And what is that Çeviri Türkçe
11,267 parallel translation
And what is that?
Neymiş o?
- And what is that?
- Ve bu nedir?
I look at my side view and I see what has to be a giant garbage truck that is just barreling towards us like it is on a warpath.
Yan aynama baktım ve savaş yolundaymış gibi bize hızla gelen dev bir çöp kamyonu gördüm.
But I am not going to sit here and tell you that I only do what I do... to take care of other people, because it is okay to do it for ourselves.
Ama burada oturup, size, yaptıklarımı başkalarına yardım etmek için yaptığımı söylemeyeceğim çünkü bunu kendimiz için yapmakta da bir sorun yok.
I think you'll find what you smell is fish, and I doubt there's a seaport in all the world that smells any different.
Balık kokusu olduğunu anlayacağını sanıyorum. Hem tüm dünyada bundan farklı kokan bir liman olduğundan da şüpheliyim.
And all the different colors and pillows and cushions inside and you're sitting there thinking what pillow would make them more comfortable fighting the realization that they're already dead so they don't give a flying fuck what color they're buried in, you motherfucker your wife is alive!
O değişik renkler ve yastıklar ve içindeki minderler falan ve orada oturmuş hangi yastığın onları daha rahat ettireceğini düşünürken çoktan öldüklerini ve hangi renk içinde gömüleceklerinin siklerinde olmadığını fark etmekle savaşırken, sen orospu çocuğu, senin karın yaşıyor!
Is this what you've been reading to that dirty old man and those gentlemen?
Bunca zamandır o pis ihtiyara ve o beyefendilere bunları mı okuyordun?
Dude, what is with that guy and the big serious and somber act?
Oğlum o nasıl bir adam yav? büyük, kasvetli bir baykuş gibi
Option one is total victory, and that is what I am planning on.
Birincisi, mutlak zafer ve bu yüzden üzerine plan yapıyorum.
But what I wanted to tell ya is, I see the relationship you have with Troy, and how you handle things, and I just want ya to know that I really admire it.
Ama sana söylemek istediğim Troy ile aranda bir ilişki olduğunu görüyorum ve işleri nasıl hallettiğini buna hayran olduğumu bilmeni isterim.
What we know at this time is that several cars were riddled with bullets and one vehicle exploded with such devastation that its make has yet to be identified.
Birkaç arabanın mermilerle delik deşik olduğunu ve bir arabanın büyük bir yıkımla patladığını biliyoruz ki araba hala teşhis edilemedi.
What worries me, Prime Minister, is that we are a small country, and up there are 160 million Russians very thirsty for oil.
Beni endişelendiren küçük bir ülke olmamız ve tepemizde petrole susamış 160 milyon Rus olması.
Meanwhile, he grows tired of his wild ways and realizes that what he really wants is to be with her.
Bu arada, erkek vahşi yollardan sıkılıyor ve gerçekten onunla olmak istediğini fark ediyor.
I'd like to give his loving parents some idea of what it's gonna cost, and to do that, it'd be helpful to know how strong a case you think it is.
Davanın maliyeti hakkında ailesini bilgilendirmek istiyorum, O yüzden ne kadar zorlu bir dava olacağı konusunda yardımcı olursan sevinirim.
I'm sorry, but just from what I know right now, this case could easily cost five times that, and anyone who tells you any different is lying.
Lütfen yanlış anlamayın fakat gördüğüm kadarıyla böyle bir dava bu rakamın en az beş katına mal olur. Başka türlü konuşan biri varsa bilin ki yalan söylüyordur.
To offer them in volume suggests that their fear of us is becoming unmanageable, that we have shown them what we are capable of and it terrifies them.
Böyle büyük şeyler vermeleri bizden gitgide daha çok korktuklarını gösteriyor. Neye muktedir olduğumuzdan korktuklarının göstergesidir.
And what reputation is that?
Peki bu hangi itibar?
And it is my understanding that when my client was remanded at that first hearing, he was advised the issue of reasonable and affordable bail would be revisited, so that's what we're doing now.
Anladığım kadarıyla... müvekkilime, ilk duruşmada tutuklandığında makul ve ödenebilir miktarda bir kefaretin... yeniden görüşüleceği bilgisi verilmiş, bugün o sebeple buradayız.
And what this new platform will do will be to integrate users'data and preferences, and use that information to enrich and tailor-make each unique user experience in a way that is, frankly, unprecedented.
Bu yeni platform ise kullanıcı verilerini ve tercihlerini bir araya getirip bu verileri kullanıp her kullanıcıya, özel ve zenginleştirilmiş başka bir deyişle eşi benzeri olmayan bir kullanım sunacak.
And that is what you spend every waking moment doing.
Ve bunu uyanık olduğun her an diyorsun.
Three are from four wheel drives, one's a sedan, and God knows what that one is. It's balder than Bruce Willis.
... üç tanesi bizim dört çarpı dörtlerden, bir tanesi sedan bir araçtan diğeri de allah bilir ne tür bir araçtandır Bruce Willis'in kafasından bile daha pürüzsüz.
By the time you have read this, I will be gone and what I leave behind is some of the pain that others have inflicted on me.
Bunu okuduğunuz sırada çoktan gitmiş olacağım. Ardımda bıraktığım tek şey, onlara çektirmek zorunda kaldığım acılar olacak.
And what, pray tell, is that?
Peki, dua yani, söyle?
So I know what a good man looks like. And when you look at Kiki, and Kiki, when you look at him, and you smile, it just... that's what true love is.
İyi bir adamın nasıl göründüğünü biliyorum, ve Kiki'ye baktığın zaman, ve Kiki ona baktığı zaman, ve güldüğünde, bu sadece... işte bu gerçek aşk.
And that is what your friends and neighbors will be guilty of when they see this leather-bound beauty on your bookshelf.
Ve arkadaşların ve komşularınız bu deri kaplı güzelliği kitaplığınızda gördüklerinde o günahı işleyecekler.
Now, what we, uh, figure now is that O.J. Simpson is sitting in the back seat, and he has a gun at his head, and, uh, presumably the officers...
Şimdi, duyduğumuza göre O.J. Simpson arabanın arkasında oturuyor ve kafasına silah doğrultmuş tahminimce Ford arabalardaki polisler...
Simpson will be charged with the premeditated deaths Of both victims, And that is precisely what we will prove.
Simpson iki suçlu için de planlı cinayetten yargılanacak ve biz de bunu kanıtlayacağız.
I think it's important that people understand - what my role is on this case and- -
Bence insanlar davadaki rolümü ve kim olduğumu anlamalı.
So what I'm trying to get a sense of is this rush to judgment, and how in a few short hours, these detectives closed up shop on a complex investigation that could have gone any different direction.
Yani söylemeye çalıştığım, yargılamanın aceleye getirilmesi ve farklı yerlere gidebilecek bu kadar karışık bir davanın bu dedektifler tarafından kısa bir sürede sonuca bağlanmış olması.
You know what, we are way overdue for a deputy rotation, so what I can do is I can change them out, and I would just ask if you would please give that a chance, okay?
Polis rotasyonu için çok geç kaldık ama onları değiştirebilirim ve senden istediğim bir şans daha vermen, tamam mı?
And what's unfortunate is that things are said about people all the time, things that are not accurate, not kind, disparaging.
Talihsiz olan şeyse, insanların hakkımız söyledikleri doğru olmayan, kaba ve aşağılayıcı şeyler.
What I am trying to say is this. My brother, and the love of a good woman... .. pulled me through that time.
Demeye çalıştığım şey kardeşim ve hoş bir kadının aşkı beni o dönemden çekti çıkardı.
And you're sure you know what that is?
Onun ne olduğunu bildiğine emin misin peki?
Those of you that have sailed under her, and there are many of you here, - you know what she is. - Aye!
Onunla denize açılanlar, birçoğunuz buradasınız ne olduğunu biliyorsunuz.
What is that I hear and smell?
Duyduğum ve kokusunu aldığım ne ola ki?
What is that I hear and smell?
Duyduğum ve kokladığım da ne?
That is what I have done and I will continue to do until the day I die.
Şimdiye kadar bunu yaptım ve öleceğim güne kadar da devam edeceğim.
And what exactly is that?
Neymiş peki?
What is important is that Antia is now better than ever and is very happy.
Önemli olan Antia'nın şimdi hiç olmadığı kadar iyi ve çok mutlu olduğu.
And what about the children, is that true?
Ya çocukları, doğru mu?
So, um... what follows is a classic tale of jealousy and beating it back like the medieval dragon that it is.
Pekala... Sırada da kıskançlığın klasik hikayesi ve bunu Ortaçağ ejderhası gibi geri püskürtmek var.
And what is it that I want?
İstediğim neymiş peki?
You have to tell me what it is that you want and then I'll know.
Siz söyleyeceksiniz ki benim de haberim olsun.
- All right, what I am about to say will make you very horny, but you have to try and remember that we're still at work.
Pekâlâ, söyleyeceğim şey seni biraz şehvetlendirebilir ama bunun için çabalaman gerekiyor ve unutma ki hâlâ iş yerindeyiz.
What is that, a train and a girl whimpering?
- Trenle ağlayan bir kız sesi mi o? - Benim o.
I did say that, so you would go slower and I would win, which is what happened.
Öyle söyledim çünkü siz yavaş yapın ve ben kazanayım diye, ki öyle de oldu.
What's going on with you and that doctor?
Senle doktor ne iş?
What that means in practical terms is that we're merging this investigation with the two teams looking at the two other murders and the investigation as a whole will now be upgraded to Cat A...
Bunun pratikte anlamı şu ki bu soruşturmayı, diğer 2 cinayeti soruşturan 2 ekiple birleştireceğiz ve bütün soruşturmayı birinci önceliğimiz haline getireceğiz.
- I insist... - Go and see what that row is about.
- Git bak bakalım, bu şamata neymiş.
But none of us are assholes, and actually using language like that is one example of what not to do on this trip.
Ama hiçbirimiz yavşak değiliz ve o tarz kelimeler kullanmıyoruz. Gezide yapmamamız gereken şeylerden biri bu da.
And that I only want what is best for us.
Ve ikimiz için en iyi olanı istediğimi.
and what is that supposed to mean 21
and what are you doing 48
and what about you 352
and what are you doing here 62
and what 818
and what are you going to do 22
and whatever you do 86
and what's more 117
and what's worse 41
and what happened 146
and what are you doing 48
and what about you 352
and what are you doing here 62
and what 818
and what are you going to do 22
and whatever you do 86
and what's more 117
and what's worse 41
and what happened 146