And here's the thing Çeviri Türkçe
595 parallel translation
Here's the thing, I-I'd love to be a bridesmaid, but I don't think it would be fair for me to be a bridesmaid and for Valencia not to be.
Durum şu ki, bir nedime olmayı çok isterim ancak benim olmam ve Valencia'nın olmamasın adil olduğunu düşünmüyorum.
That's the thing, in this limestone pavement here we've just walked over there are hundreds and hundreds of these fossil ammonites.
Buradaki, üzerinde yürüdüğümüz bu kireç taşı zeminde bu fosil ammonitlerden yüzlercesi var.
The only thing that matters here... is the defendant. And that's me.
Buradaki tek önem arz eden şey sanık ve o da ben oluyorum.
And we will do the same thing here!
Aynısını burada yapacağız!
Here the whole Gestapo has been working for a long time, day and night... trying to find out every little thing about everybody... and I arrive, and in a few hours I find the most attractive lady in town.
Tüm Gestapo, uzun süredir, herkes hakkında en ufak şeyleri bile öğrenmek için geceli gündüzlü çalışıyor. Buraya geliyorum ve bir kaç saat içinde şehirdeki en güzel bayanı buluyorum.
She got caught in the rain and the whole thing dropped down to here.
Yağmura yakalanmış ve suratı ta buraya düşmüş.
Just after midnight it was, they come up behind me and the next thing I knew was well here I am.
Gece yarısından hemen sonraydı, arkamdan yaklaştılar. Sonra da kendimi... böyle buldum.
It's a very wonderful thing to see a man and his family come all the way from Gallup... to join us here during these anxious days.
Bu endişeli bekleyişe eşlik etmek için ta Gallup'tan birilerinin geldiğini görmek harika bir şey.
And here's the most important thing.
En önemlisi de şu...
And you're not going to talk me into bringing them out here and starting the whole thing all over again, and that's final.
Onları buraya getirmeme ve her şeyi yeniden başlatmaya beni ikna edemezsin, bu iş bitti.
Stephen here got himself a game leg, but we all made it... and I suppose that's the main thing.
Stephen için bir bacağa mal oldu ama hepimiz başardık. - Ve bence önemli olanda bu.
We won't go out any more than we have to, but there's one thing we should arrange, whether Mother comes here or the boys go and stay with her.
Gerekmedikçe dışarı çıkmayacağız, ama bir şeyi ayarlamalıyız. Ya annem gelsin, ya da çocuklar ona gitsin.
But you're not leaving here with the money and that's the main thing.
Ama buradan o parayla gidemezsiniz. Asıl mesele bu.
Boy, I mean, I come into this world outta luck. Here's the first good thing to come my way. And I pick it up.
Oğlum, bu dünyaya zaten şanssız gelmişim karşıma çıkan ilk iyi şeydi, ben de aldım yerden.
You've only been here a short time, but there's only one thing to learn - obey the rules, and we will take good care of you.
Kısa bir süredir buradasın, ama öğrenecek zaten tek bir şey var - kurallara uy, biz de sana iyi davranalım.
Well, if I may... I think the interesting thing here is the big swing to the Silly Party and of course the very large swing back to the Sensible Party... and a tendency to wobble up and down in the middle because the screw's loose.
Bence ilginç olan, ibrenin Salak Parti'yi göstermesi ve Akıllı Parti'ye geri dönmesi ve vida gevşediğinden sallanma eğilimi.
Well, you know, with all the glass you got here, and the prices the way they are, it's a good thing you shot low, believe me.
Şey, biliyor musunuz, bütün şu sahip olduğunuz camlar ve bunlara harcanan paralar, yere doğru atman iyi olmuş, inanın bana.
Like they say, the "T" thing goes for four hours long, - and it's the sound of soul and big boss country here.
Dedikleri gibi, "T" hedesi ve ruhun müziği saatlerce devam ediyor ve büyük patronun mekanı işte burası.
Terrell's down here carrying on conversations with a bunch of fish, and the whole thing is going to turn into a circus.
Herkes Terrell'ın balıklarla konuştuğunu söylemeye başlayacak ve iş bir sirke dönüşecek.
It's one thing to see you at the farmhouse with everyone else and another to see you here alone.
Seni çiftlik evinde diğerleriyle görmek başka şey burada yalnız görmek başka şey.
And here's the thing... it feels like a cerebral hemorrhage.
Bu bir beyin kanamasına benziyor.
- The worrying thing is... it's well-written bullshit, and it's right here in my paper.
- Asıl mesele şu ki... bu iyi yazılmış bir saçmalık, ve tam burada, benim gazetemde.
The only and the original Magnetic King, and that's the one that's still sitting here doing his thing.
Tek orjinal Magnetic King, ve burda oturmuş onun bişeylerini yapmaya çalışıyoruz.
Here's the thing. The man I'm looking for may be responsible for a hit and run.
Çarpıp kaçmadan sorumlu olabilecek birini arıyoruz.
"No, not'Dearly beloved, we are gathered here to witness'in all the face and the thing..."'you know...
Sıradan olanını, hastalıkta sağlıkta olanını değil.
We are all sitting around here like we're at the Queen's Tea and that thing is on its way. God!
Tanrım!
You know, the only thing to do... is to walk out of here before it's too late... and never see one another again.
Biliyorsun, yapılacak tek şey çok geç olmadan buradan uzaklaşmak ve bir daha asla görüşmemek.
AND A HUGE CHOIR WILL SING "HERE COMES THE BRIDE." AND I'LL HAVE THE WHOLE THING ON VIDEO TAPE.
Org "Here Comes The Bride" şarkısını çalmaya başladığında tüm koro şarkıyı söyleyecek ve bunların hepsini kasete kaydedeceğim.
You didn't know about the murder across the street... and the crazy girl that lived here... that saw the whole thing?
Sokağın karşısındaki cinayeti biliyor muydun... ve bu evde yaşamış olan çılgın kızı?
Here's another thing that happens when your looking for something. Did you ever notice that you'd be looking for something, you might be out in the garage and every now and then you'll go back and look where the thing ought to be?
Garajdasınızdır, ara ara çıkıp geri gelir kaybettiğiniz şeyin, olması gerektiği yeri kontrol edersiniz.
i don't know, brian. if that's why he's here, and i decide that's the right thing to do, you'll have to understand. okay?
- Bilmiyorum Brian ama öyleyse, ve ben Alf ı vermeye karar verirsem
The only thing that comes into Hickory is the train, and it's here for five minutes.
Hickory'e gelen tek şey, sadece beş dakika kalan bir tren.
The only thing that's here is you and me.
Buradaki tek şey, senin ve benim olmam.
For Reid Janssen, winning isn't everything, it's the only thing, and the competition here is fierce.
Reid Janssen için kazanmak her şey değildir tek şeydir ve burada kızgın bir rekabet var.
You come in here, under my employ. - And have the gall to tell me... - Oh, that's another thing.
Hem emrimde çalışacaksın,... hem odama gireceksin,... bir de tutup küstahça...
But here's the thing - and there's really know way of getting around this -
Ama mesele şu ve gerçekten bundan kurtulmanın bir yolu yok.
There is no such thing as death, life is only a dream and we are the imagination of ourselves Here's Tom with the weather. "
Ölüm diye bir şey yok. Hayat sadece bir rüya ve bizler birbirimizin hayal ürünüyüz. Şimdi hava durumuyla Tom karşınızda. "
Since Maurice couldn't be here, and the mayor's out of town, and the former mayor's off doing some guy thing, which he better not ding himself doing, me, being the former mayor's almost-wife, was asked to honcho this get-together. Shush!
Maurice buraya gelemedi.
Cornelius, my sunshine, first you buzzed in here on that wretched thing and announced before the court that you'd found the girl of your dreams.
Cornelius, gün ışığım. Önce, o zavallı şeyin üstünde buraya geldin ve bütün sarayın önünde, rüyalarının kızını bulduğunu duyurdun. Şimdi de geri dönüp, ortadan kaybolduğunu mu söylüyorsun?
Something. Here you come, you and your husband... and industrious people drop their work and neglect their duties... spend whole months ministering to you, talking of you, buzzing around you... worrying for your husband's gout... your wishes for this and the other thing... and all become entangled in your idleness.
Öyle ki kocanızla buraya geliyorsunuz, insanlar işlerini bırakıyor görevlerini unutup, aylarca size hizmet ediyor sizi konuşuyor, dedikodunuzu yapıyor kocanızın gut hatalığıyla uğraşıyor sizin isteklerini karşıIıyor...
One thing that you do get here in Brooklyn... which I now know from having driven around the country and looked elsewhere for it... you get plastic bags stuck in trees.
Brooklyn'de ağaçlara sıkışıp kalmış naylon torbalar görebilirsiniz. Bu beni gerçekten çıldırtıyor!
All right. Let's have a seat here and start this thing from the very beginning.
Tama, hadi oturup şu konuyu baştan alalım.
It is a thankless, exhausting job, but I do it and the only thing I ask in return is that you bring Dad back here and you failed.
Teşekkürsüz, yorucu bir iş, ama yapıyorum ve karşılığında istediğim tek şey babamı buraya getirmendi ve sen başarısız oldun.
If I'm right about one thing, the killer is here, and he's looking for victim number 12.
Ve haklı olduğum bir şey daha, katil mutlaka burada. Ve 12 numaralı kurbanı arıyor.
The whole thing's inspired me to get here and caused me to get the shanks which would humiliate me in front of a billion people in a game I used to play pretty good.
Bütün bunları yapmamın sebebi bu, şimdi de hatalı vuruşlar yapıyorum... milyonlarca insanın önünde beni küçük düşürecek hatalar... çok iyi oynardım ben.
Here they are, hurling through space on a molten rock at 67,000 miles an hour, and the only thing that keeps them from flying out of their shoes is... their misplaced faith in gravity.
Onu sondaladın değil mi? Biraz taramış olabilirim. Bence bu dünyadaki yaşamı hafife almış olabiliriz.
If we can't find a way out of here, the mission's a bust anyway, and we don't want Apockhead or whatever his name is to get his hands on that thing.
Buradan çıkamazsak, görev bir fiyasko olacak. ve biz istemiyoruz Apockhead veya her neyse. onun elinde taşır.
But I'm here, and I'm trying to do the right thing.
Ama buradayım, ve doğru olan şeyi yapmaya çalışıyorum.
I Iove dogs £ ¬ but in case you haven't noticed... the Iast thing that we need around here is something else that eats and poops.
Köpekleri severim Ama şu durumda farkına varamadıysan... Şuanda ihtiyacımız olan son şey yemek yiyen ve sıçan birşey.
And here's the biggest thing of all most victims don't bother to sue because you're too big a windmill.
En büyük olay da şu çoğu kurban dava zahmetine girmiyor çünkü koca bir "değirmensiniz".
But let's just find the thing and get out of here.
Ama şu şeyi bulup gidelim buradan.
and here's the kicker 17
and here's why 34
here's the thing 1106
the thing is 2099
the thing 152
the thing is that 20
the things 18
the thing was 19
and how old are you 36
and here 683
and here's why 34
here's the thing 1106
the thing is 2099
the thing 152
the thing is that 20
the things 18
the thing was 19
and how old are you 36
and here 683
and happy birthday 27
and here you go 26
and here i was 16
and hopefully 74
and here we go 118
and here you are 183
and here they are 24
and here it is 109
and how are you 102
and here it comes 20
and here you go 26
and here i was 16
and hopefully 74
and here we go 118
and here you are 183
and here they are 24
and here it is 109
and how are you 102
and here it comes 20