Assumption Çeviri Türkçe
1,041 parallel translation
Our work, as I understand it... is based on a single assumption that the West is never going to be the aggressor.
Benim anladığım kadarıyla işimiz tek bir varsayıma dayanıyor. Batı asla saldırgan olmayacaktır.
Doctor, if your assumption was correct and this is Vortis, what do you know of its history?
Doktor, burasının Vortis olduğunu bildin. Burasının geçmişiyle ilgili ne biliyorsun?
Piotr has probably never seen either Assumption Cathedral or Saint Dmitry Cathedral.
Piotr büyük ihtimalle daha önce Assumption Katedrali'ni veya Saint Dumitry Katedrali'ni hiç görmemiştir.
We'll never finish the Cathedral of the Assumption by winter.
Assumption Katedrali'ni kış olmadan bitiremeyeceğiz.
- The assumption is correct. sir.
- Varsayımınız doğru bayım.
I say "we" on the assumption you'll accept the post at York I've offered you.
Sana teklif ettiğim York'taki memuriyeti kabul edeceğini düşünerek "biz" diyorum.
It's a fair assumption!
Bu makul bir varsayım!
The law requires more than an assumption, the law requires a fact.
Hukuk varsayımdan fazlasına ihtiyaç duyar, hukuk gerçekleri arar.
Cor, that's the first time I've ever known you sink to an assumption.
Vay canına, ilk defa bir tahmine başvurduğunu görüyorum.
I wouldn't make that assumption.
- Öyle bir varsayımda bulunmazdım.
An assumption, Doctor.
Bu bir varsayım, Doktor.
We make assumption you have a deity or deities or some such beliefs which comfort you.
Sizi rahatlatan bazı tanrı ya da tanrılarınız olduğunu var sayıyoruz.
Am I correct in my assumption, you fish-faced enemy of the people?
Doğru mu bildim, balık suratlı insan düşmanı?
- That is an outrageous assumption!
- Bu çok çirkin bir varsayım!
Ensign, am I correct in my assumption that you've been disturbed by what you consider to be a failure on your part?
Başarısızlık düşüncesi seni rahatsız mı etti?
A logical assumption, Spock.
- Hâlâ geri çekiliyorlar mı?
A logical assumption is that there is something in the grain.
Tahılda bir şey var.
- What other assumption is possible?
- Bunu sadece öyle varsayıyorsunuz. - Başka nasıl bir varsayımda bulunabiliriz?
A valid assumption, I would say.
- Bu sağlam bir varsayım diyebilirim.
It would seem the assumption was premature.
Bu varsayım çok erken ortaya çıkmış.
The only logical assumption is that they wish to let us go.
- Mantıki varsayımı, gitmemizi istemeleri olabilir.
And also, all this is your own assumption.
Ayrıca, bunu biraz fazla abartıyorsunuz.
Finally, imagine her Assumption.
Son olarak, onun "Şefaat" ini düşünün.
The dogma of the Assumption is perhaps the most beautiful.
İçlerinden belki de en güzeli "Şefaat" dogması.
I made no assumption.
- Hiçbir şey farzetmedim.
it seems that there's some mistake, because I have come here under the assumption that we were to have a date tonight, and, uh, it seems that Miss Bishop knows nothing about it... and so I would like to find out what's happening here.
Öyle görünüyor ki, burada bir hata var, çünkü ben buraya randevumuz olduğunu düşündüğüm için geldim ama görünüyor ki Bayan Bishop bu konuda hiçbir şey bilmiyor. Neler olduğunu öğrenmeye çalışıyorum.
If indeed I did helped in preparation for the Trotksy revenge... then you have every right to make the logical assumption... I might been involved, in the assassination attempt.
Troçki'ye yapılan saldırının hazırlanmasına gerçekten yardım etmişsem işte o zaman bu suikast girişimine bizzat dahil olduğuma yönelik her türlü akla yatkın varsayımı yapmakta özgürsünüz.
As it turns out, your assumption is correct...
Tahmininiz doğru.
We're going under the assumption we've got it contained.
Kısıtladığımız varsayımına güvenmeliyiz.
All right, let's make that assumption.
Pekala, haydi o varsayımda bulunalım.
I know, but if we could just stick with the assumption that it was done by somebody inside the building...
Biliyorum, fakat bina içinde biri tarafından yapıldığı varsayımına bağlı kalabilirsek...
A far more logical assumption would be... that some stupid bellhop packed his bags for him and just threw in the wrong toothbrush.
Çok daha mantıklı bir varsayım şöyle olabilir : aptal bir komi valizlerini onun yerine topladı ve yanlış diş fırçasını da valize atıverdi.
Both parties predicate their contract... on an assumption about a state of facts... and the assumption is untrue.
İki taraf da, sözleşmenin... bazı yüklenmelere dayandığını... ve bunlarıin gerçek dışı olduğunu beyan ederlerse.
Both parties must share the assumption.
İki taraf da yüklenmeleri paylaşmak zorundadır
The assumption must be material, i.e., that the true state of facts is that it is impossible... to complete the contract in any reasonable manner.
Yüklenmeler maddi olmalıdır... yani, sözleşmenin yerine getirilmesi... makul bir sebeple, imkansızlaşırsa... iki taraf dürüstçe anlaşmalıdır.
It seems a logical assumption, Captain.
Bu mantýklý bir varsayým, Kaptan.
Now, that's nothing but assumption, it's pure speculation.
Şimdi, bu bir faraziyeden başka bir şey değil, salt spekülasyon.
That was an unquestioned assumption.
Bu tartışma götürmez bir varsayım.
I shared the assumption, very easily, and felt it as an idealistic one really.
Çok kolay bir şekilde bu varsayımı kabul ettim ve bunun gerçekten idealist bir bakış açısı olduğunu içimde hissettim.
That can only be an assumption at the moment. However, here is our list.
Şu anda bir varsayım olmakla birlikte listemiz burada.
and working on that assumption, sir, he took an air brush
ve o varsayıma dayanarak, efendim, bir boya tabancası aldı
Your assumption is correct.
Tahminin doğru.
And the sultan, if I'm correct in my assumption, will not meet his demands.
Sanırım, sultan da istediklerini vermeyecek.
I take it then that you're going on the assumption that this ransom stone has been cut up into smaller gems?
Sanırım fidye olarak verilen taşın bölünerek küçültüldüğünü tahmin ediyorsunuz?
we have proceeded on the assumption that you were a gentleman.
Sizin bir centilmen olduğunuzu sanıyorduk.
Constantin, if you are correct in your assumption that a war is coming, then I -
Constantin, varsayımların doğruysa savaş yaklaşıyor, bu durumda ben...
I am correct : Therefore, it is not an assumption :
Söylediklerim doğru, bu yüzden varsayım sayılmaz.
So you feel that your action lies outside the inadequate and pathetic assumption of this court... that wilful slaughter is murder?
Eyleminin, mahkemenin yetersiz ve zavallı bir değerlendirmesi sonucu, kasten adam öldürme kapsamı dışında kalacağını mı sanıyorsun?
Ajournalistic assumption.
Bir gazetecilik varsayımı.
He quite naturally assumed that Doyle had been shot, but the assumption was wrong.
Doyle'un vurulduğunu düşündü ama yanılıyordu.
A reasonable assumption, Mr. Scott.
- Mantıklı bir tahmin.