As friends Çeviri Türkçe
2,583 parallel translation
We're back as friends.
Arkadaş olarak devam ediyoruz.
I meant celebrate as friends.
Arkadaşça yani.
But I think it has to be as friends.
Ama sanırım, bunu arkadaş olarak sürdürmemiz gerekiyor.
- Just as friends.
Sadece arkadaş olarak.
Meeting as friends.
Arkadaş olarak görüşmek.
As friends.
Arkadaş olarak.
I don't deserve them as friends.
Onların arkadaşlığını hak etmiyorum.
I mean, you're great, but I just think we're better as friends.
Yani, sen harikasın, ama bence arkadaş olarak daha iyiyiz.
We are better as friends.
Arkadaş olarak daha iyiyiz.
You know, as friends?
Bilirsin arkadaş olarak?
Well, Chase said they're going as friends, but who knows?
Chase arkadaş olarak katılacaklarını söyledi ama. Kim bilir?
No, those tattoos were a symbol of our bond as a couple, and now they're a symbol of our bond as friends.
O dövmeler, çift olarak aramızdaki bağın sembolüydü. Şimdi de arkadaş olarak aramızdaki bağın sembolü. - Evet.
Anyone who has friends as good as you must be a pretty special person.
Sizin gibi iyi arkadaşlara sahip biri oldukça özel bir insan olmalı.
Dan and I work as friends.
Dan ile arkadaş olmakta iyiyiz.
A lot of friends? Other chickens as friends.
Diğer tavuklardan,... çok arkadaşı var mıydı?
Well, you always got us as friends.
Sana arkadaş olarak her zaman biz varız.
She did, but I told her we could hang out as friends, and she was cool with it.
Etti, ben de arkadaş olarak takılabileceğimizi söyledim ve kabul etti.
You know, as friends.
Bilirsin arkadaş olarak.
What did you say your name is again? My friends call me Norma Jean, but my fans know me as Marilyn.
Adım neydi demiştin? ama hayranlarım beni Marilyn diye bilir.
Did all your friends end up as cops?
Senin tüm arkadaşların polis mi oldu?
You did? I scanned the bills, sent the files to the Secret Service and FRB, just as our dear friends at the Feeb requested.
- Beceriksizler teşkilatındaki sevgili dostlarımızın istediği gibi taradım ve dosyaları gizli servisle F.R.B.'ye yolladım.
You and the peacocks are welcome to stay, as long as you don't mind sharing the nest with a few other feathered friends.
Birkaç tüylü dostla evi paylaşmak sorun olmazsa tavus kuşlarınla istediğiniz kadar kalabilirsiniz.
- As opposed to Max, who has to tell his parents he's gay tonight because his straight friends think he should?
- Max'in bu akşam hetero arkadaşları temize çıkmasını düşündüğü için ebeveynlerine gay olduğunu söylemek zorunda olması gibi yani.
Doesn't it strike you as funny that... That Veda has a hundred friends, here, there, everywhere she goes, and you haven't any?
Senin arkadaşın yokken Veda'nın orada burada yüzlerce arkadaşının olması seni tuhaf bir şekilde etkilemez mi?
Walk with me, as if we were friends.
Sanki arkadaşmışız gibi, benimle birlikte yürü.
I... I... I didn't have many friends as a kid.
Benim... çocukken fazla arkadaşım yoktu.
With the death of their leader Kalifa, and separated from her friends, we find Ahsoka on the run, as the hunters close in around her.
Liderleri Kalifa'nın ölümüyle ve dostlarından ayrılmış halde, Ahsoka'yı kaçarken, avcılar ona yaklaşıyorken, buluyoruz.
Perhaps we should throw a dinner party as well for all our old friends.
Belki de bütün eski dostlarımız için bir akşam yemeği partisi vermeliyiz.
I might go so far as to say best friends, maybe.
Hatta en iyi arkadaş bile diyebilirim.
Imagine your friends, if you suddenly started getting all really political about being a fag or you got suddenly like camp and swishy or talked about rimming all the time.
Arkadaşlarını ele alalım mesela. Aniden gay olmak konusunda aşırı savunucu bir tavır içine girsen ya da aniden feminen tavırlar takınsan ya da sürekli Rim yapmaktan bahsetsen...
I remember hearing a story about a girl who fell in love with a guy on one of these sites, and when she found out that the guy was actually one of her friends playing a prank on her, she killed herself.
Bu sitelerde, bir adama aşık olan hikayesini hatırladım kız, daha sonra o adamın aslında kendisine şaka yapan bir arkadaşı olduğunu öğrendi ve intihar etti.
As I go into my first Conclave, I will miss your strength, my friends.
Papa seçim toplantısındayken bana verdiğiniz gücü özleyeceğim dostlarım.
At times such as these, Brother Raphael one needs old friends.
Böyle zamanlarda, Kardeş Raphael eski bir dosta ihtiyac duyarsın.
And that's why we don't have any friends, because as soon as you start getting close to people, you want to tell'em your secrets, and the powells can't do that.
- Ve işte arkadaşımızın olmamasının nedeni, çünkü eninde sonunda insanlarla yakınlaşmaya başlıyorsun, onlara sırrımızı söylemek istiyorsun, ve Powell'lar böyle yapmazlar.
Well, I can assure you, as Treasurer of Atlantic County, and more personally, as someone who has always regarded the members of our colored community as his friends and equals, that neither I, Sheriff Thompson or any of his men, will rest until these hooded cowards are brought to justice.
Atlantic City hazinedarı olarak ve dahası kişisel bakımdan daima siyahi topluluğun dostlarımız ve dengimiz olduğunu kabul eden biri olarak ne ben, ne de şerif Thompson ve adamları bu kukuletalı korkaklar adalete teslim edilene kadar rahat etmeyeceğimize dair sizi temin ederim.
Or as my friends call me - - C3PO.
Ya da arkadaşlarımın deyişiyle, C3PO.
I want to be friends again, and as for the rest of it, we'll figure it out.
Yeniden arkadaş olmak istiyorum, geri kalanları sonra düşünürüz.
But I say the real hard part of a relationship is when you have to start hanging out with each other's best friends, especially when that best friend is...
Ama asıl zorlu kısmı ise sevgililer ve onların en yakın arkadaşlarıyla bir şeyler yapmaktır. Özellikle kız tarafının en yakın arkadaşı... o ise.
And we might wonder why so many today have a compulsion to shopping and acquisition when it is clear that they have conditioned from childhood to expect material goods as a sign of their status with friends and family.
Bugün büyük bir çoğunluğun alışverişe ve tüketime karşı neden üzerlerinde bu denli bir baskı hissettiğini merak ediyorsanız ; bunun sebebi açıkça, çocukluklarından beri maddi beklentilerinin arkadaş ve aile çevresindeki statülerinin bir işareti olarak görülmesine şartlandırılmalarıdır.
The responsibility really lies not on the electric company for turning it off but on those of this man's neighbors and friends and associates who were not charitable enough to enable him, as an individual to meet the electric bill.
... aslında bu sorumluluk enerjiyi kesen... elektrik şirketine ait değil. Sorumluk, bu adama yeteri kadar yardımseverlik göstermeyerek onu bu elektrik faturasıyla baş başa bırakan komşularına arkadaşlarına ve ortaklarına da aittir.
As for friends, I... the truth is, we didn't pry.
Arkadaşları ise... açıkçası merak etmedik.
But I don't know her as well as her friends at church.
Ama onu kilisedeki arkadaşları kadar iyi tanımıyorum.
My valuable, loyal, gallant brothers being friends with great nation such as America which works for the religion can only be achieved by faith and Islam.
Aziz, sıddık, kahraman kardeşlerim Amerika gibi din lehinde ciddi çalışan muazzam bir devleti... kendine hakiki dost yapmak iman ve İslamiyet'le olabilir.
By all accounts, Meredith - - or "mez," as she was called by her family and friends - - was a good student, a good person, and a good friend.
Söylentilere göre arkadaşları ve ailesinin "mez" diye adlandırdığı Meredith iyi bir öğrenci, iyi bir insan ve iyi bir arkadaştı.
She waved and smiled at friends and reporters as she sat before judge micheli, who will decide later today if there is sufficient evidence to send her to trial for the brutal murder of Meredith kercher.
Meredith krecher'ın vahşice cinayeti için onu mahkemeye gönderecek yeterli kanıt olursa ertesi gün karar verecek olan yargıç micheli'den önce destekçilere ve muhabirlere gülümseyerek el salladı.
You can always come to me, same as your friends, on a course....
İstediğin zaman bana gel, judo öğreteyim. Arkadaşların da gelebilir tabii.
Honey, I really wish you'd spend as much time and energy on making real friends.
Tatlım, keşke bu enerjini gerçek arkadaşlar edinmek için harcasan.
My friends, as usual, were completely supportive.
Arkadaşlarım her zamanki gibi çok destek oldu.
And his pretentious hipster friends? The question is, can they keep up with...
Asıl soru onlar bana ayak uydurabilecekler mi?
'We must never stop insisting on telling the truth to our enemies,'but sometimes we have to tell the truth to our friends as well.
Asla, düşmanlarımıza doğruyu söyleme ısrarından vazgeçmemeliyiz ama bazen dostlarımıza da doğruyu söylemekten çekinmemeliyiz.
He needs friends in the real world...
Gerçek dünyada arkadaşlara ihtiyacı var asıl.