And rising Çeviri Türkçe
811 parallel translation
Part of living is meeting tragedy and rising above it.
Çıkışlarla ve acılarla yüzleşmek hayatın bir parçası.
5 feet and rising, sir.
1,5 metre ve artıyor efendim.
To see the white peaks of the island rising to the sea and he dreamed of the different harbors and roadsteads of the Canary Islands.
Adaların denizden yükselen beyaz doruklarını ayrıca çeşitli limanlarla birlikte Kanarya Adaları'nın sahillerini düşledi.
Power returning, Mr. Spock. Up 14 points and rising.
- Güç artıyor 14 noktada ve artıyor.
Outer hull temperature, now 480 degrees and rising.
Dış gövde ısısı şu an 480 derece, yükselmeye devam ediyor.
Hull temperature 1,000 degrees and rising.
Dış kabuk ısısı 1.000 derece.
And rising.
Ve yükseliyor.
Temperature 111 degrees and rising.
Sıcaklık 111 derece ve artıyor.
Metabolic rate is doubled and rising, doctor.
Metabolizma hızı iki katına çıktı ve artıyor.
Expenditures are 649 and rising.
Masraflar 649 ve artıyor.
Expenditures are 1000 and rising.
Masraflar 1000 ve artıyor.
Expenditures are 10,000 and rising.
Masraflar 10. 000 ve artıyor.
Sunspot density at 800 and still rising.
Güneş lekesi yoğunluğu 800'de ve hala artıyor.
A man who showed his true character by rising from less than nothing... to become a prominent and honored citizen.
Gerçek karakterini, bir hiçken seçkin ve saygın bir vatandaş haline gelerek ortaya koyan bir insan.
Ladies and gentlemen, I apologize for my hesitation in rising just now..
Bayanlar baylar, ayağa kalkmak için tereddüt ettiğimden dolayı özür dilerim..
At the moment I can see the dust rising in clouds and the grass greening.
# Gözlerim tam görecekti # Toz bulutları havalandı Otlar yeşerdi
So he played and sang, the future king of Israel... before the king who was to make way for him... the rising star before the waning star... the bright light before the fading one...
Sözün özü, geleceğin İsrail Kralı, yerini alacağı kralın karşısında çalmış söylemiş. Batan yıldızın karşısında, yükselen yıldız. # Sönen ışığın karşısında, parlayan ışık.
But the gist of it is that, away there in Basra... new aeroplanes are rising night and day, like hornets round a hornets'nest.
Velhasıl işin özeti, Basra'da gece gündüz yeni uçaklar havalanıyor. Tıpkı kovanın etrafındaki eşekarıları gibi.
"The torment to have our children beg for bread, and to keep..." "silent, trying to stifle the cry of desperation.." "rising in your throat."
"Ve çocuklarımızı ekmek parası için dilendirmek ve sessiz durmalarını sağlamak, boğazımıza kadar gelen ağlamayı susturabilmek..."
In two days we've reached 101 O and still rising.
İki günde 38 c'eye ulaştık. ... ve hâlâ yükseliyor.
Northwest of Scotland, on the broad expanse of the Atlantic, lie the lovely islands of the Outer Hebrides, small scattered patches of sand and rock rising out of the ocean.
İskoçya'nın kuzeybatısında, Atlantik'in açıklarında okyanustan yükselen kum ve kaya parçalarının oluşturduğu şirin Outer Hebrides Adaları uzanır.
And in view of rising public anxiety, Can he assure the house that this very large sum of money... is not irretrievably lost to the nation?
Kamunun artan endişelerini de göze alarak kendileri, yüksek miktardaki bu paranın ulusa telafisi olmayan bir yük getirmediği konusunda meclise güvence verebilirler mi?
Up from the railroad yards with their faithful escort of early-rising young fans who've been waiting since daybreak to follow these living tanks as they lumber and sway to the circus grounds, where the stakes are being driven that will anchor the big top
Demiryolundan yürümeye başlarlar yol boyunca sabah vaktinde uyanıp şafak vaktinde olanları sabırla beklemeye başlayan sirk izleyicileri sıralanmıştır bu dev hayvanlarının sirk alanına ağır adımlarla hareket edişini izlerler. Çadır kazıkları çakılmaya başlayınca hummalı bir çalışmanın ilk sesleri duyulur sirk bir yardımlaşma ve pratiklik örneğidir.
She's made two attempts since breakfast, and her temper is rising.
kahvaltıdan bu yana iki kez teşebbüste bulundu ve sabrı giderek tükeniyor.
[Peter Narrating] By early May, about a month before Lottie's cocktail party... she had reached 45th Street and the theater where Lottie was starring... in my production of Star Rising.
Lottie'nin kokteyl partisinden yaklaşık bir ay önce, Mayısın başları... Lottie'nin oynadığı ve benim prodüksiyonum olan "Yükselen Yıldız" a 45.caddedeki tiyatroya gitti...
His Majesty will take 11 pills upon retiring and only five pills upon rising.
Majesteleri yatmadan 11 tane ve kalktığı zaman da 5 tane hap yutacak.
Ahab's chart shows Moby Dick and the new moon rising together.
Ahab'ın çizelgesi Moby Dick ve yeni ayın beraber çıkacağını söylüyor.
Rising volcanic heat melts the ice on top of those cliffs and turns it into the clouds that hang over this valley.
Volkanik sıcaklık şu tepelerdeki buzun erimesine ve bu vadi üzerindeki bulutların oluşmasına sebep oluyor.
Now, when you and your wife are out, how do you feel about rising when another man comes to the table?
Şimdi, siz ve karınız dışarıda yemekte iken, masanıza bir adam geldiğinde ayağa kalkma konusunda ne dersiniz?
I wish I could hoist my sail and take you in with the small breeze that's rising but I'm with a friend.
Keşke şu hafif esintiyle yelkenimi doldurup seni de yanıma alabilseydim ; fakat şu an başka bir dostlayım.
The rising heat has touched off raging forest fires in the Ural Mountains of Russia the Black Forest of Germany, and the rich French timberlands.
Yükselen ısı Rusya'nın Ural dağlarında, Almanya'nın Kara Ormanında ve zengin Fransız ormanlarında hızla yayılan orman yangınlarına neden oldu.
For a bob a puff, rising to a guinea a gasp, and retiring with an old-age pension at 32.
Önce biraz meşakkat, sonra gelsin yat, kat. Ve 32'ine gelince pilin biter.
You know what! The spectacle of law and order here, rising up from the gravy and the potatoes.
Sos ve patates arasından yükselen yasa ve düzenin görüntüsü.
The power take-up was rising normally and...
Güç normal bir şekilde yükseliyordu ve...
If the sun is rising, we must go and take revenge on the murderer.
Güneş yükselirken gidip katilden intikam almalıyız.
We saw the rising of his star and his star has been our guide.
O'nun yükselen yıldızını gördük. O'nun yıldızı bize rehberlik etti.
And the audience has a short memory, even for such a rising star as him.
Ayrıca seyircinin de hafızası zayıftır, onun gibi yükselen bir yıldıza rağmen.
Within its centre, the rising heat from multiple fires, caused by both the heat flash and the blast wave upsetting stoves and open furnaces, is sucking in ground-level winds at speeds exceeding 100 miles an hour.
Ani ateş parlamaları ile basınç dalgasının... yanan ocakları körüklemesi sonucu... fırtınanın merkezinde oluşan yangınlar, ısının artmasına ve havayı emerek... saatteki hızı 185'yi aşan... rüzgarlar oluşmasına neden oluyor.
Gentlemen, the temperature in the Arctic is still rising and so is the water level.
Beyler, kutuplarda sıcaklık hâlâ artıyor ve su seviyeleri de öyle.
The moon has no waxing or waning... and the sun no rising or setting.
Ay büyüyüp küçülmüyor güneş doğup batmıyor.
You'll say something, anything- - "The sun is rising over Benidorm"... or "Almond trees bloom in Antonio's garden"... and they'll let you in, and you'll be together, for those are the passwords.
"Güneş Benidorm üzerine doğuyor" ya da "Antonio'nun bahçesindeki badem ağaçları çiçek açtı" gibi bir şeyler diyeceksin ve parolası bu gibi olan yerlerde içeri alacaklar, bir araya geleceksiniz.
The sound of the blade rising and from its slanting edge the blood still drops and then the downward slide to split us in two!
Yükselen bıçağın sesi gelir ve eğimli kenarından hâlâ kan damlar sonra da aşağı kayar bizi ayırmak için ikiye!
It was dark and the moon was rising.
Karanlıktı ve ay doğuyordu.
Under my head I could feel Marie's stomach gently rising and falling.
Başımın altında, Marie'nin karnının hafifçe yükselip alçaldığını hissedebiliyordum.
From the soul of the entire nation is rising a defiant scream of faith and hope.
Şair yoldaş! Jordan'la tugayın yanına gidiyoruz. Mario inekle kitapların başında duracak.
There stands all that hope rising up to infinity and all the beauty all that love and hope and surcease!
İşte umudumuz orada, tüm güzellikler, sevgi, ümit ve neticeler arasında sonsuzluğa doğru uzanıyor!
A welcome for Miss Helen Twelvetrees and that rising young star, Mr. Ross Alexander!
Helen Twelvetrees'le genç yıldız Ross Alexander'ı alkışlayalım.
With 24-hour sunlight, the air temperature is rising... and the difference... it just tears the pack apart.
24 saatlik güneş ışığı yüzünden, hava sıcaklığı artıyor. Değişen tek şey buz kütlelerinin kırılması.
Yet seeing a painting of the Rising Sun and Heaven you don't feel any happiness
Doğan Güneş ve Cennetin bir resmine baktığında bir mutluluk hissetmiyorsun.
People are rising everywhere and demanding the higher price.
İnsanlar her yerde artıyor ve yüksek fiyat talep ediyor.
What a great twit! And the crowd are really rising to him there.
Seyirciler onun için ayakta.
rising 34
and remember 695
and relax 64
and rightly so 33
and respect 16
and right here 24
and right now 473
and roll sound 20
and right 35
and re 23
and remember 695
and relax 64
and rightly so 33
and respect 16
and right here 24
and right now 473
and roll sound 20
and right 35
and re 23
and ryan 19
and rose 16
and run 26
and rest assured 21
and rachel 22
and rich 28
and red 20
and really 87
and recently 23
and rose 16
and run 26
and rest assured 21
and rachel 22
and rich 28
and red 20
and really 87
and recently 23