And i just Çeviri Türkçe
90,663 parallel translation
This is about doing what's right, and I just hope that 51 Senators can feel the same way.
Burada mesele, doğru olanı yapmak. Umarım 51 senatör de böyle hisseder.
And I just wondered how you're doing.
Ben de seni merak ettim.
This baby is the only family I have left in the world and I just want to make sure that everything is OK.
Bu bebek bu dünyada bana kalan tek aile ve ben herşeyin yolunda gittiğine emin olmak istiyorum.
Every morning, I open the, uh, medicine cabinet, and I just stare at all your...
Her sabah ilaç dolabını açıyorum, ve öylece senin ilaçlarına bakıyorum...
It's like every day it's something new, something I never had to think about before gives out from under me and I just...
Sanki her yeni gün yeni bir şeyler oluyor, sanki o hissi kaybetmeden önce varlığını hissetmemem gibi...
And I just knew that if I were ever to tell you about this whole Ben thing, you would spin out about it and I needed to have something for myself without you getting in the way.
Henüz farkediyorum ki, eğer sana tüm detayıyla şu Ben'i olayını anlatsaydım sen de bu konuyu iyice uzatıp diline dolasaydın bu sayede belki de kendim için istediğim şeyi sen yoluma çıkmadan da yapabilecektim.
But now I'm dying, and I just needed to say I'm sorry.
Ama şimdi ise ölüyorum, ve sana ne kadar üzgün olduğumu söylemek için geldim.
And I just recorded a demo.
Ayrıca bir demo kaydı yaptım.
But when I saw him just standing there, smiling, I wanted to reach out and strangle him.
Ama onu önümde gülümseyerek dikilirken görünce boğazına yapışasım geldi.
It's really just ceremonial, but, uh, each press secretary passes this on down to the next press secretary, and I figured, since you're now acting chief of staff, maybe a loan was in order.
Vekâleten Özel Kalem olduğuna göre sana ödünç vereceğim.
I got to my car, and I... I just... started to drive.
Arabama binip rastgele sürmeye başladım.
And I want you to know that I believe that the American government has a responsibility, not just to maintain, but create opportunities for the American people, and that's what we're going to do.
Şunu da bilin ki bana göre Amerika devleti, Amerika halkı için yalnızca var olan işleri korumakla değil, yeni işler yaratmakla yükümlüdür. İşte biz de bunu yapacağız.
Well, let's just wait on the big guns for a second because if we can get Harrington and O'Malley, we have our 51.
- Ben konuşurum. Önce ağır topları bekleyelim çünkü Harrington ve O'Malley ikna olursa 51'i bulacağız.
I just wanted to assure you that the trip I took and the bill I co-sponsored were completely unrelated.
- Buyur. - Teşekkürler. Ama içiniz rahat olsun, seyahatim ve imzaladığım yasa arasında hiçbir ilişki yok.
I want to remind the American people of what we've just accomplished here, and let them know that Speaker Hookstraten is our bridge across that bipartisan divide.
Halkımıza ne başardığımızı hatırlatmak istiyorum. Hookstraten'ın, iki başlılığı aşan köprü olduğunu bilsinler.
I just came from meeting the new French ambassador, and the first thing he wanted to talk about was nukes.
Yeni Fransa Büyükelçisi'yle görüştüm. İlk konuşmak istediği şey nükleer silahlardı.
I wish I could help you and Tyler with this, sir, but it has to go through the Ways and Means Committee, which is chaired by Owen Saldua, who just happens to be leading the charge against me
Keşke Tyler'a ve size yardım edebilsem ama Hazine Komitesi'nden geçmesi gerekiyor, onun başında da Owen Saldua var, Etik Komitesi soruşturmasının en önde gelen ismi.
And now I-I just... I just want some semblance of ordinary, you know.
Ama şimdi olağanlığa muhtacım, biliyor musun?
I just wanna get out and... go home.
Sadece dışarı çıkıp... eve gitmek istiyorum.
Right now you're just there to introduce "Remi" and check Kat's temperature for business.
Sadece oraya gidip "Remi" yi tanıştıracaksın ve ileriki işler için Kat'i yoklayacaksın.
I'm right. The formula's been tweaked to determine at what point lithium becomes so expensive that it's more cost effective to just, you know, invade another country and take theirs.
Formül, hangi noktada lityumun, gidip başka bir ülkeyi işgal edip lityumunu almaktan daha pahalı olduğunu belirlemek için ayarlanmıştı.
I... your just... your poster would just be right between Albert Einstein and Marie Curie.
Ben... senin... posterin Albert Einstein ile Marie Curie'nin tam arasında olurdu.
- You know, Rich just will not shut up, and I have asked him on numerous occasions...
- Rich bir türlü susmaz ve ben ona sordum sayısız kez...
And I walked right up to her and stuck out my hand like an idiot and said, " Hi, I'm Joe. Don't worry about what just happened.
Daha sonra ona doğru yönelip, elimi uzattım ve dedim ki, " Merhaba, ben Joe, az önce olan şey için endişelenme.
Yeah, I just... just keep thinking about my wife and how I just... want to get home to her, hang out with her, make sure she's okay.
Evet, ben sadece... bir an önce eve giderek... karımla birlikte, zaman geçirip, iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
I can't really just pick up and go.
Öylece çıkıp da gidemem.
And since I've joined this band, he's picked up all the slack at home just so I could be here.
Ve gruba katıldığımdan beri burada olmaya devam edebilmem için..... evde benim boşluğumu dolduruyor.
I also know you get claustrophobic when you're stuck in a place for too long, so I just wanted to come over here and ease your mind, tell you that any second now, the train's gonna start moving, okay?
Bu sebepten buraya seni rahatlatmaya ve sana treninin her an hareket edebileceğini söylemeye geldim.
Oh, yeah, uh, well, it just- - it turns out you and I are Facebook friends.
Şeyyy- - Seninle Facebook arkadaşıız.
And here I was, thinking I was just being myself.
Ayrıca, burada tek başıma üstesinden geleceğimi sanıyordum.
And Dr. Singh doesn't want me travelling for at least another two weeks so I will just get to know the Big Apple a little bit.
Dr. Singh bir kaç hafta seyahat etmeme izin vermiyor. Ne yapalım ben de biraz şehirde takılırım.
Jack, I just talked to Randall and he is amazing.
Jack, az önce Randall ile konuştum, resmen büyülendim.
So... you just need to pick a girl, and I'm gonna help you win her back.
Senin yapman gereken, sadece bir kızı seçmek, onu geri kazanman için ben sana yardım edeceğim.
I miss when you used to look in the rearview mirror and they'd all be asleep in their car seats, just mouths wide open. Ah.
Arabada giderken, arka koltukta her birinin ağzı açık bir şekilde, uyumalarını dikiz aynasından izlemeni özledim.
Look, for the next month, I'm just, I'm gonna ply them with... with greasy Chinese and when the boys start to stink
Bak, bir sonraki ay için, onlara sürekli olarak yağlı çin yemekleri yedireceğim.
It's just that, you know, between the classes and the therapy, I've been in this bubble, and you when you showed up it just threw me.
Biliyorsun işte, dersler ve terapi derken, bir balon içindeymiş gibiydim, sen de birden ortaya çıkınca, patladım işte.
And I'm not making an excuse, it's just what happened.
Ayrıca bahane de aramıyorum, öylece birdenbire oldu işte.
Yes, I do... and I want to tell you about it, but, uh, I'm just not quite...
Evet, zorundayım... ayrıca sana ne olduğunu da anlatmak istiyorum, ama ben henüz o noktada...
Ah, I just winked and I waved at the same time.
Ah, göz kırpıp bir de el salladım aynı anda hem de.
And I should just...
Bu işe girmemeliydim...
I just want things to be special for Randall and the girls.
Ben sadece Randall ve çocuklar için her şey çok özel olsun istedim.
I walked into the living room, and, uh, just talking and laughing like old friends.
Oturma odasına girdim, ve, eski birer arkadaşlarmış gibi gülüp konuştuklarını gördüm.
And however long it takes for me to convince you of that, I... I'll just wait.
Ayrıca buna inanman ne kadar zaman alacaksa alsın, beklemeye hazırım.
And I-I'm sorry to be calling you so late, but I-I just... I just had to tell you, man... you were phenomenal.
Bu geç saatte aradığım için üzgünüm, ama sana söylemeliyim, gerçekten efsaneydin be adam.
Whenever I'd get too in my head, he'd take his hands and put them on both sides of my head, and he'd just say...
Ne zaman kendime yüklensem, ellerini başımın her iki yanına koyar, ve sadece şöyle derdi...
I say, I say, "Sweetheart, look, you're a once-in-a-lifetime beauty, no question, but you're talking about spending the rest of your life with me, and... as much as I love a quality fillet, I just ain't ready to give up that whole rack of ribs!"
Dedim ki, "Tatlım, bak, kuşkusuz sen çok güzel bir kızsın, ama hayatının geri kalan kısmını benimle harcamaktan bahsediyorsun, ve... her ne kadar göğüslerine bayılsam da, ama ben hazır değilim ciddi birşeylerin altına girmeye!"
I'm sorry, it's just that everybody wants to set me up for some reason... my mother and my grandmother and my grandmother's friends, and I'm fine.
Herkes, nedense bana birini bulmaya çalışıyor... annem, büyükannem büyükannemin arkadaşları, ama ben iyiyim.
I just had a bad dream, and... guys, violence is not necessary.
Kabus gördüm sadece ve... Çocuklar, şiddete cidden gerek yok.
Is it possible, Mr. Haller... and I'm not a psychiatrist, so... but is it possible that this whole thing... the girl, the incident... that it's just part of your illness, a delusion?
Şey mümkün mü Bay Haller ve şahsen ben psikolog değilim ama tüm bu her şeyin... kızın, yaşanan kazanın hastalığının, sanrının bir parçası olma ihtimali var mı?
So I'm just trying to... um, you're saying the girl... that you kissed the girl and she switched places with you?
Ben sadece... Yani diyorsun ki kızı öptün ve vücutlarınız değişti öyle mi?
I mean, just throw them a bone every now and then.
Arada bir sularına git.
and i just want to say 20
and i just thought 51
and i 3645
and i will 353
and i'm proud of you 44
and i'm grateful 35
and i said yes 53
and i'm starving 33
and i'm very sorry 29
and i'm not gonna lie 17
and i just thought 51
and i 3645
and i will 353
and i'm proud of you 44
and i'm grateful 35
and i said yes 53
and i'm starving 33
and i'm very sorry 29
and i'm not gonna lie 17
and i'm an alcoholic 48
and i'm so sorry 99
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46
and i'm sorry 950
and i'm glad 37
and i'm thinking 69
and i'm like 248
and i'm tired 39
and i'm so sorry 99
and i'm 661
and i'm really sorry 62
and i'm done 46
and i'm sorry 950
and i'm glad 37
and i'm thinking 69
and i'm like 248
and i'm tired 39