English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ A ] / Answering

Answering Çeviri Türkçe

5,163 parallel translation
I am not answering that question.
Bu soruya cevap vermiyorum.
Are they not answering?
Cevap vermiyorlar mı?
Are you not answering because you've thrown up in your mouth?
Ağzındakileri çıkarmak istemediğin için konuşamıyorsun değil mi?
- I'm not answering that.
- Buna cevap veremem.
Why isn't he answering?
Neden cevap vermiyor?
I tried to call Adele to warn her but she's not answering her phone.
Uyarmak için Adele'i aradım ama telefonuna cevap vermiyor.
He's not answering.
Cevap vermiyor.
You're not answering another Craigslist ad, are you?
Yine Craiglist ilanı aramıyorsun, değil mi?
We're still answering in the affirmative.
Hala olumlu cevaplarla devam ediyoruz.
No one's answering the door and his horse is gone.
Kapıyı kimse açmıyor ve atı da gitmiş.
I lied to the cartel on your behalf, Mr. Crowder, so excuse me if I wasn't answering my phone till the situation resolved itself.
Namına kartele yalan söyledim Bay Crowder. Olay kendiliğinden çözülene kadar telefona cevap vermediğim için kusura bakma.
- I NEEDED TO TALK TO YOU, AND YOU WEREN'T ANSWERING YOUR PHONE.
Seninle konuşmam gerekiyordu ve sen de telefonunu açmıyordun.
She's not answering my calls.
Arayınca açmıyor.
He was, but he stormed off and now he isn't answering his phone. What happened?
Yanımdaydı ama çıkıp gitti ve şimdi de telefonunu açmıyor.
With all respect, Favi Tarr, - we were answering to Alak.
Kusura bakmayın Bay Tarr ama biz Alak'ın emirlerine uymuştuk.
- April's not answering her t-phone.
- April k-telefonuna yanıt vermiyor.
You're not used to answering to people, and now you have the president himself calling you on the phone.
İnsanlarla muhatap olmaya alışkın değilsin. Telefonda başkanla bizzat konuşmak zorunda kaldın ve hayır demeye korktun.
[beep] Derek, the daycare is closed, the babysitters have not heard from you, and no one is answering at home. Where are our children, Derek?
Derek, kreş kapalı, bebek bakıcılarının haberi yok ve evi aradığımda kimse cevap vermiyor.
Why isn't she answering?
Neden cevap vermiyor?
Why aren't you answering your phone, Ryan?
Telefonuna neden cevap vermiyorsun, Ryan?
All right, you know what, don't bother answering that question.
Pekala neyse o soruya cevap verme.
She hasn't been answering her phone.
Rebecca'yı merak ettim. Telefonuna cevap vermiyor.
Hey. You haven't been answering your call...
Telefonuna cevap vermiyorsun...
No one knows where she is right now. Also, we're not the only ones having trouble contacting our answering service.
Telesekreterimize ulaşmakta zorlanan bir tek biz değilmişiz.
His answering machine's off.
Telesekreteri kapalı. Denetimcimize sinyal bıraktım.
Your bosses in Moscow... say, "Cannot connect with answering service. Report similar issues."
Moskova'daki patronların "Telesekretere ulaşılamıyor." "Benzeri bir sorun yaşanıyorsa haber verin," diyor.
Well, that's gonna be a problem, because the answering service... is shut down.
Bu başınıza iş olacak, çünkü telesekreter sistemi kapanmış durumda.
I'm done answering your...
- Sorularınıza artık cevap...
You weren't answering your cell. We were worried.
Telefonuna cevap vermeyince endişelendik.
He's not answering his phone. He's not answering his emails.
Telefonuna cevap vermiyor, maillerine cevap vermiyor.
It appears so, but they're not answering.
Öyle gözüküyor ama cevap vermiyorlar.
He's not answering.
Açmıyor.
Aah! Are we not answering our phone these days?
Bugünlerde telefonlarımıza cevap vermiyor muyuz?
♪ Answering back ♪
* Cevap vermesine *
♪ Enough of frankfurters answering back ♪
* Ya da sosisçilerin *
Relax, I'm not answering.
Sakin mi olayım? Zaten sakinim.
Bonnie Taylor isn't answering.
- Bonnie Taylor telefonu açmıyor.
You mind answering some questions?
- Bazı soruları cevaplayabilir misin?
The preacher's not answering.
Vaiz cevap vermiyor.
He could have just been answering it.
Sadece yanıt vermiş de olabilir.
And I don't like that you're not answering the question.
Soruyu cevaplamamanız da benim hoşuma gitmedi.
How the hell are you not answering your phone right now? !
Şu anda telefona cevap veremediğine inanamıyorum!
Mind answering the question?
Soruma cevap verirmisiniz?
They're not answering their door at the minute.
- Şu anda kapıyı açan yok.
Thank you for answering our questions, Mrs. Florrick.
Sorularımıza cevap verdiğiniz için teşekkür ederiz, Bayan Florrick.
And he's not answering his phone.
- Telefonuna cevap vermiyor.
He's still not answering.
Telefonunu hâlâ açmıyor.
Kavya's not at home, she's not answering her phone!
Kavya evde değil. Telefonunu da açmıyor!
'Cause, you know, they're not answering my phone calls.
Çünkü, benim telefonlarıma cevap vermiyorlar.
Nick's not answering.
- Nick açmıyor.
[phone trilling] - She's not answering.
- Yanıt vermiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]