any kind of fire goes back to cowboy days.
Açık ateşte veya her türlü ateşte mangal yapmanın kökeni kovboylar zamanına gidiyor.
We have several doctors in my family, and I wanted to be an orthopedic specialist.
Ailemde birçok doktor var, ben de ortopedist olmak istiyordum.
[woman speaking in English] And it's one way to strengthen ourselves, and an opportunity to come home and have family sessions, learning.
Ve bu kendimizi güçlendirmenin bir yoludur, yuvaya dönme, aile meclisini toplama, öğrenme fırsatıdır.
I just got a call saying Randy was in an accident in Manhattan.
Randy Manhattan'da bir kaza geçirmiş.
Yeah, you wanted to get it done. I did. We'll bring in a government agency, a community-reinvestment development authority.
Öyle çünkü bir kez söylediğin an başka seçeneğin olmadığını fark edeceksin.
Not even your husband? And I keep my files on an air-gapped computer that no one touches.
Özel bir toplantı için Axe'in Hampston'daki evine gittim.
Yeah, now he's like the bad guy in a Springsteen song.
Evet. Springsteen şarkılarındaki kötü adamlardan farksız şu an.
It's just about who I am at this precise moment in time.
- Şu an böyle biriyim ben. - Bizim işimiz ne?
At three o'clock, he was writing checks to aid earthquake victims in the Caribbean. At 3 : 45, he was cornering the market on Churchill first editions just to stick it to an enemy.
Saat 15 : 00'te Karayipler'deki deprem mağdurlarına yardım etmek için çekler yazarken... 15 : 45'te düşmana nispet olsun diye Churchilll'in piyasadaki her ilk baskısını alırdı.
My cash on hand happens to be tied up in an few real estate deals right now, and it's not the right time to sell.
Buna inanmakta güçlük çekiyorum. Elimdeki nakit birkaç emlak anlaşmasına gitti ve şu an mülk satmak için doğru zaman değil.
He's a jaguar shark, an American Sniper, every decision in the space of seven breaths.
O bir jaguar köpekbalığı, bir keskin nişancı. Yedi nefeste alınan her karar.
You know, in the old days, what, a couple of months ago, 18 was considered an adult.
Eskiden, yani birkaç ay önce... 18 yaş, yetişkin olarak kabul ediliyordu.
She went to live in an old house, Where there was a complicated family.
Eski bir eve misafir olmuş, Burda çok tuhaf bir aile varmış.
For our date, he's thinking of taking me on an afternoon picnic in the park.
İlk buluşmamızda beni öğleden sonra bir piknikte parka götürmeyi düşünüyor.
We got her an apartment to keep things quiet, did the IVF treatment in Spain, and we hired Noelle when she started feeling unwell.
Meseleyi sessizce halletmek adına ona bir daire kiraladık tüp bebek tedavisini İspanya'da yatık. Kendini kötü hissetmeye başlayınca da Noelle'i işe aldık.
Lighthouse Bar in half an hour.
Lighthouse Barı, yarım saat sonra.
He's probably gonna be here any second, so why don't you start talking before he and his friends walk in and put a bullet in the back of both our skulls?
Her an burada olabilir muhtemelen dolayısıyla neden o ve arkadaşları gelip ikimizin kafasına da arkadan kurşun sıkmadan konuşmaya başlamıyorsun?
I mean, Celina was an attractive presence in your life, in your home.
Yani Celina hayatındaki, evindeki çekici bir varlıktı.
I think I have an extra pair in my trunk.
Sanırım bagajımda fazladan bir çift var.
I don't know how things work in the music video world, but at least she's trying to make us an ensemble.
Müzik dünyasında işler nasıl yürür, bilmiyorum ama en azından bizi bir ekip yapmaya çalışıyor.
Would it be accurate to say that there's an existing record of Ms. pain's sessions?
Bayan Pain'in kasetlerinin olduğunu söylemek doğru olur mu?
Nine weeks ago, we had an election in this country, but because two states refused to certify, neither Conway nor myself received the 270 electoral votes required for victory.
Dokuz hafta önce ülkede bir seçim yapıldı ama iki eyalet sonuçları tasdiklemeyi reddettiği için ne Conway ne de ben kazanmak için gereken 270 seçici kurul oyunu alabildik.
That they buried him in an unmarked grave?
İsimsiz bir mezara gömüldüğünü?
And two years from now, you'll be back in Phoenix replaying this very moment over and over again in your mind and realizing it was the beginning of the end.
İki yıl içinde Phoenix'e döndüğünde bu anı tekrar tekrar kafanda canlandırıp sonun başlangıcı olduğunu anlayacaksın.
I am content here, but we cannot become an enemy of Alfred.
Burada rahatım fakat Alfred'in düşmanı olamayız.
I would say we're perfectly positioned at the very middle of Alfred's idea of an England...
Alfred'in İngiltere fikrinin tam ortasında mükemmel bir konumda yer aldığımızı söyleyebilirim.
Let us not rush to make an enemy of Alfred.
Bizi Alfred'in düşmanı yapmak için acele etme.
I do not doubt for a moment that Aethelred has dreamt, is dreaming, of overtaking me.
Aethelred'in yerime geçmeyi hayal ettiğinden, ediyor olduğundan bir an bile şüphe etmem.
an invitation 24
an innocent man 28
an interview 25
an indian 21
an intervention 30
an incident 18
an innocent 18
ines 33
in fact 10253
india 252
an innocent man 28
an interview 25
an indian 21
an intervention 30
an incident 18
an innocent 18
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
indiana 185
intelligent 217
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488