English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / And she's dead

And she's dead Çeviri Türkçe

895 parallel translation
Then let's think about this. Her one and only daughter is dead... and the only person she has left is her son-in-law.
Bir bakalım, tek çocukları öldü geride sadece damatları kaldı.
Go tell her that she's dead and tell her to check out of this hotel.
Gidip ona öldüğünü ve bu otelden gitmesini söyle.
She talked about helping him heal a scar that some dead girl left and she attached herself to Joong Won's side.
Joong Won'un yarasını iyileştirmek için ona yapıştı.
She was a prisoner as I was, and he just heard that she's dead.
Dün öldüğünü duymuş.
She's dead and at peace.
Öldü ve huzura kavuştu.
She's dead, and the corpse we have here is named Chris.
Kadın öldü ve burada da Chris adında bir ceset var.
She's dead, and you're alive.
- O öldü ve sen yaşıyorsun
Maybe so, but she talks to me just once and like that, she's dead.
Öyle olabilir. Ama benimle bir kez konuştu ve öldü.
She's dead, Mr Dawes... and so is he
O öldü, bay Dawes, digeride.
She believed in his God, and she's dead.
O tanrısına inanırdı, şimdi öldü.
My mother... she's not dead and gone to heaven... is she?
Annem... ölüp cennete gitmedi. Öyle değil mi?
And then the memory came, the memory of that look on Sarah's face when she said, "Maurice, you're not dead."
Sonra birden gözümün önüne geldi. Sarah'nın, "Maurice, ölmemişsin." derkenki yüz ifadesi gözümün önüne geldi.
And with his dying breath, he told me that this was the very asp that Cleopatra clutched so closely to her bosom. One stroke, two, and she was dead.
Son nefesinde, bana dedi ki bu, Cleopatra'yı ısıran yılandır.
You know, my grandmother could lick'em all and she's two years dead.
Büyükannem bile bunları yener be. Hem de iki yıl önce ölmüş hâliyle.
Suppose he just invented her for some reason, or she's dead and he can't accept it, so he just goes on pretending?
Tut ki, bir nedenle böyle birini icat etti, ya da kadın ölü ve öldüğünü kabullenemediği için ölmüş gibi davranıyor?
Can't we surmise the burglar might have entered a presumably empty house, suddenly encountered Mrs French and struck her, then, realising she was dead, fled without taking anything?
Bu durumda hırsızın boş bir eve girdiğini sanırken aniden Bayan French'le karşılaşmış olması, ona vurmuş ve sonra onun öldüğünü anlayarak bir şey almadan kaçmış olması da mümkün, değil mi?
She's dead now and it's my farm.
Annem öldü ve artık benim çiftliğim.
She also says the dead have no tongue, and she can't find out the truth about Obara's suicide.
Ayrıca, ölülerin dilinin olmadığını ve Obara'nın intiharının arkasında yatan gerçeği bulamadığını yazmış.
In the night, this woman's child died because she lay upon it, wherefore she removed my son from beside me while I slept and laid her dead child against my bosom. - She lies.
O gece, bu kadının çocuğu öldü çünkü onun üstüne yattı,... bu yüzden ben uyurken, benim çocuğumu yanımdan aldı... ve kendi ölü çocuğunu benim kucağıma koydu.
She's dead and buried.
Öldü ve yakıldı.
As a matter of fact, she might be dead before Saturday... if the story gets to the newspapers and he figures that she's double-crossed him.
İşin aslını istersen Cumartesi gününden önce ölebilir. Bu hikâye gazetelerde çıkarsa kadının ihanet ettiğini düşünür.
She told me who he was, and he's dead.
Babamin kim oldugunu söyledi ve ölmüs.
When a vixen's trapped, she says nothing and plays dead.
Dişi tilki tuzağa düştüğü vakit ölü taklidi yapar.
She's dead, and she'll never be back!
İnek öldü ve geri gelmeyecek.
Her light's growing dim and if it goes out, then she's dead.
Işığı azalmaya başlamıştı, eğer sönerse, o ölecekti.
Cleo's not dead in any case, and she can give us her version.
Ne olursa olsun Cleo ölmedi ve bize hikayesini anlatabilir.
She's dead and her husband is framed
Şimdi öldürüldü, ve kocasına iftira atıldı
I know she's dead but I also know that she'll kill again, and I don't know what to do.
Ölü olduğunu biliyorum ama aynı zamanda tekrar öldüreceğini de, ne yapacağımı şaşırdım.
She says it's like a city in aspic, left over from a dinner party, and all the guests are dead and gone. It frightens her. Too many shadows.
Kardeşim sanki bu kentin bir partiden arta kalan çöplerle dolu misafirlerininse tümünün ölmüş ya da buradan gitmiş olduğunu söylüyor.
Maybe not now, because she's sad, with her mama dead and your drunken brother hitting that tree.
BeIki de üzgün oIdugu için, sarhos kardesin arabayIa agac devirince annesi öIdü.
Anyway, my old lady's gonna be there, and she gonna get dead in my case if I ain't there, so, look, you have a nice evening, and I'll see you later.
Üstelik eski sevgilim de orada olacak ve orada olmazsam benim durumumda ölüp geçecek. Bu yüzden sen güzel bir akşam geçir, sonra görüşürüz.
She was alone in Mr. Parks's car and... Well, I'm-I'm afraid she's dead.
Mr. Parks'ın arabasındaymış ve. korkarım...
My mother could've heard it and she's dead.
Bunu annem bile duyardı ve çoktan vefat etti.
And now she's dead.
- Ama artık o ölü.
She's married to Marcellus and he's not dead yet.
Marcellus'la evli ve kocası ölmedi daha.
She's dead, and at my hands.
Ellerimde öldü.
Any funny stuff and she's dead.
Eğer buradan çıkarsanız onu öldürürüm.
She's dead and we ought to leave her in peace.
O öldü. Biz de huzur içinde yatmasını sağlamalıyız.
She did see the assassin! And it's because of her greed that she now lies dead!
Aç gözlü olduğu için burada cesedi yatıyor.
But she's dead and he's dead.
Ama o ölmüş, diğeri de ölmüş.
I mean, she just had one drink and about five minutes later, she sits down, sort of gasps and then she's dead, poor thing.
Bir içki içti, beş dakika sonra oturdu, midesi rahatsız oldu... Sonra da öldü!
She'll mean very little to us if we get to Texas and she's dead.
Texas'a gittiğimizde ölürse bir şey ifade etmez.
Because Mieze's dead, and because she didn't run out on me ;
Çünkü Mieze öldü.
So I'm sitting there and my father comes out of the room and tells me that she's dead.
Ve orada oturuyorken babam odadan çıktı ve bana onun öldüğünü söyledi.
In pain from the chains that the dead man's weight dug into her wrists, she bit her lips to not cry out, and watched in despair her lover's blood.
Ayaklarındaki prangaların bileklerine verdiği acıdan bağırmamak için, dudaklarını ısırdı, ve umutsuzluk içinde sevgilisinin akan kanını seyretti.
And suddenly she's dead... with a strange animal upon her.
Garip bir hayvan üzerine atlıyor... ve o birden bire ölüyor.
Your mother is dead. Mrs. Bates was your real mother, and she's dead.
- Bayan Bates senin gerçek annendi ve o öldü.
- You do, and she's dead.
- Yaparsan kız ölür.
How the hell do you know she's really dead and ain't been transformed into a demon?
Gerçekten öldüğünü ve bir şeytana dönüşmeyeceğini nasıl biliyorsun?
SARAH AND I BOTH GOING DAY BY DAY NOT KNOWING IF SHE'S ALIVE OR DEAD.
Sarah ve ben, onu günden güne yaşıyor mu ölüyor mu bilemeden geçti.
And she said she's seen the dead girl walk around the house across the street.
Ölen kızı bahçede yürürken gördüğünü söyledi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]