And what about me Çeviri Türkçe
2,460 parallel translation
And what about me?
Peki ya ben?
And what about me?
Bir de bana bak
And what about me?
Peki beni?
- And what about me?
- Peki ben ne olacağım?
Would you come inside and tell me what you're so upset about?
İçeri girip neye kızdığını söyler misin?
- You're being really nice, and what I'm about to say is gonna make you hate me.
- Çok kibarsın, ve söyleyeceğim şey yüzünden benden nefret edeceksin.
Like he knows. About me, or... the fire, and what happened to Annie Hobbs.
Sanki beni, veya... yangını, ve
I need you to tell me what you know about Stefan and Tennessee.
Stefan ve Tennessee hakkında bildiklerini bana söylemeni istiyorum.
Come on, Damon. You know Elena's gonna hate you for letting me out, and we both know that you care about what she thinks.
Hadi ama Damon, beni saldığın için Elena senden nefret edecek ve ikimizde onun düşüncelerine değer verdiğini biliyoruz.
You know what, honey, let me tell you, since we are talking about nice men, my daddy is the nicest man, but when he says that he will pay you more, he means more compliments and that is about it.
Aman Tanrım. Diyeceğim o ki, tatlım iyi insanlardan bahsetmişken babam da çok iyi biridir ama sana zam yapacağını söylüyorsa daha çok iltifat etmiş gibi görmelisin.
But then, Addy started talking to me about what it's like to fall in love and sharing your souls.
Sonra, Addy aşık olmak ve ruhlarımızı paylaşmak ile alakalı şeyler söyledi.
How about you come with me right now, and I won't tell your mother what you just asked me to do?
Benimle gelirsen eğer, annene, bana sorduklarınla ilgili bir şey söylememe ne dersin?
Is there something you want to tell me about Mr. Fitz and Spencer? What?
Bana Bay Fitz ve Spencer ile ilgili söylemek istediğin bir şey var mı?
Yeah, you got the boom and the pow, and your lips are cash money, but what really turned me on about you was how much of an ass-kicker you were.
Evet, göğsün, popon yerinde, dudakların mükemmel ama esas beni etkileyen, dişli olmandı.
What about you? Are you gonna try and kill me next?
Bundan sonra beni öldürmeye çalışacak mısın?
Well, think about that question for a second, and tell me what I should have said to her?
Bu soruyu bir kez daha gözden geçir ve ona ne söylemem gerektiği hakkında bir düşün?
I can get Sanctuary's mandate restored under your management, but first you got to trust me, and that means you stop lying to me about what happened in Jakarta.
Ama önce bana güvenmelisin bu da bana Jakarta'da gerçekten olanlar hakkında yalan söylemeyi bırakmalısın demek oluyor.
your mother told me what happened at school today and what she advised, and I wanna be clear about something- - you are to ignore her.
Annen bana bugün okulda olanlardan ve önerisinden bahsetti ve bu konuda açık konuşmam gerekirse : Annene aldırış etme. Bu olayın kapanması 5 yıl sürer, baba.
and i'm sorry... just about what you heard me say.
Özür dilerim... Bugün duyduklarından dolayı. - Sorun değil.
Get me his head, and I can tell you what this is all about.
Bana kafayı getirin ben de size ne olduğunu anlatayım.
And he just looked at me like he had no idea what I was talking about.
Ve bana öylece baktı neden bahsettiğimi anlamamış gibi.
I know you're not cool with me kicking it with the chicklets, and normally I'm cool with that, too, but I thought they were about to be some chewed-up chicklets, so I did what I had to do.
Ufaklıklarla takılmamdan hoşlanmadığını biliyorum. Normalde buna uyuyorum da. Ama başlarına bir şey gelecek sanmıştım.
When Beth called me and told me about Connor, I came over right away to see what I could sense.
Beth beni arayıp da Connor'dan bahsedince, ne hissedebilirim diye bakmak için hemen buraya geldim.
And what you hate about me.
Nefret ettiğin özelliğim de bu.
I'm not getting defensive, but you come into my room and then you start talking to me about things that you don't know what you're talking about.
Savunmaya geçmiyorum, ama odama geliyorsun ve ne olduğunu bilmediğin şeyler hakkında konuşuyorsun.
What about you? Look, Vinnie bailed on me and our marriage after 20 years.
Bak, Vinnie beni ve 20 yıllık yuvamızı terk edip gitti.
Lunch was giving me the evil eye, and so was my high school Nemesis, Dalia, the girl who personified what I hate about the suburbs.
Öğle yemeği bana kötü şans ve varoşların sevmediğim özelliklerini kişileştiren baş düşmanım Dalia'yı verirdi.
And what can you tell me about where that tip came from?
O ipucunun nereden geldiği konusunda bana ne söyleyebilirsin?
I don't just get to go to the restaurant and eat for free because of some stupid badge on my shirt! Say what you want about me, but please don't disrespect the badge.
yemeğimi bedavaya alamam çünkü t-shirt'mde aptal bir rozet yok. ama lütfen rozetime saygısızlık etme.
No, you want to tell me what to do, and that's why I can't talk about this.
Hayır, bana ne yapacağımı söylemek istiyorsun, ve bu yüzden bu konuda konuşamam.
You guys were arguing over whether or not you should tell me the truth about something, and I want to know what it is.
Bir konuda bana doğruyu söyleyip söylememeniz gerektiğini tartışıyordunuz ve ne olduğunu bilmek istiyorum.
I mean, the person next to me looks over and is like, " what's she about?
Demek istediğim, yan arabadaki kişi bana doğru bakar ve şöyle olur, "Bu fıstık da kim?"
- Kid, I know I bust your chops about Harvard and all that stuff, but listen to me- - what you did today was true blue.
Çocuk, Harvard ve bütün o şeyler hakkında göbeğini çatlattığımı biliyorum ama beni dinle ; Bugün yaptığını şey, gerçek polislikti.
I remember what my mother said to me on my wedding day. It's bad luck to get married on the 13th, and for 21 years, Tom and I have been laughing about how wrong she was.
Annemin nikah günümde söylediği şeyi hatırlıyorum da "13'ünde evlenmek uğursuzluktur" demişti. 21 yıldır Tom ve ben ne kadar yanıldığına gülüyorduk.
By the time you watch this, you'll have read a lot of things about me, about what I've done, and so I wanted to explain myself.
Bunu izlediğiniz zaman, benimle ve yaptığımla ilgili bir sürü şey okuyacaksınız bu yüzden kendimi açıklamak istedim.
You guys are making me really nervous, and I don't even know what you're talking about.
Beni cidden çok endişelendiriyorsun ve ne hakkında konuştuğunuzla ilgili hiçbir fikrim yok.
And that's when I asked her, what else is up here that you haven't told me about?
İşte bu yüzden sordum : "Yukarıda bana bahsetmediğiniz başka bir şey mi var?"
And what do you want me to do about it?
Benden ne istiyorsunuz peki?
Yeah, right. And you know what else is bugging me about this guy?
Bu adamın başka neyine gıcık oldum, biliyor musun?
See, you don't even know what I'm talking about and you made me feel better.
Gördün mü, neden bahsettiğimi bile bilmiyorken benim iyi hissetmemi sağladın.
- I've been thinking about our conversation the other day, and I'm always willing to do what's best for you and what's best for the family, and I've decided to do what's best for me.
- Geçen günkü konuşmamızın ardından düşünüyordum, ve her zaman senin için, ailem için en iyisini yapmaya hazırım, ve kendim için en iyisini yapmaya karar verdim.
And what fascinates me most of all about this one is the first ten chapters are about pregnant women
Tüm bunların içinde benim en çok ilgimi çeken ise... hamile bayanlarla ilgili ilk on bölüm.
What about me and people like me?
Cidden!
Yeah, uh, I-it's just that lily's texting me about the engagement party, and we have completely different ideas about what it should be.
Evet. Lilly parti hakkında mesaj atıyor da. Nasıl olması gerektiği konusunda ikimizin farklı fikirleri var.
Then grannies, all those people that really teach you, me and everybody else what real Italian food is about.
Daha sonra babaanneler, İtalyan mutfağının gerçekten ne demek olduğunu öğreten insanlar.
And you were telling me about what happened on the Unicorn.
Tekboynuz'da neler olduğunu anlatıyordun.
It's not at all like me and Nikki. What are you talking about?
Nikki'yle benim meselemle alakası yok.
And once I knew that... it didn't matter what anybody else thought or said about me.
Ve bunu bildiğim andan itibaren... benim hakkımda ne düşündükleri ya da söyledikleri umurumda olmadı.
Come and sit down. What is it all about? Really, you must tell me.
Gel otur Konu ne söylee.
And when I left that night, I felt terrible about my performance, but what really bothered me wasn't my playing, it was Casals.
O gece ayrılırken performansım yüzünden kötü hissediyorum ama beni asıl rahatsız eden çalma şeklim değildi, Casals'dı.
All right, look. I came here to tell you I'm sorry about what happened with me and your mother.
Dinle, benimle annen arasında olanlar yüzünden üzgün olduğumu söylemeye geldim.
and what are you doing 48
and what about you 352
and what are you doing here 62
and what 818
and what are you going to do 22
and whatever you do 86
and what's more 117
and what's worse 41
and what happened 146
and what do you want 78
and what about you 352
and what are you doing here 62
and what 818
and what are you going to do 22
and whatever you do 86
and what's more 117
and what's worse 41
and what happened 146
and what do you want 78